6) Yeraltına Hoş geldin

445 29 53
                                    

Medya => Apollon (littleyuuyake tarafından çizilmiştir)

Başrolünde oynadığım çok meşhur bir tane hikaye var bilir misiniz? Daphne ve Apollon'un aşkı. Şimdi burada onu açıklığa kavuşturalım. Homeros ne yazmış bilmiyorum ama herifin tamamen kafadan attığı aşikar. Sırf halk arasındaki ilgi artsın diye bütün hikayelere kendi yorumunu katıyor. (Tıpkı Ares ile olan ilişkimi gizlediği gibi. Sadece gerçekler anlaşılsın diye bunları yazıyorum zaten.) Daphne ve ben birbirlerine deliler gibi aşık iki sevgiliydik sonra o g*t Eros gelip güzel sevgilimin kalbine nefret okunu attı ve kötücül kahkahasını atıp toz oldu ve gitti. Niye mi yaptı? Çünkü beni kıskanıyor (Diğer herkes gibi) Benim Eros'la dalga geçtiğim kısmı da tamamen palavra (Tamamen olmasa da yalan yerleri de yok değil) Pekala gerçeği öğrendiğinize göre hikayeye geri dönelim

Kale'nin kasvetine ters düşecek biçimde bembeyaz çarşaflar ve kuş tüyünden yapılma yastıklar... Ares yatağın öbür ucunda derin bir uykudayken ejderha Agustus'un kükremeleri eşliğinde tavanı seyrediyordum. Güneş Sarayı'mı özlemiştim. Etrafta vızır vızır çalışan hizmetlilerim ve sürekli ayağımın altında duran koca bir gökyüzü. Her zaman aydınlık olan Güneş Sarayı'm ben yokken çok sessiz ve karanlıktır. Kale'de bozulan her şey ertesi gün tekrar eski haline geliyordu. Ares'in şu "Görünmez Hizmetçiler" i kafama takılmıştı. Gerçekten sadece Ares mi görebiliyordu yoksa ben mi hiç denk gelmemiştim?

Yatağın sol tarafındaki kıpırdanma ile düşüncelerimden sıyrıldım üzerimdeki tek şey olan beyaz örtü de kayıp bir rulo halinde Ares'in bedenine dolandı. Yarı çıplak yarı beyaz örtülü kalınca Ares'in uyandığını anladım. (Çünkü onun uyanma sitili böyle tamam mı?) Kafamı sola yatırınca beni izleyen bir çift kahverengiye yakın bir kırmızı gözle karşılaşmıştım. Söyle bakalım Ares, bu dağınık saçlarınla, kızarıp şişmiş dudaklarınla, dünden kalan omuzundaki izlerle gidip savaş meydanında kılıç sallayacak mısın? Hiç sanmıyorum.

"Demek Hypnos ile aranınız gerçekten kötüymüş" Ares'in bu yersiz cümlesi ile kaşlarım çatıldı. Dün seviştiğin kişiye böyle mi denir be adam? "Günaydın bebeğim dün gece harikaydı" cümlesine ne oldu???

"Ne alaka şimdi" dedim.

"Uyumuyorsun" uykulu ve tok bir sesle konuşmasaydın Ares bu muhabbeti hiç devam ettirmezdim. (Evet ses fetişim olduğu doğrudur)

"Bakıyorum da benim hakkımdaki gelişmeleri yakından takip ediyormuşsun" Ares kafasını çevirip benim gibi tavanı izlemeye başladı. (Arka fonda Agustus'un kırmızı elmaaaaa diye kükremesi vardı.)

"Özel olarak bir çaba sarf etmeme gerek yok. Sen zaten sürekli bir şeylere bulaşıp ön planda olmayı seven birisin." Belki Ares bunu iltifat olarak söylemedi ama ben öyle anladım.

"Biliyor musun Ares" dedim elimi karnında gezdirerek. "Çok ormantik birisin."

Ares beni kendine doğru çekip sırtımı göğsüne yasladı. Kafasını saçlarıma gömüp belli belirsiz bir şekilde cevapladı ama ben duymuştum. "Biliyorum" Biraz sonra sımsıcak ellerini karnımda hissetmemle gerildim. Derin derin nefesler aldığım için göğsüm çok sık inip kalkıyordu ki sanırım bu Ares'in dikkatini çekti. Bir eli göğsümü kavrarken diğer eli ise daha da aşağılara kaydı. Güneş arabamla gezerken bile bu kadar sıcak olmuyordu be!

"Eee Otrera nasıl?" bir anda ağzımdan çıkan soru ile Ares de benim gibi hayrete düştü. Sanırım ölümsüz zihnim Ares'in Hypnos sorusuna bir misilleme yapmak istedi. Vücudumda gezinen eller şarjı biten robot gibi durdu. (Hephaistos'un robotlarına bu benzetmeyi yapmayın sinirleniyor)

"İyi, mezarında uyuyor" dedi hiç bozuntuya vermeden.

"Bir dakika ne! Otrera öldü mü?" Otrera, yani Ares'in resmi eşi yani Amozonların kurucusu öldü mü? Bütün olimpos o kadına hayrandı, tek hatası Ares'le evlenmekti.

APORES (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin