Kendime her geçen gün daha da fazla geliyordum. Öyleki bugün Magnus ile birlikte etrafı gezmeye bile çıkmıştım.
"İnsanları, askerlerimi özlemişim." Diyerek bana selam veren askerleri gülümseyerek izlemeye başlamıştım.
"Onlar da seni özlediler. Bir an önce iyileşip artık hakkın olan tahta geçmeni dört gözle bekliyorlar."
"İyileşip hakkım olan şeylerin çoğunu alma zamanım geldi." Diyerek Magnus'u kendime çekmiştim. "Bunların başını çekiyorsun."
"Ben şu an zaten seninim. Tabii sen bunu başka anlamda dediysen bilemem."
"Başka anlamda dedim ama fesat bir düşünce olarak söylemedim bunu." Deyip eğilerek Magnus'un kulağına yaklaşmıştım. "Bazı şeyler için geç kalmış sayılmayız, bu yüzden artık resmiyette kocam olmanı istiyorum."
Bunu dedikten sonra cebimde duran yüzük kutusunu da çıkarmıştım.
"Alec..."
"Bunu zamanında vermeliydim sana, tüm bu şeyler yaşanmadan önce. Eski yüzüğü vermek isterdim ama kötü anıları canlandırır düşüncesi ile Izzy'den yeni bir yüzük yapılması için ricada bulundum. Ki bence bu yüzük öncekinden daha güzel oldu. Ayrıca içinde ikimizin baş harfleri kazılı."
Magnus yüzüğü incelerken uzanıp onun alnına bir öpücük bırakmıştım.
"Bu yüzük cidden çok güzel Alec, çok beğendim."
"Cevabını hala duyamadım ama ben."
"Cevap vermeme ihtiyaç mı duyuyorsun cidden? Benden olumsuz bir cevap alacak halin yok sonuçta." Deyip yüzüğü bana uzattı tekrar. "Parmağıma sen takar mısın?"
"Elbette."
Her ne kadar Magnus ile bir çocuğumuz dahi olsa yüzüğü parmağına takarken heyecandan hala elleri titriyordu. Böyle heyecanlı olması beni de heyecanlandırmıştı.
"Senin yüzüğün henüz hazır değilse yüzüğünü ben tasarlayabilir miyim Alec?"
"Yüzüğüm hazır ama sorun olmaz, senin tasarladığını takmayı tercih ederim."
"O zaman bugün bunun için çalışmaya başlamam gerekiyor."
Magnus bunu dedikten sonra etrafına bakındı ve kimsenin bize bakmadığına emin olduktan sonra dudaklarıma bir öpücük bıraktı.
"Sana aşığım ve her geçen gün daha da aşık olacağım."
"Ben de sana aşığım Magnus, ben de sana aşığım."
....
"Düğünümde mükemmel gözükmek istiyorum Clarissa."
Olanlardan sonra Magnus Clary'nin yanına gitmek istediğini söylemişti ve biz de onun yanına gitmiştik.
"Senin için harika şeyler var aklımda, mükemmel olacaksın kesinlikle."
Clary heyecanlı heyecanlı konuşup Magnus'un ellerini tutarken ben de öylece onları izliyordum.
"Şu yüzüğe bakar mısın? Harika gözükmüyor mu?"
"Evet evet, harika gözüküyor ama zaten Alec bana öncesinde göstermişti yüzüğü."
"Bana hiç çaktırmadın ama bunu."
"Sır sırdır. Hem Alec beni öldürsün mu istiyorsun sen?"
"Hey, ben buradayım ve sizi duyabiliyorum." Demiştim gülerek. Clary de bana bakıp dil çıkarmıştı. Bu kız hala küçük bir çocuk, nasıl Jace ile evli olabiliyor anlam veremiyorum.
"Duy ya da duyma, benim için problem değil." Deyip ayaklanmıştı Clary. "Benim şimdi gitmem lazım. Jace ile biraz gezeceğiz."
"Bizim de kızımızın yanına gitmemiz lazım zaten." Deyip Magnus'u elinden çekerek kaldırmıştım. "Ondan çok fazla uzak kalamıyorum ve hemen özlüyorum. Zaten uzun bir zaman ondan uzak kaldım ve bunu telafi etmem gerekiyor."
"Kesinlikle telafi etmelisin."
...
"Melanie, kızım. Uyandın mı sen?"
Melanie'yi anında kucağıma alırken küçük birkaç ses çıkarıp eliyle yakama tutunmaya başlamıştı.
"Babayı mı özledin bakayım sen?" Deyip yatağa oturdum. Magnus da anında yanıma oturmuştu. "Magnus, şunun güzelliğine bakar mısın? Aynı sana benziyor."
"Kaderi benzemesin. Adam akıllı bir eş seçsin kendine."
"Hemen de bana laf ediyorsun, olanların benim suçum olmadığına en son ikimiz de ikna olmuştuk."
Bunu dediğim zaman Magnus uzanıp yanağıma bir öpücük bırakmıştı.
"Şaka yapıyorum, seninle uğraşmak hoşuma gidiyor." Deyip yüzünü de omzuma yaslamıştı. Ben de saçlarına birer öpücük bıraktım.
"Düğünümüz çok güzel olsun istiyorum. İnsanların yüzyıllar boyunca konuşacağı bir düğün olmalı. Magnus. Sana layık olan bir düğün organize edeceğim."
"O şekilde düşünme, nasıl olacağının pek bir önemi yok benim için. Sadece o gün görünüşüme dikkat etmek istiyorum çünkü insanlar senin eşine bakıp ne kadar şanslı bir adam desinler istiyorum."
"Benim de öyle bir söze ihtiyacım yok Magnus. Ben zaten sana sahip olmakla hayattaki tüm şansımı kullandığımın farkındayım. Sen yanımda olmasan şu an burada bile olmazdım ben. Beni hayatta tutan şey sendin."
"Bazı şeyler karşılıklıydı Alec. Kötü anlar yaşamış olsam da beni canlı hissettiren şey her zaman sendin." Deyip elimi tuttu Magnus. "Ayrıca bana hayatta sahip olabileceğim en güzel şeyi verdin, bir çocuk."
"Bu çocuğu bana veren sensin Magnus." Deyip onu kendime çekmiştim. "İkinizi de çok seviyorum. Her şeyden, herkesten çok. Kendimden bile daha çok seviyorum."
"Ama kızımızı daha çok seviyorsun değil mi?" Deyip çocuksu bir edayla bana bakmıştı Magnus. "Benden daha çok sevmene izin verebileceğim tek insan o, haberin olsun."
"Benim için de aynı durum geçerli."
"Hayret, sen ilk sırayı istersin sanmıştım."
"İlk sırada değil miyim zaten? Kızımı kıskanmama neden olma şimdi." Demiştim ciddi olmayan bir tonla konuşup. Sonrasında onu tekrar öpmüştüm. "Melanie'yi anneme bırakıp baş başa mı kalsak biraz?"
"Alec! Rahat dur."
"Rahat durmak istemiyorum ama."
"Kızının yanında neler konuşuyorsun, ayıp denen bir şey var."
"Küçük o, istese de bizi anlamaz." Deyip yüzümü onun yüzüne sürttüm. "Özlüyorum seni, ne yapabilirim? Artık daha iyiyim, korkma."
"Tam iyileşmeden olmaz. Ya yine güçsüz düşersen?"
"Belki de daha iyi olacağım, nereden biliyorsun? Sonuçta sen benim ilacımsın."
"Sevişmek için böyle bir bahane üreteceğini kim hayal edebilirdi ki?" Deyip Melani'yi kucağımdan almıştı Magnus. "Ama belki... deneyebiliriz."
Bunu çekingen bir sesle söylemişti ve onun üstüne atlamamı engelleyen tek şey kucağında tuttuğu kızımızdı.
"Melanie'yi götürelim bir an önce."
.....
Azdı bunlar kaçın ansnsmmsd.
Sanırım 2 bölüme final gelecek. Diğer bölüm bir sevişme olur artık...