Su Damlacıkları

151 81 12
                                    

Hayatımda hiç bu kadar çok sıkılmadım, bunun kararını veremiyordum. Aradan 3 hafta geçmişti ama ben hep aynıydım hiç bir şey ilerlemiyordu. Babam kararını açıklamamıştı, Baran ise eve uyum sağlamıştı bile ama benim umurumda bile değildi, sadece bana takılıp duruyordu. İnsanlar neden seçim yapar, gelecekleri için mi? Benim seçimim neydi peki 1 ay sonra eğer gitmezsem bu benim açımdan hiç iyi olmayacaktı. Eğer gidersem Orada Annemin eziyetlerini çekecektim fakat buraya bir psikiyatrist olarak dönecektim. Kalbim ve mantığım beni bastırıyordu, bir anda içimden deniz kıyısına gitmek istedi ve yol aldım, her şeyi bir anda unutup gittim. Kayalıklara oturup zihnimi boşaltmaya çalışıyordum. Birden yanıma Baran oturdu ama onun ayak seslerini duymamıştım.

Baran: Seni bu kadar çok düşündüren nedir?

Efsun: Anlatsam anlayacak mısın?

Baran: Anlar mıyım bilmem ama belki bu haftalardır içine attığın sıkıntıyı dışa vurup rahatlamanı sağlayabilirim.

Gerçekten dışarıdan öylemi gözüküyordum? Ona anlatmalı mıydım? Sadece evin için de gördüğüm bu adama, abim gibi tabi daha beter bu baran benimle uğraşırken mi? Bir an yanımdakinin kim olduğunu unuttum;

Efsun: Annem... bütün sıkıntı annem.

Baran: Annen neden yok burada?

Efsun: Bak benim annem Ankara da yaşıyor ama babam beni onun yüzünden göndermiyor.

Baran: İyi de annen sonuçta seni göndermemesi garip.

Üstünü kapatıp söylesem bile anlamayacak. Bağdaş kurup ona döndüm;

Efsun: Eğer Ankara ya gidersem annem ile yaşamak zorundayım. Babam gitmemi bu yüzden istemiyor anladın mı?

Baran: Ve sen de gidip gitmemekle kararsızsın öylemi?

Efsun: Evet

Baran: Çiçek kız, ne olura olsun git sonuçta bu senin hayalin.

Ona bunu bildiğimi söylesem ayıp olurdu o yüzden ayağa kalktım, onu tanımıyorum bile ve derdimi anlatıyorum bu ne kadar doğru? Kafamı salladım umursamada  gidecekken ;

Baran: Daha lafım bitmedi nere gidiyorsun Çiçek kız?

Efsun: Benim lafım bitmemişken sen gidiyordun ama BEYEFENDİ.

Baran birden kolumu çekince kayalıklardan ayağım kaydı ve üstüne düştüm.

Efsun: Ne yapıyorsun ya bırak beni!

Baran: Olur.

Baran beni bırakınca birden denize düştüm. Her yerim ıslandı, bana gülüyordu bir de ya! Ayağı kalkıp onu da  suya çektim ve ben de ona güldüm.

Baran: Bu hiç komik değil ÇİÇEK KIZ!

İkimiz de sudan çıkıp eve yol aldık, sürekli söyleniyordu beyefendi. Eve girdiğimizde her yerimizden su damlıyordu. Birden babam bizi böyle görünce hem kızmış hem de şaşırmış bir ifade vardı suratında.
Babamın ne söyleyeceğini merak ediyordum, Baranın önüne geçerek;

Efsun: Baba...

Adem: Efsun bu ne hal? Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz? Ya biri gördüyse bu halinizi Efsun! 

Aslında babam haklıydı burada ne olay olursa olsun herkes ağzında büyütürdü olayları.

Baran: Adem bey bakın ben bunda bir sakınca göremiyorum alt tarafı denize düştük ve ıslandık.

Adem: Baran kim olduğunu ve kiminle konuştuğuna, takıldığına dikkat et o benim kızım ve burası İstanbul'a benzemez!

Efsun: Baba biz dikkat ederek geldik bir şey olacağını zannetmiyorum.

Korkudan mı bilmiyorum ama ayaklarım titriyordu. Siyah saçlarım önüme geliyordu ve ıslak olması beni sinir ediyordu. Benim Baran ile bir münasebetim olamazdı ama bazıları burada buna yavuklusu deyip duruyorlardı.

Adem: Böyle bir şey bir daha olmayacak Efsun! Kararımı değiştireceğim.

Efsun: Baba karar mı verdin, neydi ki kararın, niye değiştiriyorsun?

Babamın bir anda telefonu çaldı, telefondaki kimdi bilmiyordum ve babamın surat ifadesi hiç iyi değildi. Telefonu kapatıp kolumdan tutup odama götürdü. Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Adem: Senin bu düşüncesiz hareketlerin herkesi etkiliyor Efsun Okula gidene kadar evden çıkmayacaksın!

Ne yapmıştım ki ben? Kapımı kapatıp gitmişti. Söz Barana gelmişti, duyuyordum. Odamı kilitlemedi çünkü utancımdan dışarı çıkmayacağımı biliyordu, ben sadece kapının önünde onları dinlemeye başladım.

Sema: Baba ne oluyor, kiminle konuştun?

Adem: İsmet dayın aradı 1 hafta sonra buraya gelecek giderken Efsunu götürecek gidene kadar uslu dursun! Evden dışarı çıkmasın Mete ve Sema anlaşıldı mı?

Mete: Tamam baba.

Tekrar babamın telefonu çaldı. Babam bir süre dinledi ve sadece "yok öyle bir şey" dediğini duydum. 

Mete: Ne oldu baba yine?

Adem: Sence ne olmuş olabilir Mete o kardeşin ve Baranın nişanını soruyor Ahmet amcan. Sence de çok normal değil mi? Baran ayağını denk al yoksa tapu falan dinlemem ben!

Baranın sesini duymuyordum bir süre sonra ayak sesleri yükseldi ve sona erdi. İstemsizce yatağa oturdum. Ne duymuştum ki ben İsmet dayım mı? yoksa nişanlılık olayımı? Neyse ki Yalın dayım gelmiyordu yoksa daha beter olurdu . Benim 5 dayım vardı onların hepsi katı, soğuk, düşüncesizdi. Babamın korkusunu anlamıştım Baranı nereye koyabilirdi ki? Nişanlılık olayı ise mahallenin dedikodusu ne olacak. Üstümü değiştirdikten sonra yine içimdekileri yazmaya başladım. Pencereye baktığımda çiçeklerim bana gel diye bakıyorlardı, Telefonumu alıp Hayatı aradım bize gelmesi gerekti ben çıkamıyorsam o gelecekti. Yarım saat sonra onun sesini duydum babamı ikna etmeye çalışıyordu daha sonra beni bir şekilde bahçeye indirmeyi başardı onun derdi ben değil Barandı onu merak ediyordu.

Efsun: Sağ sola bakmayı bırak Hayat, o üst kattadır boşa onu göreceğim diye heveslenme.

Hayat: Nasıl biri anlatsana.

Efsun: Şuan konumuz bu mu gerçekten?

Hayat: Evet.

Efsun: Bırakmayacaksın öyle değil mi?

Hayat: Evet.

Etrafa biri var mı diye göz gezdirdikten sonra başladım konuşmaya;

Efsun: Uzun bolu, sarımsı kahverengimsi saçları falan var.

Hayat: Fiziksel olarak değil be. Ayrıca ona kumral denir.

Efsun: Her neyse işte. Var ya o bir kere sürekli söyleniyor, ne yaptığı belli değil, ukala, odun desen değil, kendini beğenmiş...

Hayat: Bu çocuğun iyi yönü yok mu?

Efsun: Aslında var, düşünceli biraz işte nazik biraz bu kadar.

Hayat: Efsun!

Efsun: Ne yani yalan değil valla.

Hayat: Efsun!

Hayat arkama bakıyordu. Anlamıyordum ne dediğini arkamı döndüğümde Baran bana bakıyordu. Yok artık şu an düşüncelerimi dilimi yuttun, ölsem dilinden düşmem artık.

Kendi DünyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin