yukarıda bölümde geçen bir şarkı var! dinleyebilirsiniz!
*~*~*~*~*
19.02.1971
Sevgili İngiliz Beyefendisi,
Uyandığımızda saat biraz geç olmuştu. Tembellik etmiştik biraz, ancak sorun değildi. İkimiz için de bir hayli yorucuydu önceki gün.
Önceki günlere nazaran daha iyi bir sabahtı. Beraber dışarıda kahvaltı yapmıştık ki bu biraz garipti. Sanıyorum daha evvel bu kadar gazeteciyi bir arada görmemiştim. O ufak kafeden nasıl çıktığımızı inanın bilmiyorum, ancak el ele arabaya doğru koştururken çok eğlenmiştim. Biraz yorucuydu, ancak çok eğlenceliydi.
Bir şekilde kendimizi güzel arabanızın içine atmıştık. Zor olmuştu. Özellikle sürekli patlayan flaşlar yüzünden zor olmuştu. Tanrım, bununla nasıl neredeyse on sene geçirmiştiniz? Çılgıncaydı.
"Bunun yaşanacağını bile bile sizi buraya sürüklediğim için üzgünüm... Ama kahvaltısı çok iyi değil mi? Özellikle kahvaltı çayları..."
Güldüm, "Ama en çok hoşuma giden çay içerken havaya kalkan serçe parmağınızdı," dedim, "Ona bayılıyorum."
Başınızı onaylamazca salladınız, "Bunun neresi komik anlamıyorum," dediniz yüzünüzde bir gülümseme belirirken.
"Komik değil! Ama çok tatlı..." dedim ve viteste duran elinize uzanıp öptüm, "Anlattığınızdan çok daha fazla seviliyorsunuz," diye mırıldandım, "Tüm bu insanlar hâlâ müzik yapmanızı istiyor."
Gülümsediniz, "Beni sahiden seven insanlar neyin ne olduğunu biliyor..." dediniz, "Bazen keşke her şey farklı olsa diyorum, ancak sonra hemen vazgeçiyorum."
"Neden?"
Uzanıp elimi tuttunuz, "O zaman size rastlayamazdım da ondan..."
Daha sonra birkaç evrak işiyle uğraşmıştık. Nancy'nin bana devrettiği kitabeviyle ilgiliydi bunlar. O kitabevinin bende durmayacağı aşikardı, ancak ona sahiden bakabilecek birini tanıdığıma emindim. Zira bu kitabevi epey eskiydi ve bilirsiniz, tarihe karışmasını istemezdim.
"İşlerimiz bitti..." diye mırıldandım, "Ne zaman eve döneceğiz?"
Saatinize baktınız, "Bugünü burada geçiririz, yarın döneriz diye düşünmüştüm."
Omzumu silktim, "Olur."
"Aslında... ben bir şey daha düşünmüştüm. Siz de isterseniz tabii..." dediniz bana bakarken.
"Nedir?"
"Neden beraber güzel bir yere gitmiyoruz bu akşam? Canlı müzikli, eğlenceli bir yere?"
Dudağımı büzdüm, "Şık bir yere mi?"
"Pek sayılmaz..." diye mırıldandınız, "Valerie' diye ufak bir mekân. Gündüzleri güzel bir restoran gibi çalışır, geceleri de canlı müzik ve içki servisi yapılır. Gidelim mi?"
"Akşam kim çıkacak biliyor musunuz?" diye sordum, zira bir şekilde bunun önemli olduğunu hissetmiştim.
"Beni yakaladınız," dediniz gülerek, "Amerika'dayken tanıştığım bir arkadaşım bir süredir perşembe geceleri orada müzik yapıyor. Sizi tanıştırmak isterim."
"Olur..." diye mırıldandım, "Çok sevinirim. Arkadaşlarınızı tanımak güzel olurdu."
"Pek yoklar ama..." dediniz arabayı çalıştırırken, "Akşama kadar ne yapmak istersiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
englishman | harry styles
FanficSevgili İngiliz Beyefendisi, daha adınızı bile bilmiyorum lakin özrümü kabul edin. Başta size karşı bu duyguları beslediğim, sonra da sizden bunu hep gizleyeceğim için...