"Hayat bir kez daha bana kaderin acımasız ağını atmıştı."
***
Duygularım birbirine karşı savaş açtığında kalbime dur demek için elimi onun göğsüne koydum ve kendimde bulduğum güç kırıntısı ile onu geriye doğru ittim. İtiraz etmedi, geri çekildi. Ama benden bedenini ayırmadı. Kuzguni gözleri, tepkimi merakla bekleyip izliyordu.
"Neden?" dedim sadece. Sesim çatallaşmıştı.
Bir nevi beni neden öptün demek istemiştim.
"İstedim." tek nefeste kullandığı kelimesiyle yüzü tamamen alaylıktan arınmış ve ciddileşmişti. Fakat onun sakin duruşuna karşı ben öfkelenmiştim. Demek sadece istemişti. Nedeni dahi bana söylemiyordu.
En önemlisi bu benim için önemliydi. İstedim ve öptüm diyerek geçemezdi.
"Bu bir cevap değil."
Değildi.
"Ne bekliyorsun?" dedi göz kapaklarını ağır bir yavaşlıkla kırparak.
Ne bekliyordum? Benden haz almıyordu. Hatta belki de nefret ediyordu, ama beni öpmüştü. Yoksa bir amacı mı vardı? İçinden geldiği için öpmüş olamazdı. Buna inanmak güçtü. Ya da şu an sağlıklı düşünemiyordum.
"Sevmediğin birine dokunma. Senin için önemli olmasa da benim için bunlar önemli. Bu yüzden bir daha bana yaklaşma." net bir şekilde ona karşı tavrımı koyarken sesimin titrememesi için özen göstermiştim. Duygusal anlamda kendimi kötü hissediyordum. Sırf merakım için ona izin vermiştim. İstesem geri çekilirdi. Yine de kendime kızamıyordum.
Ruhum bir savaşın ortasındaydı ve ben durmuş etrafımdaki olan biteni izliyordum. Ya galip gelecektim ya da pes edecektim.
"Duygularını işine katmadığın sürece bedeninle istediğini yap renksiz. Çünkü bedeni önemli kılan ruhtur." uzaklaştırdığı başını tekrardan yüzüme doğru yaklaştırdı. "Evet seni öpmem anlamsız. İstedim, istedin ve oldu. Bu kadar. Ancak bir insanın ruhu birine ait olursa bedeniyle istediğini yapamaz, çünkü ruhu izin vermez."
Kurduğu cümlelerin anlamı açıktı ve ben de çok iyi anlamıştım. Yani bedenimle istediğimi yapmakta özgürdüm. Ta ki ruhum birine ait olana kadar. O zaman öyle anlamlı olurmuş. Yine de bunu istemezdim. Elbette bedenimle istediğimi yapardım ve buna kimse karışamazdı. Fakat ben bazı anların ve dokunuşların özel olmasını isteyen taraftım.
"Yani ileri de birini sevsen geçmişi seni ilgilendirmez mi?" diyerek kilit cümleyi kurdum. Benim için ilgilendirmezdi, ama içten içe kıskanacağımı bilirdim.
"Doğruyu söylemek gerekirse evet biriyle temas halinde bulunmasını istemezdim, ama yargılamazdım da. Önemli olan benden sonrası." dudaklarını dudaklarımın kenarına değdirdi.
Alev aldı değdiği yer.
"Peki senden sonra olduğunda ne yapardın?" dedim fısıltıyla.
Bakışlarını benden çekmedi. "Hissizliğimi kazanırdı."
Bir an söylediğini hayal ettim. Bir insana verilecek en büyük ceza ona karşı duygularınızı kaybetmeniz olmalıydı. Böyle bir durumda ben yıkılırdım. Çok sevdiğim birinin hissizliğini kazanmak kalbime karşı yapılan bir darbe olurdu. Ve kalbimin odağı çökerdi.
"Anladım." başka bir şey demeyerek sustum. O ise dudaklarını çenemden aşağı kaydırarak boynumda durdurdu. Terden ıslanan saçlarımı alnımdan itmek istedim, fakat bunu yapmak yerine başımı iyice geriye yatağa doğru bastırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHU VİRAN
Dla nastolatkówHer şey ruhu viran olmuş kuzguni gözlerin, gecenin kör bir vaktinde yapılan o hatanın bedelini ödetmek istemesiyle başladı. Ve bu hatanın beraberinde getirdiği seçim ise tek bir kişinin değil, herkesin bedel ödemesini sağlamış, canını yakmıştı. Çün...