Metro
Eve dönüyordum. Rutinimden şaşmayan sıkıcı ve yorucu bir gün olmuştu.
Uyandım, giyindim, okula gittim, yemek yedim, derslere girdim ve eve dönüyorum. Eve gidince kahve eşliğinde ödev yapmalıyım. Süre 2 hafta ama hemen bitirip kurtulmak istiyordum.
Gün doğarken okula gidip batarken eve dönmek can sıkıcı. Günün en güzel saatleri okuldayız.
New York'ta metrolar alkol kokuyor. Mükemmel bir seyahat kokusu diyemem ama katlanmak zorunda olduğun bir koku.
Sanki bu zihin benim değilmiş gibi geliyor. Daha doğrusu şu an gerçek dünyada değilmişim gibi hissediyorum.
Mutsuz olduğum bir evrende bişiler başarmaya çalışıyormulum gibi hissetmek. Can sıkıcı. New York cidden fazla can sıkıcı.
Kaçıp gitmek istiyorum ama en büyük engel olarak param yok. Yarı zamanlı bir işe mi girsem acaba? Kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmem gerekiyor. Ailem bana her zaman para göndermez. Aç kalmak kesinlikle istemiyorum. İşi nasıl bulacağım ki? Herkes işçi, aramıyor. Sanırım marketlere ve kafelere bakacağım.
"You're weird, Life."
(Garipsin hayat.)İki durak sonra inecektim. Kafamı arkaya yatırıp bekliyordum. Yanıma bir adam oturdu. Şaşırmadım, nede olsa burası halka açık bir metro.
Fakat adam kulağıma eğildi.
"Wake up, My Angel."
(Uyan Meleğim.)Ne? Uyan mı? Meleğim mi? Bu adamı tanıyor muyum? Yüzüne bakmak için kafamı çevirdim ama adam bir anda kayıp oldu. Şizofren mi oluyorum?
Meleğim kelimesi bana sevgilimi anımsatıyor. Bir dakika benim sevgilim mi var!?
Sevgili?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wake Up
General FictionSadece uyan... Bir daha yalnışı görmene izin vermeyeceğim. Bazı hattalar yapıldı ama ilerde bunlara güleceğine eminim... Gün doğdu gözünü açma zamanı.