• Bölüm 1 •

94 51 154
                                    

"Hayat felsefem; ne dün de kal, ne yarınlarla yaşa. Bu anı düşün bu anı yaşa."

Televizyon'un karşısında ki koltukta yayvan bir şekilde oturmuş boş boş televizyonu seyrediyordum.

İki gündür evdeyim

Yapacağım bir aktivite de olmadığı için canım çok sıkılıyordu. Oturmanın getirdiği sıkkınlıkla dışarı çıkma isteği içimde dolup taşıyordu.

Televizyonu kapadım ve ayaklandım. Bizim için ayrılan odaya uyuşuk adımlarla gittim. Kapıyı açtım. İkizim aleyna yatağında telefonla uğraşıyordu.

Şaşırdık mı?
Hayır.

Sabır dileyerek ikizimin yanına gittim. "Geldik geleli evdeyiz, dışarı mı çıksak?" Diyerek bir soru yönelttim. Benim gibi sıkılmış olacak ki parlayan gözlerle telefonu gelişigüzel yatağa fırlattı, aniden ayaklandı.

"Hadi gel babaannem'den izin alalım." Dedi.
Ses çıkarmayarak ikizime uydum - ki işime yarayacak-
Her ne kadar 17 yaşında olsak ve buraları iyi bilsek te - gerçi en son iki sene önce gelmiştik ve buralar eskisi gibi değildi- neyse.

Özgecan Aslan ve diğer kardeşlerimizin yaşadıkları olaylardan sonra izin almamız daha doğrudur.

Zaten babaannem otoriter bir kadın. Her ne kadar rahat olsam bi o kadar da çekinmiyor değildim.

İkizim direkt söze girerek "Babaanne geldik geleli evdeyiz çok sıkıldık biraz dışarı çıkabilir miyiz?" dedi ve hemen yanağına bir öpücük kondurdu.
Aleyna böyle yapınca bende diğer yanağını öptüm. Ellerini kenetlemiş tatlı tatlı babaanneme bakıyordu. "İyi oyuncu olur küçük şeytan" dedi içimde ki ses.
Evet tam da öyle olur.

..     ..   

İzin almanın verdiği sevinçle hızla odamıza gittik. Kıyafet dolabımı açıp gir pantolon ve gri tonlarında kısa bi sweet aldım. Banyoya gidip giyindim. Aynanın kaeşısına geçip topuzumu açtım. Belime kadar uzanan saçım dalgalı olmuştu güzel görünüyordu. Son dokunuşları vererek makyaj malzemelere göz attım. Rimel ve şeffaf parlarıcının yeterli olduğunu düşünerek sırasıyla yüzüme uyguladım.

Hazırdım.

Odaya gidip, ikizim aleyna'ya baktım. Saçlarıyla uğraşıyordu.
İkizimle saçımızın uzunluğu hemen hemen aynıdır ama ikizimin saçları benim saçlarıma göre biraz daha kısaydı. Bazı arkadaşlarımız saçlarımızdan kim olduğumuzu çözüyorlardı.

Yanımda çanta taşımayı sevmediğim için trlefon ve bir miktar para aldım.

İkizim aleyna ise hala saçlarıyla uğraşıyordu.
"Süslü, ben aşağıdayım iki dakikan var, çabukol!" Cevabını dinlemeden odadan çıktım.


~~~

Bir buçuk saatten fazla geziyorduk. Soğuk içeceğin fena olmayacağını düşünerek ikizim aleyna'ya "kafeye gidelim" dedim.
"Bende aynı şeyi düşünüyordum" diyerekten kafe aramaya koyulduk. Tam yarım saat kafe arayışından sonra, kafe ilişti gözüme. İkizim aleyna'ya kafamla "şurası kafe" dedim.

Kafeye doğru giderken kafeyi süzüyordum.
Tahtadan büyük bir kapısı var kapılar sonuna kadar açıktı. İçeri girdiğimizde yan tarafıma baktım.
Küçük son derece güzel renkli masalar üstünde de değişik fügürlerle çiçekler var. Çok güzel görünüm katmıştı. Diğer tarafta ise avlu gibi birşeyler var etrafı yeşillikli olması da ayrı bir hava katmıştı. İçeri geçtik yine etrafı süzdüm.

Şaşırdım.

İlk defa böyle değişik, güzel bir kafe gördüm. Çok uzun salonu var masaları bahçede ki gibi renkliydi. Salonun en son tarafında yine büyük kapı vardı. İki girişi mi var bu kafenin? diyerek hayrete düştüm. Kapının sağ tarafında merdiven vardı.
Orası da ikinci kar mı?
Düşünmeden edemedim doğrusu.
Boş masaya geçtik. İkizime dönerek
"aşırı güzel bi-" pes artık kafenin fotoğrafını mı çekiyordu? İkizimi dürttüm "Ne yapıyorsun?" diyerek koluna dokundum. "Ne yapıyor gibi gözüküyorum ordan acaba? Storye atacağım" dedi.

"Storoyo otocoğom."

Salak.

Kafamı çevirdim tam karşımda büyük pano gibi birşey vardı. Etrafı led ışıklarla kaplıydı. Yan tarafında kutu ve o kutunun üstünde çokça kağıt ve kalemler yer alıyordu. İnsanlar kağıdı ve kalemi alıp birşeyler yazıp pano gibi olan yere asıyorlardı.

İlgimi çekmişti.

"Hoşgeldiniz efendim, ne alırdınız?" diyerek yüzünden gülmesi eksik olmadı. Sempatik birine benziyordu. Ben kola ikizim aleyna ise meyveli soda sipariş etti.

Garsonun gitmesiyle tekrardan etrafı süzdüm. Burası daha farklı ve çok samimi bir yerdi ayrıca farklı atmosferi vardı. Naif müzik ise bunlara eşlik ediyordu.

Aşırı sevdim.

Merdivenli yere baktım insanlar o yerden inip çıkıyordu muhtemeken orası da ikinci kattır diyerek çıkarımda bulundum. Aradan ne kadar zaman geçmiş bilemeden saate baktım.
Oha diyerek ikizime "saat geç olmuş, kalk gidelim" dedim.

İkizim ise garsonu çağırdı. Sempatik olduğunu düşündüğüm bayan garson geldi. İçeceklerin ücretini ödeyip çıkacakken garsona "Afedersiniz şurada ki pano gibi olan yer ne oluyor?" dedim.
Bayan garson dediğim yere bakım tebessüm etti.
"Efendim orası müşteriler için özel hazırlandı. Orada gelip söz, şiir, vb. gibi şeyler yazıyorlar siz de buyrun efendim" diyerek garsonun arkasından gittik. Kağıdı ve kalemi bize uzattı. Aldık.
Yazılanlara göz gezdirdim. İlk gözüme çarpan akrostiş oldu

Gözlerinde bulmuştum aşkı
Özlemim tam yanımdaydı.
Zamanla mı değiştin? Yoksa hep böyle miydin?
Lakin,
Ellerimde kayıp gittin.
Renksiz bir hayatım oldu
İnan ki
Nefretim
Ellerinde son bulmuştu.

Neden bir insan 'Gözlerine' diye bir akrostiş yazar ki?
Değişik.

İçimde ki ses; yazana söyle.

'Zekisin iç ses' diyerek içimde karşılık verdim.

Akrostişin üst tarafında Atilla İlhan'ın 'Ben sana mecburum' şiirinin ilk dizesi ilişti gözüme.
Bu şiiri biliyorum ve çok seviyorum.
Diğer tarafta ise Özdemir Asaf'ın şiiri olmuştu.

Elimde ki kağıda "Hayat felsefem; ne dün de kal, ne yarınlar'la yaşa. Bu anı düşün bu anı yaşa."
Yazdım ve astım.

Bayan garsona taraf dönüp "Burayı yapan ince fikirli biri olmalı" dedim. Arkamdan bir ses
"Evet öyleyimdir" demesiyle sesin sahibine baktım.
Küçük çaplı bir şok geçiriyor olabilirdim.

Bölüm hakkında düşünceniz nedir?

Oy vermeyi unutmayın💚☆


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 29, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin