Kontrol edemediğim bir panik göğsüme doldu. Lütfen bu olmasın diye kendi kendime sayıklarken zavallı Remus'un yüzünü gözümün önüne getirdim. Kumral saçlarının çevrelediği çilli güzel yüzünde daha önce çeşitli bahanelerle açıkladığı yaralar, yorgunluğu, bal rengi gözlerinden görülen mutsuzluğu...
Ah...
Mutsuzluğumla boğuşurken gözlerimden yaşlar süzülerek uyuyakalmışım.
Sabah Donna'nın sesiyle uyandım. "Venüs, uyan! Tüm detayları duymak istiyorum hemen uyan!"
Sözlerine anlam vermeyerek gözlerimi açtım. Esnerken neden bahsediyor olabileceğini düşündüm ama aklıma bir şey gelmedi.
"Güzel Donna, cevaplarını istiyorsan bundan daha açık bir şekilde sormalısın, ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok" dedim.
Lily, "sabah sabah ne oluyor?" diye bize döndü. Omuz silktim Donna yerinde duramayarak ellerini çırptı.
-Dün gece Venüs ve Sirius ortak salonda el ele oturuyormuş!
Lily ve ben aynı anda şok ifadesi ile birbirimize bakakaldık. Olayın öznesi ben değilmişim gibi Lily kadar şaşkındım. Hemen yatağımda doğruldum. "Donna, bunu sana kim söyledi?"
-Ne önemi var, sonuçta yaşandı değil mi? Hadi anlatsana her gece buluşup napıyorsunuz?
Donna tamamen kontrolden çıkmıştı. Cevap vermediğim sürece kafasında kurguladığı sahnelerin gerçekliğine kapılacaktı. Sakin sesimi korudum.
-Donna, soruma cevap verirsen her şeyi bir bir anlatacağım. Lütfen söyle bunu kimden duydun?
-Pettigrew'dan tabiki. Dün gece sizi ortak salonda el ele görmüş sonra ona yalnız kalmak istediğini söyleyip ortak salondan göndermişsiniz.
-VOovovovo dur dur dur. Ağzından baklayı çıkarmadan duramayacağını biliyordum küçük sıçan! diye kızgınlıkla fırladım yataktan. Kapıdan yıldırım hızıyla fırlayıp erkekler bölümüne geçtim.
-PETTIGREEEEEEEEW! diye bağırdım odalarının kapısını çarparak açmadan önce.
Peter korkuyla yatağına sinmiş, James ne olduğunu anlayamayarak bir bana bir Peter'a bakıyordu. Sirius sesimle irkilmiş, gözlerini açmaya çalışıyordu. Siyah perçemleri çenesine düştüğünde bu kadar uykuluyken ne kadar güzel göründüğünü düşündüm. Gözlerine bakınca neden burada olduğumu hatırlayarak Peter'a döndüm.
-Dün gece senden bir şey istediğimi ve senin de kabul ettiğini hatırlıyorum. Yoksa yanlış mı hatırlıyorum Peter, umarım ortada bir yanlış anlaşılma söz konusudur yoksa Merlin aşkına seni astronomi kulesine bile kaçsan kovalarım ve canına okurum!
Remus ayaklanıp yanıma geldi, yersiz tehditlerimin sebebini anlamak için sakince sordu.
-Venüs, neler oluyor?
Ve cümlelerim tükendi. Günler sonra eskiden olduğu gibi arkadaşça konuşmamız, dün gece okuduğum şeylerin aklıma gelmesi... Remus'a bakakaldım. Canım arkadaşım. Yaşadığı şeyin şiddeti kalbimi kırıyordu. Acılarını paylaşabilmek mümkün olsa asla düşünmeden kabul ederdim. Biraz rahatlayabilsin diye, acılarını ben üstlenirdim. Kalbim yumuşadı. Remus'a sarıldım. Kollarımı boynuna dolayıp iç çektim. Bir an duraksadıktan sonra o da bana sarıldı. Nefesinin göğsünden sakince boşaldığını hissedebiliyordum.
Nihayet bıraktığımda Sirius, Peter'a sordu.
-Sanırım birilerine ispiyonladın değil mi Peter?
-Peter neyi ispiyonladı, dedi James.
-Ben bir şey ispiyonlamadım, dedi Peter.
-Peter neden yaptığın umurumda değil umarım yarattığın huzursuzluğun bir çözümü de vardır, yoksa seni affetmeyeceğim, dedi Sirius yataktan kalktı ve saçlarını düzeltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular-Hogwarts ve Sonrası
Fantasiaİhanetin ve kayıpların yaşanmadığı bir büyücülük evrenini her birimiz hayal etmişizdir. Safkan büyücüler ve muggle doğumlular arasında çıkan gerginliklerin harlanmadan söndürüldüğünü, Peter'ın ihanet etmediği, Sirius'un suçlanmadığı, James'in ölmedi...