Metin kafasını kaldırarak maviyi, siyaha çalana gökyüzüne baktı. Yağmur damlaları yüzüne düşüp, boynuna ilişmeye başladığında gülümsedi. Yamaç'ın verdiği operasyondan dönüyordu. Kazasız, belasız bunu da üstünlükle atlatmıştı.
Cumali Koçovalı, hapishaneye girdiğinden beri onun sağ kolu olmayı bırakmıştı. Bunu kendisi istediği için yapmamıştı. Cumali'nin isteği üzerine yapmıştı. Cumali ondan, kendisi hapishanedeyken küçük kardeşi Yamaç'ı korumasını istemişti. Metin'de bunu yapıyordu.
Üç yıl geçmişti, Cumali hapishaneye gireli koskoca üç yıl... Metin bu üç yılda defalarca kez acısını hafifletmek için uyuşturucu kullanmıştı. Saçma, sapan işlere bulamıştı. Cumali'nin Onun hafifletmek için mahalleden bir süre uzaklaşmıştı. En sonunda kendi kardeşi Kemal'in ısrarları üzerine mahalleye geri dönmüştü. O günden beri de Cumali Koçovalı'nın kardeşleri olan Yamaç, Selim ve Vartolu'nun yanında yer alıyordu.
Metin adımlarını kendi evine doğru atmaya başladı. O buz gibi olan eve... Anahtarı cebinden çıkarak eve girdiğinde bir ses duydu. Bu sesi duymaktan o kadar bıkmıştı ki...
''Hayatım, geldin mi?''
Bu ses hiçbir zaman sevmediği karısına aitti. Metin, Çukur'un ve Koçovalılar'ın en önde gelen adamıydı, eğer kadınlardan değil de, erkeklerden hoşlandığı ortaya çıksaydı bu büyük bir utanç kaynağı olurdu. Metin'de bunu bildiği için Aynur'la evlenmişti. En doğrusunun bu olduğunu düşünüyordu.
''Geldim.''
Metin, karısının sesinin geldiği yere mutfağa ilerledi. Aynur her zamanki gibi yemek yapıyordu.
''Kemal yok mu?''
''Onlar çatıdalar.''
Metin duyduğu cümleyle birazcık düşündü. Burada karısı Aynur ve kardeşi Kemal'le beraber yaşıyordu. Ara sıra Kemal'in çocukluktan beri olan arkadaşları buraya gelirdi ama onun dışında eve pek uğrayan olmazdı.
''Onlar kim?''
Aynur, ellerini tencereden çekerek kocasına döndü.
''Koçovalılarla, kızlar.'' Dedi.
Metin, bunu duymayı beklemediği için biraz şaşırmıştı. Koçovalılar buraya görev vermek dışında gelmezlerdi. Adımlarını mutfağın dışına atarak, çatıya çıkmaya başladı.
Çatıya çıktığında gözleri etrafta gezindi. İleride oturan insanları gördüğünde şaşkınlığı daha da arttı. Neredeyse tüm Koçovalılar buradaydılar ve eğleniyorlardı. Aynı zamanda Çukur'un en önde gelen üç kızı da buradaydılar. Asena, İlayda ve Dilara...
''Metin abi, hoş geldin.''
Asena'nın cümlesiyle Metin şaşkınlığını bir kenara bırakarak kafasını 'hoş bulduk' anlamında salladı. Adımlarını çatıdaki oturma yerlerinden birine atmaya başladı. Gözleri Selim Koçovalı ve Akın Koçovalı'yı görünce yanlarına ilerleyerek onlara saygıyla selam verdi. Ardından kardeşi Kemal'in yanına oturdu.
''Oğlum, neden söylemiyorsun Koçovalılar'ın geleceğini?''
Metin, Kemal'e yaklaşarak fısıltıyla konuştuğunda Kemal yüzüne küçük bir tebessüm yerleştirdi.
''Yamaç abi, birazcık kafalarımız dağılsın diye güzel bir aile ortamı istedi.'' Dedi.
Metin bunu anlayışla karşılayarak etrafına bakındı. Vartolu ve Yamaç'ın burada olmadığını fark etti.
''Peki o nerede?''
Kemal'e yeni bir soru yönelttiğinde merdivenlerden çıkan Yamaç'ı ve Vartolu'yu gördü. Vartolu elindeki içki şişelerini sallayarak o meşhur lafını söyledi.