Bölüm 6 : Siyah Defter İle Beyaz Kalem

8 1 0
                                    

Hava kararmaya başlarken sabah yanımıza gelen doktor ve odamıza kadar bize eşlik eden hemşire gelip Buse'den kan aldılar. Her ne kadar Buse'yi güldürmek için türlü türlü şaklabanlıklar yapsak da iğne kolundan çıkarana kadar ağlamaya devam etmişti. Şimdi de ağlamaktan yorgun düştüğü için yatağında çizgi film izliyordu. Uyumak üzereydi.

Üzerime siyah taytımı ve bol beyaz sweatimi geçirdikten sonra aynanın karşısına geçip kısa ve ıslak saçlarımı toplamaya başladım. Küçükken hiç sevmediğim hatta görünmesinler diye annemin makyaj malzemeleriyle sakladığım çillerime baktım. Babam, bana hep çilli kızım, derdi. Büyümeme rağmen hala demeye devam ediyordu. Bende büyüdükçe babamın sayesinde burnumun üstünden başlayıp yanaklarıma kadar inen çillerimi sevmeye başlamıştım. Acaba bir daha onları görebilecek miydim? Evime dönüp, sıradan hayatımı yaşamaya devam edebilecek miydim?

Aklımdaki düşünceleri bir kenara atarak çantamdan küçük el havlusunu çıkarıp kahküllerimi kurulamaya çalıştım. Hızlıca çantamdan çıkardığım tarağımı ve diğer eşyalarımı tekrardan çantama gelişigüzel yerleştirdim.

Banyodan çıkıp odaya geri döndüğümde Ateş üzgün gözlerle uyuyan kardeşini izliyordu. Beni fark edince ayağa kalkarak masadaki çantasına doğru yöneldi.

''Benim işim bitti.''

''Tamam bende hemen çıkarım.''

Başımı sallayarak telefonumun durduğu koltuğa oturdum.

''Bu arada, telefonun çaldı. Buse uyanmasın diye kapatmak zorunda kaldım.''

''Sorun değil.''

''Ve son olarak.''dedi tereddüt eden gözlerle bana bakmayı sürdürürken. ''Ben çıkana kadar odanın kapısını kilitleyebilirsin, ne olur ne olmaz.''

''Doğru söylüyorsun ama ya doktor gelirse?''

''Geleceğini sanmıyorum. Test sonuçlarının yarın çıkacağını söylemişti.''

''Tamam'' dedim ayağa kalkarken.

''Kalkmana gerek yok, ben kilitlerim.''

Ateş odanın kapısını kilitledikten sonra banyoya girdi. Bende telefonu elime alıp arayana baktım. Annemdi. Onu aramayı unutmuştum. Telefonumu da alarak balkona çıktım ve ses gitmesin diye kapıyı kapattım.

Küçük balkonda iki tane sandalye vardı. Bir tanesine oturup etrafa bakmaya başladım. Sanki hastane bir dağın tepesindeymiş gibi şehrin bütün ışıklarını görebiliyordum. Tüm sokak lambaları yanıyordu. Uzaktan bir ambulans sesi gittikçe yaklaşıyordu. Birkaç kişinin gülüşme sesleri ve bilmediğim bir dilde konuşmaları kulağıma geliyordu. Herkes hayatına devam ediyordu biz ise kaçıyorduk. 

Belki de bir daha dışarıda özgürce dolaşamayacaktık.

Belki de bir daha ailemi göremeyecektim. Sevdiklerimle vedalaşamayacaktım bile...

Dışarıdaki soğuğun tenimde yarattığı ürpertiyi hissederek göz yaşlarımı sildim ve annemi aradım. İkinci çalışından sonra meşgule düştü. Ardından annemden bir mesaj geldi.

''Kızım, babanla birlikte çok önemli bir görüşmedeyiz. Çıkınca seni arayacağım. Öptüm.''

Hızlıca cevap yazdıktan sonra telefonumu cebime koydum. Odaya girip çantamdan siyah deri kaplı defterimle beyaz kalemimi alıp tekrar balkona çıktım. Eskimiş sandalyelerden birine oturduktan sonra defterimi açıp önceden yazdığım şeyleri okumaya başladım. Ateş balkonun kapısını açıp yanıma gelince uzun zamandır burada oturduğumu fark ettim.

Yıldızlar ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin