Çağan;
"Efe," Tam uykuya dalacağım sırada bana seslendiğini duyduğumda Burhan Amca'ya baktım yattığım yerden. Çadırın fermuanını açmış, hafif eğilerek içeri bakıyordu ve bana sesleniyordu."Gel, Yağız'ı uyandırma." Çadırdan uzaklaştı. Bende bir süre kendime gelmek için çadırda boş boş bakındım. Ayağa kalktım, çadırdan çıkıp fermuarını kapattım.
Elimi saçlarıma götürdüm ve karıştırdım, "Burhan Amca?" dedim fısıltıyla. Gözden kaybolmuştu. Karavanın camından son anda gözüme girdiğinde, oraya gittim.
"Saat kaç?" diye sordum uykulu uykulu. "Altı." Masaya oturdum ve bana uzattığı kahveyi elime aldım. Aklıma Tuana gelmişti, dün gece kahveyi elimden alırken bana Efe demişti. Yanımda mutlu olduğunu söylemişti.
Kendi kendime kahveye bakarak gülümserken, Burhan Amca'nın sırtıma yavaşça vurması ile ona döndüm. "Sabahın altısında neden çağırdın, beni?" diye sordum.
Tuana'yı koruyamadığım için kızacak mıydı, bana? Haklıydı, ağzımı açıp tek kelime laf edemezdim kızsa. Aslında söylediğim ilk andan beri sadece güvenliğimiz ile ilgilenmişti, kızmaya vakti olmadığı için mi kızmak istemediği için miydi anlayamamıştım.
"Sen de, Naz da haberlere çıkmadınız." Kafamı salladım. "Asla çıkmayacaksınız da. Evden size dair bir şey çıkamaz." dedi. "Sen yakında on yedi olacaksın, Naz'ın da birkaç ayı var. Yani bir buçuk, iki yıl kadar dayansanız; gerisi kolay." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Burhan Amca, suç işledik." dedim sessizce. "Birini öldürdük." Arkasına yaslandı, "Kimse bunu kanıtlayamaz." dedi. Ama Leya, Yağız. Onlar aranıyordu.
"Demek istediğim; Naz'ın seninle mutlu olduğu belli. Seninde onunla." Gözlerimi kaçırdım. "Leya ve Yağız aranıyor ama."
"Biliyorum," dedi. "Bunu halledeceğim." Kendinden emindi, her cümlesinde. Artık bizimde aramıza sırlar girmişti. Benim bilmediğim bir şeyler biliyordu.
"Şimdi sana bir şey söyleyeceğim ve bu her zamanki gibi aramızda kalacak, tamam mı Efe?" Ellerini masaya koydu, yaslandığı yerden toparlandı ve sessizce konuştu. Yeni bir sırrı, Tuana'dan saklamaya hazır değildim. Tam kahvemi içmek için bardağı elime almıştım ki, duyduğum şey, kalp atışlarımı yavaşlattı. Nefesimi kesti.
"Yağız ve Naz kuzen."
Elimdeki bardak, masa ile tekrar buluşurken kahve de masaya ve üzerime sıçramıştı. "Yağız ve Naz, ne?" diyebildim sadece şok içerisinde.
Burhan Amca telaşla masanın üzerindeki peçetelikten masayı silerken anlatmaya devam etti. "Yağız'ın babası, Naz'ın annesi kardeş." dedi. Bu nasıl mümkün olabilirdi?
Peçeteyi masaya bıraktı ve sertçe konuştu. "Benim öldürdüğüm adamda Yağız'ın babası."
Benim öldürdüğüm adam, Yağız'ın babası.
Tuana, bunu öğrenirse yıkılırdı. Yıllardır babasına olanlar yüzünden tüm suçluluk duygusu onu yiyip bitirirken, şimdi Yağız'ın babasının ölümüne sebep olacağını düşünecek, Yağız'a karşı da suçluluk hissedecekti.
Buna göz yumamazdım.
Tuana'nın tekrardan üzülmesine izin veremezdim. Ama ondan sonsuza dek de saklayamazdım.
"Tuana bunu öğrenirse yıkılır. Burhan Amca-" Burhan Amca, lafımı böldü. "Biliyorum." dedi. Dirseklerimi masaya dayadım, kafamı iki elimin arasına aldım. Oflayıp duruyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Olası Dünyanın Sonu | ÇağTu.
Fanfiction❝Gecenin bilmem kaçıydı, yamuk kestiğim saçlarımla, babamdan kalma arabamın içinde, boş yolda sürüyordum. O gün hayatımın dönüm noktası oldu. Sayende, yaşamak ne demek öğrendim, sayende, sevmeyi ve sevilmeyi öğrendim. Kendimi sevmeyi bile senden öğr...