256 10 4
                                    

Her zamanki gibi sıkıcıydı bu günde. Yine hep aynı şeyler. Küçük bir pencerem var. Ahh o pencere insanın ruhuna öyle bir özgürlük veriyor ki. Bütün dünyayı gezsem o penceredeki kadar güzellik göremezdim heralde.
Sokakların ağladığı bir gün yine o pencerenin önünde, bir bardak çayımla seyre koyulmuştum. Küçük bir kız çocuğu tahminen 2-3 yaşlarındaydı. Yanında annesi vardı. Sokağın ortasına durmuş ellerini açmış gökyüzüne. Penceredeki komşusuyla sohbete dalmış annesinden bağımsız yağmurla oynuyordu. Çocuğun saf hali o kadar hoşuma gitmişti ki. Mavi gözlerine damlayan yağmur damlalarıyla gözlerini kırpıştırması ayrı bir tatlılık veriyordu.
Çocuğun güzelliğine o kadar dalmıştım ki annemin"Nisa" diye bağırmasıyla irkilip kendime geldim. "Kızım hadi yemek hazır" diye seslendi annem . "Yok anne sağol ben yemiyeceğim." diye karşılık verip pencereden bakmaya devam ettim. Fakat döndüğümde kız çocuğu ve annesi çoktan gitmişti. Nedenini bilmediğim bir burukluk başlamıştı içimde. Sokağı baştan aşağı süzerken bakkalın kepenklerini kapatması gözüne çarpmıştı.Dükkanı kapatıp eve gidiyordu. Sokak aniden yalnızlığa büründü. Etrafta kimse kalmamıştı. Sokağımızdaki ahşap pencereler dantelli perdelerle kapalı sokak adeta uykuya çekilmişti.
Kocaman sokağın tatlı banyosunu ufacık penceremden seyrederken sokağın başından gelen ayak seslerini duymuştum. Kafamı döndürüp baktığımda siyah paltolu,geniş omuzlu ,mavi gözlü bir adam evimizin karşısındaki biraz eski ama şirin olan ahşap eve girdi. Bu adamı daha önce hiç görmemiştim yabancı oluşu dikkatimi çekmisti...

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin