Sosyal medyada takılmaya başlamıştım ki her daim boş olan mesaj kutumda 1 diye bir nokta gözüküyordu.
Çok umursamadan gezinmeye devam ediyordum 2 oldu şaşırdım. Saat bayagi bir ilerlemişti çünkü. Kim bana bu saatte yazmıştı ki.
Şaşırdım ve mesaj kutumu açtım. Çok degişikti isim yerine sadece üç nokta vardı. Biri kesin beni kandırıyordu o yüzden çok da ciddiye almayarak mesajı okumaya başladım.
Mesajda "Merhaba" yazıyordu. İkinci mesaj biraz geç gelmişti belli ki beni beklemişti ikinci mesajda ise "?" Yazıyordu.
Kesin abimdir gibi aptal bir düşünceye karışıp ona "selam yakışıklı" yazmıştım. Biraz bekledim ve adam yazmaya devam etti.
Adam "yakışıklı?"yazdı. Abim ya diyip ileri gittim. "Evet öyle bir problem mi var ." Dedim. Karşılık olarak "yok istediğini de" yazdı.
Abimin gelmesini bekledim. Ama gelmiyordu, bu yüzden onun odasına gittim. "Güzel şaka ama yemezler."
Girdiğimde yatıyordu. "Tamam inandık haydi kalk kalk" dedim. Ama sonradan fark ettim ki elinde alkol şişesi vardı. Ve leş gibi kokuyordu. Orda durmadan odama döndüm
Bir dakika abim yatıyorsa konuştuğum kişi kimdi. Ani bir şaşkınlık geçirip bilgisayarımın başına geçtim. Hiçbir şey yazmadım ve direk yattım.
*. *. *.
Sabah uyandığımda gözlerimin altı mosmordu gece geç saatlere kadar oturmak kötü bir düşünceydi. Üstümü giyinmeye başladığım sırada kapı çaldı.Anneme seslendim ama kadın işteydi nasıl cevap versin. Dedem de arka bahçedeydi. Mecburen eşofmanımı üstüme geçirip yarı çıplak aşağı indim.
Kapıyı açtığımda abimleri gördüm. Pek umursamadım hepsi erkekti sonuçta. İçeri davet ettim. Seokjin abiyede selam verdim ama en arkada gelen kimdi.
Şu yoongi denen çocuktu galiba, evet evet kesin oydu. Boyu benden kısaydı. Yüzü çok güzeldi. Sanki...sanki bir kediyi andırıyordu. Özellikle de gözleri kediyi andırıyordu.
Ben Yoongi' yi tararken abim "git üstünü giy hadi" dedi. Doğru ya üstümümü giymemiştim. Biraz kızararak yukarı gittim.
Henüz kahvaltı yapmamıştım. Aç olduğumu hissedip aşağı indim. Mısır gevreği kutusu ve sütü aldım ve bir kaseye koydum.
Laptopumu aldım ve güzel bir video açıp izlemeye başladım. Ben masada otururken abimler koltukta oturuyordu. Film izliyorlardı. Abim bianda hiç beklemedigim bir hareket yaptı ve kolunu çaktırmadan seokjin abiye attı. Çok şaşırdım normalde bunu kızlara yapmıyor muyduk.
İkili bir koltuk ve iki tekli koltuk vardı. Olayı çözmeye calışmak için onlarla film izlemeye gittim. Otururken abim bianda toplandı.
Sanki birşey gizler gibiydi. Kolunu çekti ve yoongiye bir bakış attı. Dayanamadım ve "abi ne oluyo" dedim.
"Ne oluyo ki abicim" dedi. Abicim kelimesini kullandığında daima bişey saklardı. Sonra seokjin abi ayaklandı ve ağlar gibi bişeyler annlatmaya çalıştı. Abim ona sarıldı ve sakinleştirmeye çalışıyordu.
Onu koltuğa oturttu ve anlatmaya başladı. "Seokjin ile babam öldüğünde gittiğim o barda tanıştım. 3 yıl önceydi. Ve daha çok genç oldugum zamandı. 19 yaşındaydım sadece."
"İnan bana ne yaptığımı bile bilmiyordum o gece. Dışarı çıktım bardan ve kusmak için bir çöp arıyordum. Kusuyordum o sırada seokjin geldi ve bana yardım etti."
"Yürüyemiyordum bile. Beni evine bile götürdü kahve yapmıştı ve kendime geldim. Seokjin'in annesi ve babası da bana bakıyordu."
"Annesi çok nazik bir kadındı. Babası da keza öyle sanıyordum." Bunu söylediğinde Seokjin abi ağlamaya başladı. Onu yanına aldı ve anlatmaya devam etti.
"O gün onlarda kaldım. Uyumak için yukarı çıktığımda bağrışma sesleri geliyordu. Onlara çaktırmadan aşağı indim. Ve babasının annesi ve Seokjin'e vurduğunu gördüm."
"Yapacak bir şey yoktu önlerine geçtim. Ama babasının gözü dönmüştü. Neden sinirliydi onu bile bilmiyorum. Seokjin'i korudum ama annesini aldı.
"Belindeki silahla onu vurdu ve kendini de öldürdü. Adi adam. Çok korkmuştu Seokjin bu yüzden ona sarıldım ve o evden çıkartıp polisi aradım. Kısaca dava çözüldü."
"İkisi de ölmüştü. O zamanlar eski evimizdeydik bir kac gün sonra buraya taşınıcaktık. Seokjin'i arkamda öyle bırakamazdım."
İkinci bölüm sonu sizce namjoon seokjin'e ne yaptı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunu Hak Ediyorsun SOPE/YOONSEOK
FanficO küçük yaşta babasını kaybeden bir çocuktu. Ve mutlu olmaya onunda hakkı vardı. Sadece bunu yıllar sonra yasayabildi