Yalnızca En Güzel Gülüşü Olanın Gülen Yıldızları Olur

248 37 29
                                    


"Yalnızca En Güzel Gülüşü Olanın Gülen Yıldızları Olur"

-

Hayatımızın iyi ya da kötü dönemleri vardı. Kimi iyi dönemini geçirirken kimi kötü dönemini yaşıyordu. Ben hayatta herkesin ikisini de tadacağını düşünüyordum. Herkes iyiyi ve kötüyü yaşayacaktı, bu barizdi. Fakat hangisinin ne kadar süreceğini, ne zaman olacağını bilemezdik.

Küçükken her zaman ne olursa olsun iyi bir hayatımın olacağını düşünmüştüm. Çünkü o zamanlar kötüyü tadıyordum. Başarılı değildim, iyi bir iş sahibi olmayı hayal ettim. Yalnızdım, ailem olduğunu hayal ettim. Mutsuzdum, mutlu olduğumu hayal ettim. Zaman geçtikçe bu düşüncem değişti. Tamam, iyi bir işim olabilirdi ama mutlu değildim. Ve en önemlisi de hala yalnızdım. Bir insanı dünyada seven bir kişi bile olmaz mı?

Olmuyormuş işte.

Çocukluğumdan bu yana doğum günlerimde her yıl tanrıdan bir kişi diledim, sadece bir kişi beni sevsin. Şimdi ise 26. yaş günümdü ve düşünüyordum. Tekrardan tanrıdan o bir kişiyi mi dilesem yoksa kendimi şu kayalıklardan aşağıya mı bıraksam?

Eğer bu mumları üflersem, hayata karşı bir umudum daha var demekti. Kendimi kayalıklardan atsam da sonsuz uyku. Bu güzeldi ancak ya dileğim gerçek olacaksa? İşte bu yüzden bir türlü karar veremiyordum.

Sonuçta dünyaya bir kez geliyoruz.

"Üf!"

Duyduğum sesle kafamı sol tarafıma çevirdim. Karşımdaki çocuk pastaya eğilmiş ve mumlarımı üflemişti.

Benim pastamın mumlarını üflemişti.

"Hey!"

Hadi ama daha karar vermemiştim bile. Ben öylece ona bakarken o, yanımdaki boş yere oturmuştu.
Harika! Çocuk önce saygısızca mumlarımı söndürmüş, sonra da izin almadan yanıma oturmuştu.

"Yarım saattir seni izliyorum ve mumları hala söndürmedin. Ben de yardım etmek istedim."

Umursamaz ve sanki tanışıyormuşuz gibi rahat tavrı sinirimi bozmuştu. Kaşlarımı çattım.

"Yoksa dilek mi diliyordun?"

Alay eder gibi çıkan sesine karşı kaşlarımı daha da çattım. Bu ifademe karşı kahkaha attı.

"Kaç yaşındasın sen, buna inanmıyorsundur umarım?"

"Sana ne? "

"Wow sesin güzelmiş."

"Mumlarımı söndürdün ve hala ukalaca davranıyorsun."

Derin bir nefes vererek elini ceketinin cebine attı. Cebini uzunca karıştırdıktan sonra gri, metal bir çakmak çıkardı. Ardından gülümseyerek mumları tekrar yaktı.

"Şimdi söndürebilirsin işte!"

Çakmağı cebine koyarken mırıldandı. Yüzünde hala o masum, ufak gülümsemesi vardı. Bakışlarımı ondan çekerek, artık tekrar yanan mumlara çevirdim. Onları söndürüp-söndürmeyeceğime karar vermemiştim bile.

"Hadi dileğini dile ve mumları söndür koca oğlan."

Sabırsızca konuştu ve omuzumu patpatladı.

Pekala, belki de Tanrı dileğimi gerçekleştirmişti. Bu çocuk benim kaderim olabilir miydi?

Evet, bu gerçekten mantıklıydı.
Az önce kendimi kayalıklardan atmayı düşünürken bu çocuk yanıma gelmiş ve mumlarımı söndürmüştü. Bu çocuk, hem doğum günü hem de yıllarca beklediğim hayat hediyem olabilirdi.

Wish ¦ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin