" Şömineye biraz daha odun atabilir miyiz?" Dedi Kelsey dişlerini sıkarak. Ashton yorganını kenara fırlatıp odunların olduğu bölüme gitti.
" Bikaç saate ısınır. " diye mırıldandı Luke. Kafamı eğip güldüm. Bunu zangır zangır titreyen Luke söylüyordu çünkü.
" Komik olan ne? " Luke un sesiyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Kaşları çatılmış, donuk bir ifadeyle bakıyordu.
" Hiç. Hiçbir şey. " dedim kalın yorganıma sarılırken.
" Buranın bu halde olduğunu bilseydim, asla sizi getirmezdim çocuklar. Kusura bakmayın. " Ashton nun sıkıntılı yüzüyle gerçekten mahcup olduğunu anlamıştım. Biz sadece alışık değildik. Luke un da dediği gibi birkaç saate kadar normale dönebilirdi.
" Şuanda Naomi nin yanında olabilirdim. " Calum dudaklarını büzüp tavana başını kaldırdı. Bu Naomi de kimdi? Michael Calum un omzuna sert bir yumruk geçirdi.
" Çok söyleniyorsun, Cal. Geldiğimizden beri en az elli kere söyledin. Naomi senle sadece öylesine takılan bir kız. " Calum ona dil çıkarıp arkasını döndü. Calum biraz fazla serbest takılıyordu bu kız konularında, anladığım kadarıyla.
" Hikaye anlatalım mı? " sevimli görünmeye çalışıp ortaya böyle bir fikir atan Jack e herkes gözlerini devirdi.
" Korku hikayelerine ne dersiniz? " Dedi Michael yüzünü garip bir şekle sokup saçlarını dağıtırken. Ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. Bu kadar korkutucu olamazdı.
" Siz bir de bana bakın. " yanımdaki Calum un sesini değiştirmesiyle ona ürkekçe başımı çevirdim.
" Aman tanrım! Calum! " bağırdım ve onu geriye doğru itekledim. Bir insanın yüzü bu kadar şekilden şekile giremezdi. O halen yüzünü değiştirip üstüme çullanırken, diğer yanımdaki Luke onu nazikçe ve bir o kadar da uyarır bir şekilde itekledi.
" Takılıyorum, Luke. " Dedi kesik kahkahalarının arasından Calum.
" Bir gün, genç, yakışıklı, sarışın, uzun boylu ve devasa seksi bir çocuk-- "
" Senin saçmalıklarını dinleyecek değiliz, Jack. " Dedi Ashton yüzünü buruşturarak. Jack in hevesli ifadesi yavaş yavaş kaybolurken Calum atıldı.
" Beni dinleyin. Bir gün bir çocuk mahallesindeki köşkün önünden geçiyormuş. Orada periler var diye bir söylenti duymuş ama pek kulak asmamış. Evine vardığında odasına çıkınca.. Bir de ne görsün! " Dedi Calum yerinden zıplayarak. Aynı anda ben de zıpladım ve ister istemez Luke a yanaştım. Hayır, korkak değildim. Bunu gündüz vakti ve ışıklar açıkken anlatsaydı, böyle bir uydurmaya güler geçerdim. Karanlık bir oda, şiddetli yağan yağmur,
hikayeyi daha fazla gerçekçi ve ürkütücü yapıyordu.
" N-ne görmüş? " Kelsey de Ashton a sarılmış bir şekilde Calum a bakıyordu.
" Yerde onlarca kafası kopuk barbie bebek. Aşağı inmiş ve annesine kardeşini şikayet etmiş. Annesi pek umursamamış. Odasını toplayıp uykuya dalmış. Ama birden .. " Kelsey e doğru korkunç bir bakış atarken hepimiz onun etkisi altında dinliyorduk. Luke un kolunu sımsıkı tutuyordum. Luke da biraz korkmuş gibi gözüküyordu.
" Karşısında değişik bir yaratık belirmiş. Gözlerini tekrardan açtığında yokmuş! Korka korka uykuya dalmış ve sabah okulundan dönerken o köşkün önünde biraz duraksamış. Merakına yenik düşmüş ve gıcırtılı demir bahçe kapısını sonuna kadar açmış. " Sesi fısıltı ya dönüşürken iyice Luke a sarıldım.
" Köşke girmeden önce bahçenin arkasına gitmiş. Ayağına birşeyin takılmasıyla başını yere eğmiş. "
" Aman tanrım! Neymiş peki? " Jack sesini inceltip onunla dalga geçerken, Calum umursamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRINCESS // Hemmings.
Fiksi Penggemar" Lütfen Luke... Lütfen.. Bunu bize yapma. " dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Birkaç dakikanın ardından ellerimi bırakıp geriye çıktı. Dudakları düz çizgi haline gelirken kaşlarını çattı. " Sevmediğim birinin yanında duramam. Bu konuda k...