Ateşle ateş ile korkuya korkuyla karşılık ver.
*******
"İzle ve benimle nasıl konuşman gerektiğini öğren Türk askeri?" Azat'ın işareti ile yüzlerinde kar maskesi olan iki terörist ellerindeki sopa ile Ayla Yüzbaşına vurmaya başladılar, Gaye Üsteğmen yumruk yaptığı elini sıktı hissettiği acıyı dışa vurmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu."Yeter şimdi sana geleyim Türk askeri." Azat'ın söyledikleri ile Gaye Üsteğmen ve Selim Teğmen göz göze geldiler anladılar ki zor bir gün onları bekliyorlardı. Terör çirkin yüzünü bir kez daha göstermişti. Azat'ın söyledikleri Gaye Üsteğmenin kulaklarında defalarca yankılandı. Telefon çoktan kapanmıştı Gaye Üsteğmen ekranı kapanan telefondan gözlerini ayıramıyordu.
"Sana iki seçenek sunacağım Türk askeri ya ablanı kurtaracaksın, ya da sınırın diğer tarafında viraneden hallice kulübede yaşayan o iki Türkmen'i kurtaracaksın. Ha şunu unutma kimi seçersen seç ölümün kızıl gölgesi gün batımında kendini gösterecek."
"Şimdi ne yapacağız Komutanım?" Selim Teğmenin sesi demir kadar sert çıkmıştı, Gaye Üsteğmen boş gözlerle karşısında duran adamın ela gözlerinin içine baktı.
"Ateşle ateş ile korkuya korkuyla karşılık ver." Gaye Üsteğmenin sesi öfkeyle çıkmıştı. Öfkesinin sebebi bu seçeneği kendisine sunan teröristeydi. Elinde Türkmenlerin adresi vardı ama emin olamıyordu orada gerçekten Türkmenler mi vardı yoksa bu onları içine çekecek bir tuzak mıydı?
"Ne yaparsan yap bizi bölmeyi başaramayacaksın. Gaye'nin de dediği gibi eninde sonunda sende tasmanı ellerine teslim ettiğin soysuzda ait olduğu yere gidecek." Ayla Yüzbaşının sesi demir kadar sert çıkmıştı. Azat öfkeyle karşısında duran kadının koyu kahverengi gözlerinin içine baktı.
"Sen daha nasıl konuşabiliyorsun Türk askeri?" Ayla Yüzbaşını bu depoya getirdiklerinden beri dövüyorlardı onun yerinde kendisi olsaydı çoktan bayılmıştı. Ayla Yüzbaşı korkusuzca baktı düşmanının gözlerinin içine.
"Bunun cevabını asla bulamayacaksın."
"Ağabey iyi misin?" Ezher korkuyla ağabeyinin gözlerinin içine baktı bağlı olduğu iplerden kurtulmaya çalıştı sandalye ters dönüp yere düştü. Ezher'in sert düşmesi canını yaksa da acısını belli etmedi. Günlerdir kendi evlerinde teröristler tarafından tutsak edilmişlerdi. Cihat ise yarı baygın bir şekildeydi. Anneleri Sümeyye ise daha fazla evlatlarının bu hâline dayanamadı kalp spazmı geçirdi, babaları Müslim ise iki gün önce teröristler tarafından kathedilmişti.
"Burası da ne böyle?" Sahra Astsubay savaş alanından çıkmış odaya baktı. Birde kötü bir koku vardı. Emre Üsteğmen etrafına baktı.
"Ölümün soğukluğunu içinde barındıran bir oda." Sahra Astsubay, Emre Üsteğmenin siyah gözlerinin içine baktı.
"Bir insan suçlu ise delilleri nereye saklar ki Komutanım?" Sahra Astsubay aslında bunun cevabını çok iyi biliyordu sorduğu soruda öylesine sorulmuş bir soruydu.
"Yatağın altına, çekmecelere, gizli bölmelere akla gelebilecek ama ihtimal verilmeyecek her yere saklanır." Emre Üsteğmen, Sahra Astsubaya cevap verirken bir taraftan da etrafına bakıyordu.
"Geç kaldınız Türk askeri." Duydukları sesin hemen ardından odaya atılan bayıltıcı gaz ile Sahra Astsubay ve Emre Üsteğmen birkaç dakika sonra bayıldılar.
"İkisini de mekana götürün hadi." Sahra Astsubay ve Emre Üsteğmenin aldıkları istihbarat asılsız çıkmıştı. Terör büyük oynuyordu ama bilmedikleri şey ava giderken avlanacaklardı.
"Böyle hiçbir şey yapmadan duracak mıyız?" Genç kadının sesi öfkeyle çıkmıştı ekip yeniden toplanmıştı bunların asıl derdinin bir zamanlar terör örgütünü yerle bir eden Hayalet ve ekibini dağıtmak olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Sağolsun
ActionEledim eledim höllük eledim, Aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm besledim asker eyledim, Gitti de gelmedi canan buna ne çare, Yandı ciğerim de canan buna ne çare. Bir güzel simâdır aklımı alan, Aşkın sevdasını canan sineme saran. Bizi kınam...