Şükür karşılığı

942 110 30
                                    

19Mayıs🌼

Hepimizin yaraları vardır. Yoksa zaten bu oyuna daha başlamamışız demektir...

***

Saatlerdir karşısında durduğum ayna ile bakışıyordum, fakat bakıştığım kişi ile Zehra aynı değildi, dudağım patlamış kaşımda yarık izi, morarmış göz altlarım boynumda ki boyunluk, Zehradan kalan tek şey harabeydi, evet tam anlamı ile buydu.

  Feridenin yaptığı saçlarıma bakıp buruk bir şekilde gülümsedim. Annem hiç saçlarımı taramamıştı, belkide hiç dokunmamıştı, kendi saçımı bile kendim taramıştım, babam saçımı oksamamış varlığımın bile para kazanmaya başladığımda farkına varmıştı. Bizler babası olduğu halde varlığını hiç bir zaman hissedemeyen şanssız, mutsuz, yalnız çocuklardık sonra gülümseyip dedim ki kendime

En güzel parçalarını, en sahte insanlarda bıraktın sen. Sesin kısıldı, gözlerin yandı, su alev aldı, yağmur toprağı yaktı. Öyle zor zamanların oldu senin, ayaktasın. Ayaktasın ama düşüp, kalmak üzeresin. Ayaktasın, ama oturacak yer arıyorsun.
Dön bak aynaya, gözlerinin altında ki felakette kimin imzası var? Sakla hatıralarını, koy cebine. Cesur ol, sor, ne yıktı böyle seni? Sen teslim olacak birimiydin? bunca korkuya ve acıya? Bir kibrit çöpü gibi, tek celselik bir yangın, nasıl bitirdi seni? Sen samandın da insanlar kıvılcım mı oldu? Yoksa! Sen ateştin de insanlar mı baruttu?
Sen nasıl yandın böyle, sor kendine. Cesur ol, sen miydin cayır cayır yanan, yoksa sen miydin cayır cayır yakan? Cesur ol, yanmışsın yanacağın kadar, küllerinden doğamadıkça yanamazsın daha fazla, dokunduğun yeri yakıyorsun, dokunma. Bana da dokunma. Pişmansın, öfkene yenildiğin anların var. özlüyorsun, herkesten çok kendi geçmişini özlüyorsun ve insanlığının köküne kadar pişmansın.
Aç gözlerini, hayattasın hala! Korkma, cesur ol. Yanamazsın daha, en büyük yangınlardan çıktın. Aç gözlerini, nefes alıyorsun. Kalk yerinden, cesur ol, dök bütün fazlalıklarını. Sil at dudaklarına yük olan cümleleri, kalk ayağa, ölmedin sen daha. Hayattasın, kalk ayağa..

Boyunluğu yavaş yavaş çıkarıp ardından üzerimdeki atleti  çıkarıp vücuduma baktım, ön tarafta pek birşey olmasa da sırtımda derin izler olduğunu biliyordum, buna hazır mıydım bilmiyorum ama usulca taytımı da çıkarıp iç çamaşırlarımla kaldım. Arkamı dönüp acıyan canımı umursamadan sırtıma baktım berbat bir haldeydi. Kemer kesikleri ve darbe morartıları hala yerli yerindeydi. Saçlarımı elim ile yukarıdan toplayıp vücudumu tekrar izledim. Kapının açılmasıyla birlikte bakışlarımı aynada kapının olduğu yere sabitledim, ondan utanmıyordum daha önce ondan ve yaralarımı ondan gizlememem konusunda güzel bir konuşma daha yapmıştı ve bu bana güç vermişti, gelen Mehdiydi kaşlarını çatıp sahte bir sitemle
"Yaralarını birlikte sevecektik"

"Yaralarımı sevmeye başlamadım, tanımak için sadece " dedim dudağımı büzüp Mehdi yanıma gelip yüzümü avuçlarının arasına aldı,

"İyi tanı, çünkü bu yaraların her birini ellerimle saracağım" gözlerine dikkatle bakıp

"Yaralar, yarabantlarıyla kapanmaz Mehdi. Bir yarayı ancak açan kapatabilir.” dedim daha önce bana söylediği kelimeleri ona söyleyip Mehdi cevap vermemiş bakışlarını önce yüzümde gezdirmiş daha sonra elimden tutup beni banyoya doğru çekti. Jakuziye sıcak suyu ayarlayıp içine bir kaç çeşit köpürmesi için birşeyler sıktı. Daha sonra altına tabure alıp jakuzinin baş kısmına koyup oturdu

"Hadi gir birde hasta olma" dedi köpüren  su sayesinde vücudum görünmüyordu, sıcak su vücuduma değdikçe gevşiyor bedenimin kasılmasına neden oluyordu. Mehdi elleri ile saçlarımın bağını çözüp dışarı attı, boynumun altına yastık boyunluklardan koyup rahat etmemi sağladı.

Hayalet SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin