2|Two

366 53 24
                                    

Üşümüş ellerini cebinden çıkartıp zorla da olsa kilitli kapıyı açabilmişti Yoongi. Jimin haklıydı diye geçirdi içinden. O gittikten sonra bir saat daha dışarıda dolaşmıştı. Hâliyle de oldukça üşümüştü vücudu.

" Tanrım, birden ne kadar da soğudu hava... " odasına girerken bir yandan da söyleniyordu. Üzerindeki büyük sweatshirt'ü çıkarıp katladı, evdeyken giydiği üzerinde çiçekler olan mavi saten pijamayı giydi. Altındaki rahatsız edici pantolondan da kurtulduktan sonra giydiği pijamanın alt kısmını giydi. Çıkardığı pantolonu da katladıktan sonra ikisini de dolaba koydu ve salona yöneldi.

Salona girdiği gibi klimanın kumandasını aradı gözleri, bulduktan sonra açıp içerisinin ısınmasını bekledi. Yavaş yavaş ısınan ortam ile aynı yerde bulunan ufak mutfağa adımladı. Pek bir şey yemiyordu, acıkmadığını düşünüyordu ancak oldukça acıkıyordu. Devam eden bu düzensiz beslenmenin sonucunda da bünyesi epeyce zayıflıyordu...

" Hmm... Bir sandviç? "

Elini ince beline koyup eğilmiş, dolabın içine bakıyordu. Hazır paket sandviçlerden birinde karar kıldıktan sonra dolabı kapattı. Yan tarafta kaynaması için koyduğu suyun sesleri geliyordu kulağına.

Sandviçi içine hapseden paketinden çıkardı ve ikiye bölüp tabağa koydu. Dolaptan bir şişe süt çıkartıp bardağa doldurdu. Ardından çocuksu bir gülümseme ile tabağını ve bardağını alıp salon kısmına geçti.

Derin bir nefes verip koltuğa oturdu, elindeki bardağı ve tabağı sehpaya koyup arkasına yaslandı.

"Günler boşa geçiyor sanki... "

Derin bir nefes aldı yavaşça, ve aynı yavaşlıkla geri verdi. Bir işi yoktu. Son olanlardan sonra hiç şansı da yoktu...
İnsanlardan utanıyordu, çocukluğundan beri böyle bir yapısı vardı. Kendini keşfetmeye başladıktan sonra daha da utanmayan başlamıştı.

Çünkü o normal değildi, kimilerine göre.

Eski şeyleri düşününce üzülüyordu istemsiz, aslında güzel bir çocukluk geçirmişti ancak... Yaşı ilerledikçe daha da soğumuş yaşamdan.

Sandviçten bir ısırık alı ve yemeye başladı. Ortam sessizdi, düşünceleri, anıları ve dışardaki birden başlayan fırtına seslerini saymazsak tabii.

Küçük televizyonunun yanındaki eski resme bakarken daldığını fark edememişti...

FlashBack

"Ah, hadi Yoongi gir içeri. Dersin başlamak üzere."

Orta yaşlı adam ilkokul kapısının önünde, yanında bulunan küçük çocuğun arkasından hafifçe ittiriyor, onu içeri girmeye zorluyordu.

Ancak insanlardan ve kalabalıktan korkan çocuk girmemek için direniyordu. Hayır ağlamıyordu. O asla yanında birisi varken ağlamazdı, ağlayamazdı. Ancak yerinden milim kıpırdamayarak karşı çıkmaya çalışıyordu.

"Hey! Senin dışarıda ne işin var? Hadi içeri gir." Yoongi'yi içeri götürmek için bekleyen kadın öğretmen, bahçenin bir köşesinde çiçeklerle oynayan çocuğu görünce ona seslendi. Küçük çocuk kadının sesi ile aceleyle oturduğu yerden kalktı ve kadının yanına geldi. Yeni gördüğü adamın yanında etrafa korku ile bakan, kendi bedeninin de küçük olmasına rağmen ondan daha küçük olan bedene elini uzattı.

O sırada sakince gülümseyen öğretmen ve oğlunu gözlemleyen adam iki küçük çocuğu izliyorlardı.

Görüş alanına kendi elinden biraz büyük olan bir elin girmesi ile kafası eğik olan utangaç çocuk başını kaldırdı yavaşça. Gözleri parlak bir gülümseme ile karşılaşınca istemsizce o da gülümsedi.

"Ben Hoseok, memnun oldum..." Hoseok okumayı ilk ve en hızlı öğrenen çocuk olarak Yoongi'nin yakasında yazılı olan ismi okumaya çalıştı.

"...Yoongi?"

İsmini okuyabilen çocuğa ne kadar şaşırsada sade bir kafa sallaması ile yetindi Yoongi.

"Bana birisi el uzattığı zaman o eli tutmam gerektiği öğretildi Yoongi-ah." Transa girmiş minik çocuk ona uzanan eli kendi küçük beyaz eli ile kavradı.

"E-elin çok sıcak, Hoseok." Aklından geçenleri elini tuttuğu anda söyledi Yoongi. Eli sıcacıktı ve bu onun soğuk eline iyi gelmişti.

Bunun üzerine Hoseok gülümsedi ve karşısındaki çocuğun elini bırakmadan onu okulun içine çekiştirmeye başladı.

"Hoseok çok sosyaldir. Yoongi ile iyi anlaşacakları kesin Bay Min, endişelenmeyin." Kadın gülüm dedikten sonra adama selam verdi ve okulun içerisine girdi. Girişte kalan adam ise oğlunun iyi olmasını istiyordu. Nefes verip okulun bahçesinden çıktı ve evine döndü.

...

Sınıfın içine kadar elinden tutularak çekiştirilen Yoongi, sınıfın girişinde durduklarına yeni kendine gelmişti. Bu heyecan onun minik ve sakin kalbi için fazlaydı.

"Burası senin sınıfın Yoongi, sınıfımıza yeni gelecek çocuk sendin anlaşılan." Hoseok ona gülümsedikten sonra kapıyı açtı ve elini tutmaya devam ederken Yoongi ile içeri girdi.

"Ah, sen yeni öğrenci olmalısın tatlım, adın nedir?

İçeri girdiklerinde küçük çocuklarla konuşan öğretmen onlara dönmüş, tanığı yüzün yanındaki çocuğu görünce yaslandığı öğretmen masasından onların yanına ilerlemişti. İlgi ile sorulan soru üstüne biraz kötü hisseden Yoongi farketmeden Hoseok'un elini sıkmıştı.

Hoseok yanındaki şirin çocuğun verildiğini elinin skılması ile anlamıştı, hemen araya atladı.

" Adı Yoongi öğretmenim, biraz utangaç sanırım o yüzden konuşmak istemiyor." Yoongi içinden binlerce kez teşekkür etti Hoseok'a. Ona göre bir nevi hayatını kurtarmıştı.

"Anlıyorum... O zaman sen bir yere otur, zamanla alışırsın." Genç kadın Hoseok'un omzuna elini koyup konuştu. " Senin yanın boş Hoseok, hadi geçin bakalım."

Hoseok kocaman gülümsemesi ile elini sıkan çocuğu kendi sırasında götürdü, diğer eli ile oturması için yanını gösterdi. "Elimi bırakırsan oturabiliriz Yoongi-ah." Bunun üzerine Yoongi sıktığı eli bıraktı ve sıraya oturdu, yanına oturan Hoseok ile de öğretmen kaldığı yerden devam etti dersine...

FlashBack End

Eski ve hoş anılarını hatırlarken yediği sandviç midesini rahatsız etmişti, üzerine biraz süt içmek için bardağına uzandı. Beyaz elleri ile mavi bardağına alıp soğuk sıvıdan bir yudum aldı.

"Bana iş verecek bir yer bulmam gerekiyor... Böyle yaşamaya devam edemem." Aslında güzel bir işi vardı, ancak hayatını değiştiren bir takım olaylar sonucunda işinden kovulmuş, ve başka bir yerde iş bulamaz hale gelmişti.

Sanki seçilmiş gibi bütün müzik şirketleri onu reddediyordu.

Direkt olarak okulunu okumamış olsa da, işinde profesyonel birisiydi. Buna rağmen bir süre sonra insanların ön yargısı, yargılayıcı bakışları karışmıştı araya.

Give Up Me   ⊱ Sope┊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin