2.Bölüm

3 1 0
                                    

Belle yaşadıkları tutkulu dakikalardan sonra içinde bir dürtü hissetmişti, sanki şuan yatağın diğer ucundan usulca kalkmış olan insanı tek bir hamlede öldürebilecekmiş gibi. Sahi yataktan neden kalkmıştı? Belle' de yataktan kalktı. Ted çalışma odasına girmişti. Belle ona orada ne aradığını tam soracakken orada biraz daha bulunursa Ted'i öldüreceğini fark edip hemen arka odanın penceresinden çıkıp koşarak uzaklaştı.

24 Mayıs 2018 (Chichago ,Amerika)

Belle zorlu bir yolculuğun ardından bir kaç saatte Chicago'ya varabilmişti. Şimdi ise 4 katlı apartman dairesinin önünde telefon sinyallerinin çekmesini bekliyordu. Çekmeyeceğini anlayınca usulca kapıyı tıklattı. Kapıyı Belle'den 3 yaş büyük sarışın, mavi gözlü, sivri burunlu en az Belle kadar beyaz tenli genç bir çocuk açtı. Belle, "N'aber Pete?"

Kapıyı açan kişi Belle'in öldüğü sanılan abisi Pete Welsey'in ta kendisiyi, üstelik hiçte 117 yaşında gibi görünmüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapıyı açan kişi Belle'in öldüğü sanılan abisi Pete Welsey'in ta kendisiyi, üstelik hiçte 117 yaşında gibi görünmüyordu. Pete, Belle'in boynuna atlayarak, "Nerdeydin sen!" Belle, Pete'i uzun zamandır görmüyordu, her ne kadar belli etmese de abisine çok bağlıydı. "Bilmen gereken önemli şeyler oldu Peter." Pete şaşırmayarak, "Yine ne yaptığını çok merak ediyorum IsaBelle." Belle abisinin onu böyle alttan almasından çok hoşlanırdı, ne yaparsa yapsın arkasında bir abisinin olduğunu bilmek 117 yıldır onu çok rahatlatmıştı. 

Belle abisinin evinde her zamanki kendinden emin adımlarıyla girerek, "Bu seferki öyle basit bir şey değil Peter, tarih tekrar ediyor olabilir, avcılar geri dönüyor olabilir, hatta onlardan bir tanesiyle karşılaşmış hatta yatmış bile olabilirim."

 Pete duyduklarının şokundaydı, "Tarih kendini tekrar mı ediyor? Yine mi? Avcıyı bulalmız, konuşmamız lazım." Belle, "Bilmiyorum Peter, çok şey biliyor gibiydi, bunu yapmak ne kadar güvenli bilemeyiz, avcıların da soyu gizli kalmalı." Pete düşünceli, düşünceli kanepeye otururken kız kardeşinin uzattığı şarap bardağını aldı, "Yine mi IsaBelle?" Kız kardeşinin içtiği daha koyu renkli şaraba bakıyordu. Belle gülümseyerek ve kadehini Pete'e uzatarak, "Kavuşmamıza,,,"

 Pete ve Belle 3 saatlik bir kavuşma sohbetinden sonra nihayet yine ciddi konulardan konuşmaya başladılar, "Belle avcı olduğunu düşündüğün bir adamı evine alman çok düşüncesizceymiş, evinde bulunmaması gereken şeyler vardı." Belle bir anda ciddileşerek Pete ' e baktı. "Belle lütfen bana tahta kazığın hala sen de olduğunu söyle." Belle ilk defa korkmuştu, çünkü kazık onda değildi. Pete ve Belle gecenin 10'unda Chicago'dan New York'a dönüyorlardı.

 Normalde insanların 6.5 saatte gittiği yolu Belle ve Pete 2 saatte gittiler. Ne Belle ne de Pete normal insanlar değillerdi. saat gece 1 i gösterdiği sularda Belle nihayet evine gelmişti, "Yok. Gitmiş." Pete delirmek üzereydi "Nasıl gider! Belle nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirsin! Bu resmen 400 Yıllık soyumuza hakaret!" Belle, Pete'in soy düşkünlüğünden hiç hoşşlanmazdı, Belle vampir ve vampir avcılarını dayanan soylarındanda hiç hoşlanmazdı.

Evde yaptıkları aramalardan sonra Ted'in aldığı tek şeyin ahşap kazık olmadığını fark ettiler, "Welsey aile günlüğünü bile almış." Belle oyuna getirildiğini düşünüyordu, çok sinirliydi. "Belle adamın adını soyadını falan biliyor musun?" Belle duraksadı adının Ted olduğunu biliyordu fakat soyadını bir türlü hatırlayamıyordu, "İsmi Ted'di fakat soyadından emin değilim." İşin doğrusu Belle o gün her zaman içtiğinden de fazla alkol almıştı, alkol onda hiç bir etki yaratmazdı hatta susuzluğunu giderirdi, fakat bazen kısa süreli hafıza kayıplarına sebepte olabiliyordu. Pete ne olduğunu anlamıştı fakat kız kardeşine susuzluğunu bastırmaya çalıştığı için kızamazdı, Pete kız kardeşin hiç kızamazdı. Pete ve Belle oturup ne yapabileceklerini konuşurlarken eski aile albümlerini inceliyorları. Daha sonra bir şey oldu. "Bir dakika, Clifford Bundy'nin yanındaki bu çocuğun adı ne?" Peter şaşırmıştı, "Teddy Bundy" Belle inanamıyordu, "Bu, bu o! O işe! Ted bu!" Peter şaşkınlıkla, "İyi ama Clifford vampirdi, babam kendi elleriyle öldürdü." Fred Welsey'in adını duymak bile Bella'nın karnını ağrıtıyordu. "Yarın Sag Harbor' a dönüyoruz Peter"

Akşama doğru yola çıkan Pete ve Belle geçmişlerinde yaşadıkları korkunç şeyleri hatırlayarak rahatsız edici bir yolculuk geçirdiler. Nihayetinde S.H'ye varmışlardı. "Kasabada halkı yenilenmiş resmen. Kimse eskiyi hatırlamıyor mu?" Peter sırıtarak "Hepsini telkin ettiler, zaten yarısı öldü geri kalan yarısı da kasabadan taşındı, buradakilerin hepsi son 50yılda taşınanlar, hala vampir efsaneleri geziyormuş diye duydum ama." Belle şaşırmamıştı, umurunda da değildi. 

Bundan 100 yıl önce yaşadıkları bir eve gelmek onlar için karın ağrıtıcıydı, evde attıkları her bir adımda babalarının vampir annelerini gözleri önünde kalbine kazık saplayışı, babalarının nasıl vampirler tarafından öldürüldüğü geliyordu. Sahi, hangi vampir öldürmüştü acaba? Bir dakika, "Bir dakika! Hatırlıyorum!" Peter garipseyerek Belle'e baktı "Neyi hatırlıyorsun?" Belle, "Fred'i o öldürdü! Ted yaptı!" Peter duraksadı, "Ted bir avcıysa niye bir avcıyı öldürsün?" Belle hatırlıyordu artık. "Pete gitmem gerek." 



TargetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin