(Bu bölümde kurgular mevcuttur. Bölümde geçen diğer karakterin hikayeleri, kendi hikayeleri ile bağlantılı değildir.)
Adın: S/a
Bir cadısın. Özel gücünü bu zamana kadar kötülük için veya diğerlerinin deyişiyle kendine doğru bildiğin şeyler için kullandın.Bu dar ve sıkıcı hücrede geçen bütün zamanın tavana bakmak ile geçiyordu. Bir yandan ne kadar çıkmak istesen de bir yandan sessizliğin ve yalnızlığın tadını çıkarmak istiyordun. Sonuçta seni elinde tutup sadece kendi çıkarları için kullanmaya çalışan kişiler yoktu burada. Ama aynı zamanda da kararsızlıklar içini yiyip bitiriyordu.
Birkaç gündür aklını kemiriyordu seni içeri tıktıran adam. Sinirle gözlerini kapattın ve onu öldürebilmeyi diledin. Sırf Thanos denen o varlığın fikri sana yattı ve daha fazla Winter Soldier için elindeki bütün gücü seruma harcadığın için yapmıştı bunu. Fakat artık çok fazla bu işleri beceremiyordun. Gücünün kaynağı her zaman motivasyon ve umuttan geliyordu fakat şuan ne bir motivasyon olacak biri ne de umutlanabileceğin bir sebebin vardı.
Gözlerini açıp kendini daha fazla üzmeye ve tavanı seyretmeye devam ederken ayak sesleri duydun. Garipsemiştin çünkü buraya bu saatlerde çok nadir nöbetçiler gelip giderdi. Merakla doğrulup ayaklanacakken iyi tanıdığın ki az önce aklını sırf bir neden yüzünden kemiren adamın sesini duydun.
"S/a?" derken anlamlandıramadığın bir ses tonu kullandı. Arkanı döndüğünde elleri cebinde kafası eğik bir şekilde sana bakan Bucky'i gördün. Küçük bir tebessüm ettin saçlarının arasından. "Keşke başka bir şey dileseymişim, olacakmış." derken küçük ve yavaş adımlarla cam güvenliğin yanına yaklaşıyordun. Bucky ellerini cebinden çıkardı ve kollarını bağdaş yaparak "Seni ziyaret etmemi mi hayal ediyordun?" dedi dalga geçercesine. Yüzünü ekşittin. "Sana ihtiyacım olduğunu uyduran kim James?"
Sinirli bir şekilde tebessüm etti alttan. "Buradan çıkmayı dileğiyle beni beklediğine adım kadar eminim. Sen bir cadısın s/a." Ayakta durmanın saçmalık olduğunu düşünüp tekrar senin için hazırlanan yatağa oturdun. Kafanı emin ve dik bir şekilde kaldırıp "Ne istediğini artık söyleyecek misin yoksa seni buradan attırmam daha mı uygun olur?", derin bir nefes aldı ve "Bizi dinlemelerine ve görmelerine engel ol." deyince bunun önemli bir konu olduğunu anladın ve gözlerini kapatıp parmağını şıklattın. Tekrar açtığında Bucky hariç her taraf kırmızı olmuştu senin gözünde. Gözlerine bakınca kafa salladın ve o bir adım daha attı yanına. "Yardımına ihtiyacımız var." Bu aşırı komiğine gitmişti. Bu yüzden büyük bir kahkaha kaçırmıştın ağzından ama Bucky ciddiyetini asla bozmamıştı. Yüzüne büyük bir tehditkarla bakmaya devam etmişti. Sen gülümsemelerin ve şokların arasından konuşmaya çalışıyordun. "Benden. Siz." Karnın deli gibi ağrıyordu. "Bir de beni buraya koydurtturduktan sonra." diye sen gülmeye devam ederken "Hala içinde yatan iyiliğin farkındayım s/a, ama sen gücünün ne kadar kontrolsüz olduğunun farkında değilsin." dedi.
Bunu duyunca bir anlık gerilmeyle kendine geldin ve yüzünü ona çevirdin. "İçimdeki iyiliği beni yıllardır buraya tıktıran adamın sorgulamasına lüzum yok." dedin kafanı eğip ellerini bağdaş yaparken." Yanınızda olmak, sizinle birlikte savaşmak istedim Bucky." Ona karşı yumuşadığında Bucky ismiyle seslenmeye başlıyordun. "Sizinle beraber o titana karşı mücadele etmek istedim ama siz beni kabul etmediniz. Belki etseydiniz savaşı daha erken kazanabilirdiniz." dedin. Tam o ağzını açıp bir şey diyecekti ki sözüne devam ettin. "Carol denen kadının nerden geldiği belli olmadığı halde sizinle beraberdi. Onu sorgulamadınız bile." Sesin biraz fazla çıkmıştı ama bunu o hariç kimse duymuyordu sonuçta. Bu yüzden rahattın.
Gücünü kullanamaman senin hatan değildi. Sana bunu öğretecek bir çok kişi vardı ama bu şansı senin elinden Bucky ve Steve almıştı.
Gözlerinden yaptığı şeyin pişmanlığını hala duyduğu belliydi. "Sana yeniden başlamak için şans vermek istiyorum..." dedi dinledikleri yüzünden sarsılmış yüzü ile. "Bize yardım etmen karşılığında." Yüzünü şaşırmış bir sıfat aldı. "Siz?" diyince kendine fısıldayarak "E Tabi bilmiyorsun." dedi ve kafasını kaldırdı. "Sam?" dedin ve gülümsedin çünkü bunu önceden hissetmiştin. Bu gülümsemeni tanıdığı için "Biliyordun değil mi?" diyince ayağa kalktın ve gözlerini kapatıp cam güvenliğe parmaklarını yerleştirdin. Bucky bu yaptığını beklemez halde iki adım geri attı ve sana pür dikkat bakmaya başladı. Bütün odağını kendine verdin ve cam anlık senin için yok oldu. Bir adım kontrol için öne attın. Bir engel çıkmayınca iki adım daha yürüdün ve karşısına dikildin.
Şaşırdığını çok belli etmek istemese de gözleri açık ara farkla her şeyi ortaya döküyordu. Tebessümüne engel olamadın. "Bunu neden daha önce yapmadın?" Cebinden bir şeyler çıkartmak için uğraş veriyordu. "Hadi ama James!" dedin kollarını "Ne bekliyordun?" diye açarken. "Ben bir cadıyım. Unuttun mu?"
Önden yürümeye başladın onu takip etmesini umarak. Arkanı göz ucuyla kontrol ederken peşinden geldiğini gördün. Tamamen ona doğruldun ve tekrar parmaklarını şıklattın. Anında yere yığılmış Bucky'i izlerken ayağınla bu sefer gücünü kontrol ettin. "Hala çabuk güveniyorsun."
---------
Bucky'nin uyanması için Sam sana elinden gelen her şeyi söylese de inatçı ve kırgındın. "Dürüst olduğuna emin misin Falcon?" dedin tek kaşını kaldırarak. "Onun uyanıp uyanamaması sadece benim elimde çünkü." Yanına yürüdün ve kafanı ona dik dereceye getirdin. Gözlerini senden ayıramayarak "Eminim s/a." dedi artık yorulmuş bir şekilde.
Birkaç adım geri attın ve Bucky'i ayağınla dürttün. Ona hala ne kadar değer vermek istesen de sana yaptıklarının hıncını alma fikri daha cazip geliyordu aklına.
Bucky sıçrayarak ayağa kalktı ve ilk seni arar şekilde etrafa bakmaya başladı. Gözleri seninkilerle buluşunca kin kusarmış şekilde sinirini duvardan çıkardı. Sam'de artık bir raktaya gelmiş gibi Bucky'nin yanına gitti. "Yani cidden şu yeryüzünde tek yardım isteyeceğin o mu kaldı?" diye sorgulamaya başlayınca Bucky "Başka kim bize yardım edebilirdi ha Sam? Söyler misin?" diye bağırarak Sam'e karşılık verdi. Bucky devam etti. "Hala güven problemi yaşıyor. Ona yaptığımdan sonra."
"Demek farkına varmaya başlıyor." diye düşünürken sana dönen Bucky ve Sam'i görünce bir şey söylemek için hazırlanıyordun ki aynı anda seni işaret ederek "Sen kes sesini!" diye bağırdılar. Komiğine gitmişti. Yine. Gülmeye başladın. Bucky bu halinden bıkmış gibi el hareketi yapınca kendine geldin. "Sen kaşındın Barnes." dedin ve suratına ciddiyet kazandırdın.
Bucky tekrar kafasını döndü ve sana ihtiyacı olduğunu fazla belli ederek "Sam'in tek döndüğünü kimsenin görmemesi gerek." dedi ellerini alışık olduğu yere, ceplerine yerleştirerek. Sam göz ucuyla sana baktı. O da istiyordu ama Bucky'e kıyasla fazla çekingen ya da anlamadığın şekilde isteksiz davranıyordu. Kafa salladın ve onu da görünmezlik içine aldın.
Birlikte senin için getirilmiş uçağa bakınca Sam'in arabasına gözün çarptı. Arkandan bir adım devam ederken bir adım stop etmişti. Geriye baktığında Bucky iki adım arkandan gelmeye devam ederken Sam kafasını daha uçaktan kaldıramamıştı. "Ah, Tanrım. Cidden mi? Kendime acımaya başladım şu andan itibaren." dediği duydun Sam'in. "Suçlu olabilirim ama bu çevrem olmadığı anlamına gelmiyor." derken merdivenlere adım atmaya başlamıştınız.
Bucky ve Sam yerleştikten sonra yanlarından ayrıldın ve pilotun yanına gidip ona komut verdin. Bölümden çıkarken içeriye adım atacakken bir vücut sertçe çarpmıştı sana. Kafanı kaldırınca saçlarını yeni kesmiş olan adama baktın. Gözlerinin fazla ateşli olduğunu düşünmüştün. Uzun zamandır bu kadar yakın olmamıştınız.
Senden biraz uzun olan adam yavaşça eğildi ve ilk dudaklarına baktı sonra gözleri eşlerini buldu. "Eğer bir yanlışın olduğunu düşünürsem, asla tereddüt edeceğimi düşünme s/a!" diyince kapanan dudaklarına bakıp küçük bir öpücük bıraktın. "Bende seni özlemişim Bucky."
Kafası karışabilecek olanlar için söylüyorum. Önceki Bucky hikayesi son bulduğu için yeni bir Bucky hikayesine başladım. Zaten devam edecek hikayeler için bölüm numaraları koyuyorum. Oradan anlayabilirsiniz.
Umarım beğenirsiniz :* :)