Sabah güneşin yüzüme vurmasından rahatsız olup uyandığımda yanımda beni gülümseyerek izleyen Toprak'ı gördüm. Yüzüme dağılmış olan saçlarımı çektikten sonra yanağımdan öpünce gülümsedim.
''Günaydın güzelim.''
''Günaydın, saat kaç?''
''Öğleni geçiyor.'' Toprak saatine bakıp bana cevap verdikten sonra şaşkınlıkla yerimden kalktığımda hemen çarşafı üzerime çektim.
''Nasıl uyuduk biz bu kadar?''
''Ben birkaç saattir uyandığım güzelim, bu saate kadar uyuyan sensin.''
''Madem uyanıksın beni niye uyandırmadın ki?'' Diye sordum.
''Seni uyandırmaktan daha önemli işlerim olmuş olabilir.''
''Mesela?''
''Mesela seni izlemek.'' Toprak'ın cevabı beni gülümsetmeye yetmişti.
''Ciddiyim normalde bu kadar geç kalkmazdım ben.''
''Dün gece birazcık yormuş olabilirim sanırım seni.'' Toprak'ın gülerek konuşması beni utandırırken yastığımı alıp üzerine attım.
''Hadi kalk banyoya gir sen. Ben kahvaltı hazırlıyorum.'' Toprak, dudaklarıma minik bir buse kondurduktan sonra odadan çıktı. Toprak odadan çıktıktan sonra çarşafı üzerimden atıp hemen banyoya koştum. Uzun bir süre suyun altında kaldıktan sonra üstümü giyip odaya geçtiğimde Toprak'ın yatağı topladığını gördüm. Yerde duran lekeli çarşafı gördüğümde gözlerimi kaçırırken Toprak yanıma geldi.
''Ağrın var mı?'' Kastettiği şeyi anlayınca kafa sallayıp cevap verdim.
''Çok değil ama var yine de.''
''Tamam güzelim sen aşağıya in ben buraları hallerim. Kahvaltıdan sonra ağrı kesici veririm rahatlatır seni olur mu?''
''Olur.'' Aşağıya indiğimde Toprak'ın kahvaltı masasını hazırladığını gördüm. Dilim damağım kuruduğundan dolaptan soğuk su çıkartıp içtim. Çay bardaklarını doldurup masaya koyduğumda Toprak gelmişti. Beraber sessiz geçen bir kahvaltıdan sonra Toprak'ın verdiği ağrı kesiciyi içip bulaşıkları toparladım.
"Toprak?"
"Efendim güzelim?"
"Akşama babamlar geliyor değil mi?" Diye sordum.
"Geliyorlar güzelim."
"Ne yemek yapalım?"
"Canın ne istiyorsa onu yaparız güzelim. Özel bir şey olmasına gerek yok." Toprak bulaşıkları toplama yardım ettikten sonra salona geçince bende buzdolabını açıp önünde dikildim. Uzun süre buzdolabıyla bakışmama rağmen bir sonuca ulaşamayınca en sonunda aklıma gelen şeyle herkesin neyi sevip sevmediğini düşündüm.
En sonunda İdris dede için kuru fasulye pilav, Erdem baba ve Toprak için zeytinyağlı sarma ve Yalın abi içinde soğuk browni yapmaya karar verdiğimde malzemeleri dolaptan çıkarttım. Allah'tan dolapta ıslatılmış fasulye vardı da bir de onunla uğraşmayacaktım. İlk olarak fasulyeyi yapmaya başladığımda işlerimi çabucak hallettim. O pişerken dolaptan yaprakları çıkartıp tuzunu alsın diye sıcak suya koydum.
Zeytinyağlı sarmanın içini hazırlayıp soğumaya bıraktığımda yaprakları sıcak sudan çıkarttım. Bütün malzemeleri mutfak masasına koyduktan sonra sarmaları pişirmek için tencere çıkarttım. Bütün malzemeler hazır olunca oturup sarmaya başladım. Sarmaları sarmak bayağı zamanı almıştım. En sonunda hem yapraklar hem de iç malzemeler bitince suyunu ve limonları ayarlayıp ocağa koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASINDA 2
Teen FictionMahalle Arasında kitabının devamıdır. Okumak isterseniz lütfen önceliği ilk kitaba verin.