Amy sonunda derin bir nefes aldı. Başına gelenlerle yüzleşmeliydi. Delirmiş bile olsa bu bir son değildi. Gözlerini yavaşça araladığında karşısındaki adamın onun gözünün içine baktığını farketti. Bütün iradesiyle bu tanıdık duyguyu ne kadar özlediğini hatırladı. Ufak bir adım atarak ona doğru yaklaştı. Amy içindeki sesle verdiği mücadeleyi hasarsız atlatmaya çalışıyordu. Şuan başka bir adamla nişanlıyken ihanet söz konusu dahi olamazdı. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Eğer nişanlı olmasa bile bu adama asla dönmeyecekti. Kendine yemin etmişti. Amy insanlara bir kere şans verirdi. İkincisi ise salaklık olur derdi hep. Yüzündeki gülümseme silinmemişti. Adamın hala bir hayalden ibaret olduğunu düşünüyordu. Ama her ufak adımlarla adama yaklaştığında kokusunu duyarak bunun gerçek olduğunu anlamaya başlıyordu. Birden eli kendi yüzüne gitti. Maskesini hissedemiyordu. Çünkü yoktu. Ah tanrım maskesinn varlığına o kadar alışmıştı ki onun yokluğunu benliğinde hissediyordu. Bu adam yüzünden tam iki yıl boyunca o maskeye mahkum kalmış ve sonrasında da onu bir parçasıymışçasına sahiplenmişti. Ne kadar da aptaldı. Bir zamanlar hayatının aşkı sandığı karşısındaki adam onu terk edip giderken elinde bir not bırakmıştı. O satırlar Amy'nin gözlerinin önünden geçince Amy'nin gözleri alev aldı. Adamı yakacak bir ateşti bu. Adamı gözleriyle yakıyordu. O gece geldi aklına Meyranın öldürülme haberi gelmişti. Kendisini darmadağın bir halde aşkının kollarına koşmuştu. Ama Joseph odasında yoktu. Bütün sarayı tek başına odalardan bahçeye kadar het yerii arammıştı. Ama elde edebildiği tek şey koca bir boşluktu. Kız kardeşi Meyranın ölüm haberi onu yıktığı halde sevdiği adamda onu terk etmişti. Dünyada yapayalnızdı. Bilinçsizce sarayın koridorlarında dolaşmış ve sonunda kendini bir odanın içinde bulmuştu. Odanın kokusunu içine çektiğinde ayaklarının onu Joseph'in odasına getirdiğini anlamıştı. Vücudunun her bir zerresi adamın kokusunu içine çekmek için sızlıyordu. Onun o güvenilir sıcaklığını hissetmek için büyük bir ihtiyaç duyuyordu. Yavaşça adamın yatağına gidip oturdu. Odayı gözleriyle tarıyordu. Masanın üzerinde hiç görmediği birşey farketti. Hızlıca masanın yanına geldi ve bir mektupla beraber siyah bir maske buldu. Bu dümdüz çirkin maskeye anlam verememişti. Sonra eli mektuba gitti. Sanki kağıttan yayılan alev ellerini yakıyordu Amy'nin. Mektup pek uzun sayılmazdı. Ama kelimeler o kadar derindi ki düzinelerce mektuba bedeldi.
Amy,
Konuyu uzatmayacağım. Histerik bir şekilde olayları duyunca odama geleceğini biliyorum. Boşuna arama beni sarayda veya bu dünyada. Ben senin için bir ölüden ibaretim. Bunu böyle kabullen. Gözlerinin yaşlandığını biliyorum. Ağlamalısın da. Kaderine ağlayıp bu kadar saf olduğun için tanrıya isyan etmelisin belki de. Bu zamana kadar yaşadıklarımızın yalan olduğunu , seni hiç bir zaman sevmediğimi bilmek seni yaralamış olmalı. Üzgün değilim. Çünkü ben çok eğlendim. Bu saraya gelip sana katlanma nedenim aslında Meyra'ydı. Ailemin zoruyla küçük kardeşinle tanışacaktım. Krallıkların birleşmesi gibi bir şey. Neden seni seçmediklerini sorarsan bunu düşünmene gerek yok. Senin gibi zayıf bir kadını hiç bir krallık istemez. Ama işler tersine gitti. Sen benim kollarıma atılmıştın bile. Bende oyunu bozmayıp kız kardeşine daha yakın olmak için bu durumu kullanmıştım. Ama ne yazık ki güzeller güzeli Meyra öldü. Yani sana ve senin o salak krallığına hiç bir ihtiyacım kalmadı. Şimdi benden sana bir tavsiye mektubun yanında gördüğün maskeyi tak ve bir daha asla çıkarma. Bunu yapma nedenin ise o çirkin yüzünle diğer taliplerini de kaçırmaman. Bir daha görümemek üzere...
Joseph...
Amy Joseph'in mektubunu okuduktan sonra beyninden vurulmuşa döndü. Önce bir ağlama krizine girdi. Freja ve diğer hizmetçileri onu odasına taşıdıklarında hala ağlıyordu. Elinde buruşturduğu mektubu ve simsiyah çirkin maskesi vardı. Odasına getirildiğinde ilk işi Freja dahil bütün hizmetçileri kovmak kendisini odaya kilitlemek olmuştu. Tam iki hafta boyunca kendini bu odaya kilitlemişti. Bu sırada Joseph'in verdiği maskeyi işlemiş daha güzel bir hale getirmişti. Hayatı boyunca çıkarmayacağı bu maskeyi olabildiğince güzelleştirmeye devam etti. Aynı zamanda gelen sinir ve ağlama krizleriyle başa çıkmaya başladı. İki haftanın sonunda odasından binici kıyafetleri kılıcı ve maskesiyle çıkmıştı. Herkes o an Amy'e inanamaz gözlerle bakıyordu. Eski kırılgan, narin, kibar, güler yüzlü prenses gitmiş yerine olgun, sert, sert yüzlü, maskeli ve gayet kaba bir kadın gelmişti. Herkes önce ne yapacağını bilememişti. Sarayda ve ülkede büyük bir şok yaşanmıştı. Amy ise bu durumu umursamıyorrdu. Aryan ile sokaklarda geziyor talimlere katılıyordu. Amy kısa sürede herkesin korktuğu biri haline gelmişti. Teo ve Leo ise kardeşlerinin bu durumuna karşı hiç bir davranışta bulunmadılar. Amy'nin verdiği kararı her zaman desteklerdi. Ama sulu gözlü kardeşlerinin gidip yerine mantıklı kararlar veren bir kadına dönüşmesi işlerine bile gelmişti. Duygusuz prenses olarak adlandırılsa da halkına gülmeyi, onlara yardım etmeyi hiç bir zaman unutmuyordu. Ama o günden sonra Amy'nin ağladığını kimse görmemişti. En büyük abilerinin eşi ile geçirdiği kazadan sonra ise John'un bakımı Amy'e düşmüştü. Kadının John'u sahiplenmesi ise bekleninin tersiydi. Ama Amy John'a karşı şevkatli bir anne gibiydi. Onunla eğleniyor, gülüyor, onunla yatıyor, hastalandığında başında bekliyordu. Bu durumda alışmıştı. Bütün saray bu düzene alışmıştı. Amy daldığı anılardan Olis'in sesiyle çıktı. "Amy?" dedi Olis titrek bir sesle. Amy kulaklarına hücum eden sese karşılık midesinin bulandığını hissetti. Bu sese tahammülü yoktu. Düşüncelere daldığında ikilinin gözleri birbirlerine kenetlenmiş haldeydi. Amy Olis'e doğru ufak bir adım daha attı. Artık nefesleri birbirlerine karışmıştı. Gözleri bir an olsun birbirlerinin gözlerinden ayrılmıyordu. Zaman durmuştu. İki tarafta tam zıt duygularla birbirlerinin kokularını hissediyordu. Olis Amy'nin sıcak nefesinin ona çarpması ile tahrik olmuştu. Başını dödüren kiraz çiçeği kokusunu duyduğunda ise hasretle yüreği sızladı. Ama Amy için durum aynı değildi. Adamın nefesi kadına değidikçe Amy kendini kirlenmiş hissediyordu. Adamın kokusu ise Amy'e kötü anıları hatırlatıyordu. Amy elini Karşısındaki adamın yanağının üzerine koydu. baş parmağını oynatmaya başladı. Amy'nin bedenine bir soğukluk yayılmıştı. Ne garipti ki eskiden onun alev almasına neden olan adam şimdi ise onu donduruyordu. "Joseph" dedi Amy düz bir sesle. Olis kadının ona böyle davranacağını tahmin etmemişti. Kadının dokunuşuyla alev aldı bütün vücudu. Kadının hala onu sevdiğine emin oldu o an. Amy birisini sevmediği sürece o kişiye dokunmazdı. Ama unuttuğu bir şey daha vardı. Olis bırakıp gittikten sonra Amy değişmişti. Artık Amy sevdiği insanlar dışında öldüreceği nefret ettiği insanlara da dokunurdu. Ve Olis kesinlikle ikinci guruba giriyordu. Amy adamın yüzüne gülüp az önce sıvzladığı yanağa güçlü bir yumruk indirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR GÖKYÜZÜNDE YÜZER
Fiksi Sejarahİntikam için çarpan bir kalbin yaşadıkları Amy'i kana susamış bir katile çevirmeye yetecek mi? Kırılan kalbini yakışıklı prensin aşkıyla onarabilecek mi yoksa kardeşinin intikamını almak için onun aşkını mı kullanacak. Kafası karışan Amy bu sırada...