56.BÖLÜM: AŞK

1.6K 68 8
                                    

Yeni bölüm geldddiiiiğğğ. Bol bol yorum ve oy atmayı unutmayinnn.
Sizleri seviyorum iyi okumalar💙.

2 gün sonra

Burak'tan
Yattığım yerden kalkıp gizlice kendi odamdan dışarıya çıktım. İki gündür eylülü sürekli görmek istemem rağmen kimse yanına gitmeme izin vermiyordu. Bu olay hem çok canımı sıkıyor hemde ona bir şey olma korkusunu bende daha çok arttiriyordu. Odamdan biraz daha ilerledikten sonra Eylül'ün olduğu yoğun bakıma geldim ve camına yaklaştım. Onun yanına giremiyor olsamda burdan bakmak bile hiç görmemekten iyiydi. Yavaşça elimi cama koydum. Arkamdaki koltukta Melike teyze uyuyakalmıştı. Diğerlerinide ben zorla eve göndermiştim. Burada bende dahil kimsenin Eylül için yapabileceği bir şey yoktu. Beklemekten başka  çaremiz yoktu.

Eylül'den
Etrafta dolanırken önümde birden bir ışık açıldı. Bu aryanın geçtiği ışığa benzer bir ışıktı. Buranın arkasında ne olduğunu bilmiyordum o yüzden hızlıca arkamı döndüm ve koşmaya başladım ama sanki ışıktan hiç uzaklasamiyordum. Olduğum yerde çakılı kalmış gibiydim. O sırada aryayı gördüm. Yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı.
"Gitme vaktin geldi Eylül." Dedi ve geri çekildi.
"Gitme vaktim mi?" Diye sordum. Arya yavaşça ışığa döndü ve hızlıca tekrar bana döndü.
"Sanırım sadece senin değil benimde gitme vaktim geldi." Dedi. İkimizde güldük ve el ele tutuşarak yavaşça ışığa doğru yürümeye başladık. Sonunda buradan ikimizde çıkıyorduk.

Burak'tan
Biraz daha Eylül'ün yüzüne baktıktan sonra arkamı döndüm ve odama doğru yürümeye başladım. O sırada bir kaç doktorun hızlıca Eylül'ün odasına girmesiyle geri döndüm. Bir kaç dakika ne olduğunu anlayamadan sadece içeriye baktım. Melike teyze o sırada uyandı ve hemen yanıma geldi.
"Ne oluyor?" Diye sordu endişelice.
"Bilmiyorum." Dedim ve doktorların perdeyi kapatmalarıyla beklemeye mahkum bırakıldık.
Bir kaç dakika sonra içeriden doktor çıktı ve yanımıza geldi.
Doktor güldü ve "gözünüz aydın. Eylül hanım uyandı. Kontrollerini yaptıktan sonra size son durumu bildiricez." Dedi ve gitti. Melike teyzeyle birbirimize sarıldık ve hemşirenin açtığı perdeden içeriye baktık. Eylül'ün yarım yamalak gözleri açılmıştı. O da benim ilk uyandigim zamanki gibi yorgun görünüyordu. Ama uyanmıştı ya sorun yoktu. Onun dinlenmesi ve iyileşmesi için elimden gelen herşeyi yapardım. Yavaşça bize doğru elini kaldırdı ve salladı. Melike teyze mutluluktan ağlamaya başladı ve eylüle el salladı. Bende ona el salladım ve öpücük attım.

Eylül'den
Gözlerimi açtığımda başımdaki doktor gözlerime ışık tutuyordu. Sanırım gördüğüm o beyaz ışık doktorun elindeki bu küçük ışıktı. Ne zamandır yatıyorum bilmiyordum ama her tarafım uyusacak kadar uzun süredir kıpırdamadığım belliydi. Üzerimde büyük bir yorgunluk vardı. Etrafıma bakarken birden camdan aglayarak bana bakan annemi gördüm. Çok korkmuş olmalıydı. Yanındaysa Burak vardı. Yine o gıcık sırıtışıyla bana bakıyordu. Yavaşça elimi kaldırdım ve onlara doğru salladım. Bu 'ben iyiyim merak etmeyin' demekti. Elimi yavaşça indirdim ve doktorun beni kontrol etmesine izin verdim.

Sabah uyandığımda herkes odama doluşmuştu. Dün ilk uyandiktan sonra yorgunluktan ve ilaçların etkisinden dolayı bir daha uyumuştum ve şimdi uyanıyordum. Herkes gülerek bana bakıyordu. Annemin yardımıyla yavaşça yerimde doğruldum ve herkesle teker teker sarıldım.
Selin "bizi çok korkuttun Eylül." Dedi
Elif "evet bundan sonra bir saniye bile yanından ayrilmicaz." Dedi ve bana bir daha sıkıca sarıldı
"Desenize yedi yirmidört sizin çenenizi çekicem." Dedim ve güldüm.
Elif ilk başta bozulur gibi yapsada uzatmadi ve yatagimdan kalkarak yanımdaki koltuga oturdu. O sırada karşımda bana sırıtarak bakan burakla göz göze geldim. Hastane kıyafeti bile birini bu kadar yakışıklı gösterebilir miydi? Onu göstermişti işte. Ona sinirliydim ama beni gerçekten sevdiğinide biliyordum. Eğer beni sevmeseydi şirket onun olduğu anda beni bırakıp gidebilirdi ama bunu yapmadı. Ben sakat kaldığımda moralimi düzeltmek için elinden gelen her şeyi yaptı. O beni hiç bir zaman bırakmadı ve sevgisini hissettirmek için her şeyi yaptı. Onu severken ve onunda beni sevdiğine eminken nasıl ondan ayrılabilirim ki?
Hayat ayrı kalmak için çok kısaydı. Bunu en iyi ben biliyordum şuan. Bunu ikimizede yaşatmak istemiyordum. Ben öyle filmlerde gördüğüm ya da kitaplarda okuduğum karakterler gibi değildim. Hiç bir zamanda olmamıştım. Sevgide aşkta gurur olmazdı. Bunu çok iyi biliyordum. Başka hayatları başka kişilerin maceralarını bilemezdim ama bizim maceramızın sonu ayrılıkla değil mutlu sonla bitecekti.
Selin "biz sizi yalnız birakalim." Dedi ve annemide alıp dışarıya çıktı. O sırada Burak yavaşça yanıma geldi ve yatağımın yanına oturup elimi tuttu. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı
"Eylül biliyorum bana çok kızgınsın ve haklısında ama ben seni tanımadan önce böyle bir iddiaya girmiştim ve seni tanıyınca..." Onun cümlesini tamamlamasını beklemeden ellerimi yüzünün iki yanına koyup kendime çektim ve ondan ayrı kaldığım sürenin özlemini acısını ondan çıkarırcasına onu öpmeye başladım. Kısa süre içinde burakta şaşkınlığını attı ve bana karşılık vermeye başladı. Geriye çekildiğimde bir süre alnımı alnına dayadım ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Ellerim hâlâ yanaklarindaydı. Baş parmağımımı yeni çıkmaya başlayan sakallarına sürttüm ve geri çekildim.
"Burak her ne olursa olsun beni sevdiğini biliyorum ve bende seni seviyorum. Hayat çok kısa bunu ikimizde gördük. Ben birbirimizi bu kadar çok severken ikimizede acı çektirmek istemiyorum. Burak ben seni çok seviyorum." Dedim. Burak yavaşça alnımı öptü ve yanaklarıma ellerini koydu.
"Eylül" dedi yavaşça. Gözlerinin içine baktım ve söylemesini bekledim.
"Ben sana aşık oldum." Dedi ve yavaşça beni öpmeye başladı. Sanırım bende ona aşık olmuştum.

Aşk hem ona hemde bana bu kadar uzakken hayat birbirimizin karşısına çıkartmıştı bizi. Burağı tanımadan önce aşka inanmazdım. Mutlu sonların her zaman masallarda ve filmlerde olduğunu düşünürdüm. Gerçek hayatta böyle büyük sevgiyle ve tutkuyla birbirini seven iki insanın olabilme ihtimali bana masal gibi gelirdi her zaman. Var olmayan bir masal gibi... Ama onu tanıdığımda anladım. Aşk sadece kitaplarda yoktu. Gerçek hayatta da vardı. Sadece beklemek gerekiyordu. Doğru kişiyi bulana kadar beklemek...

++++++++++++++++++++++++++++++++

Bir yerde şöyle bir söz okumuştum;
"Bil ki 'mutlu son' diye bir şey yoktur. Çünkü bir şeyde 'son' varsa orada mutluluk yoktur."
Dostoyevski

Arkadaşlar böyle bir sözle bitirmek istedim bölümü. Biliyorum uzun zamandır yoktum ama ölmedim merak etmeyin skxkaxns. Sizleri seviyorum bol bol yorum ve oy↙️↙️↙️ atmayı unutmayın❤️❤️.

Çete GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin