1.5

361 40 33
                                    

   jeonkook&lalalalisa_m

lalalalisa_m: Jeon
(01.23)
lalalalisa_m: ıdür filerim.
lalalalisa_m: seni kirdiguk icin
lalalalisa_m: buni dusynmys imadlusun
lalalalisa_m: ah ne kabyayim
lalalalisa_m: codon idur dielrum
lalalalisa_m: brni afedurmison

jeonkook: Lalisa?

lalalalisa_m: hı?

jeonkook: İyi misin?

lalalalisa_m: ya heb bini yapiyosun
lalalalisa_m: neye gotu olayum kii

jeonkook: Klavyen mi bozuldu?

lalalalisa_m: No
lalalalisa_m: Yaa Jeon bini afettin mi

jeonkook: Lalisa
jeonkook: Sen sarhoş musun?

lalalalisa_m: hahahaha
lalalalisa_m: bun ve sakrosluk?

jeonkook: kesinlikle sarhoşsun
jeonkook; Nerdesin?

lalalalisa_m: bulmem

jeonkook: Bana nerde olduğunu söyle sadece

lalalalisa_m: Ihmm şey buraysi bi masa var
lalalalisa_m: sojular ve biralar var. Bi televizyon var

jeonkook: Yanında insanlar ve müzik var mı?

lalalalisa_m: Bunim yanima onsanlar ugramaz kii. ben yanlizim

jeonkook: Evdesin yani?

lalalalisa_m: glb

jeonkook; Bekle geliyorum.

lalalalisa_m: poki

Ö

nümdeki bira kutusuna şişenin dibindeki sojuyu eklerken aynı zamanda şarkı mırıldanıyordum. Yanaklarımın kızardığını yüzümdeki ısıdan hissedebiliyordum.

Kapı çaldığında saçımı diğer tarafıma atıp çıplak ayaklarımla kapıya ilerledim.
Kapıyı açmadan boy aynasından kendime baktığımda siyah kısa şortum ve göbeği açık beyaz tişört ve dağınık sarı saçlarımla çok mükemmeldim.

Kapıyı açtığımda Jeon'u görmüştüm.
"Jeon, hoşgeldin."
Onu kolundan tutup içeri çektim. Daha demin kalktığım yere onu oturtup yanınada ben çöktüm. Elime daha demin ki şişe ve bira kutusui geri alıp güzel karışımıma devam ettim.

"Ne kadar içtin bunlardan?"
Sırıtışım yüzüme yayılırken ona döndüm.
"Saymadım."

Damarlı elleri elimdekilere gidince kaşlarım yay şeklini almıştı.
"Tamam bugünlük bu kadar yeter."
İtiraz etmek için direk atıldım tabi ben.
"Yaa hayır Jeon! Gel sende iç ya da defol git."

Geri malzemeleri aldım. Ayağa kalkmaya yeltendiğimde bileğimden tutmasıyla geri dizlerimin üzerine düştüm. Ve...yine o gözler. Siyah kara yuvarlak gözler. Yeşil ya da mavi olmamasına rağmen sanırım hayatımda gördüğüm en güzel gözler.

Yüzüme çarpan nefesi ise sarhoş olmamı sağlayacak güçdeydi. Ah, Jeon bana ne yapıyorsun?

"Lalisa, sarhoşsun."

Ben gözlerine o kadar odaklanmıştım ki dediği şeyin bile farkında değildim.
"Gözlerin nasıl bu kadar güzel olabilir?"

Bileğimi sarmalayan elinin gevşemesiyle bende dizimin üzerinden yere indim.
Şimdi dikkatimi Jeon'dan alıp önümdeki aynaya çevirmiştim. Sallanıyordu...

"Jeon, şu lamba neden o kadar sallanıyor? Deprem mi oluyor?"
Kollarımı yanımdaki bedenine sardım. Kokusu çok hoştu.
"Eğer deprem oluyorsa beni bırakma! Birlikte çıkalım burdan."

Ellerini belime doladığında dokunduğu yerlerin karıncalandığını hissettim.
"Hadi seni yatıralım. Bir dahakina bu kadar içme."

Ne kadar onaylamaz homurtular çıkarsamda o ilk kendini sonrada ayakta duramayan bedenimi ayağa kaldırdı.

Yürürken ayaklarım beni reddediyor ve beni yere itmeye zorluyordu. Hâlâ belimdeki eli sıkılışıp bedenim havalandığında âni şokla kollarımı boynuna dolamıştım.
"Odan neresi?"

Beynim sorduğu soruyu anlayamazken boş boş yüzüne bakmaya devam ediyordum.
En sonunda elimle merdiven sonundaki kapıyı göstermemle bizi oraya yönlendirmişti.

Açık olan kapıyı ayağıyla ittirip aralarken benide bir yerlere çarpmamaya çalışıyordu. Bu hâli oldukça komikti.
Sırtım yumuşak yüzeyle buluştuğunda kolumu çözmek durumunda kalmıştım.

Jeon altımdaki yastığı düzeltmek için üzerime eğildiğinde bu kadar yakın olması hem ben hem de kalbim için hiçte iyi değildi. Kalbim göğüs kafesini yırtmak için bedenimi zorluyordu.

Geri çekildiğinde bir süre ben ve kapanmakta olan gözlerimi incelemişti. En sonunda kalın olmayan pikeyi üzerime örtterken dudağının kenarının kıvrıldığını görmüştüm. Pikeyi örtme işlemi bittiğinde "İyi geceler." Diye fısıldadığını duymuştum.

Gitmek için adımlarken bileğini kavradığımda şaşırmış olmalıydı. Çünkü bu yaptığıma ben bile anlam verememiştim.
"Yanımda kalır mısın?"

Yanlızdım ben. O mahallede, o evde... Ailem Korede bile değildi. Bu gecede yanlızlığıma içmiştim zaten. Şimdi birinin yanımda olmasına ihtiyacım vardı. İsterse ben uyuyunca gidebilirdi.

Gerçi ne fark edicekti? Sabah kalktığımda yine koca evde tek olucaktım.
"Yanımda kalsan olur mu? İstersen ben uyuyunca gidebilirsin."

Biriki saniye tereddüt etmişti. Üzerindeki siyah deri ceketi üzerinden çıkarıp kırmızı koltuğa bıraktıktan sonra bana adımlamıştı. Ona yatması için yana kayıp yer açtım. Yanıma oturduğunda ilk önce ayakkabılarını çıkarmıştı. Yanıma uzanıp sırtını başlığa dayamıştı.
Yapmalı mıydım? Yaparsam bana kızar mıydı?

Gözümün önüne gelen bir saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırıp aramızdaki mesafeyi birazcık kapattım. Oda benim haraketimle beraber bedenini aşağıya kaydırıp benimle aynı mesafeye geldi.
Yüzüme küçük bir gülümseme yayılırken kısık sesimle konuştum. "Teşekkür ederim."

Duyduğum tek şey nefes alışverişlerimizdi.  Belki de onu yanıma çağırmamalıydım. Onun hoşuna gitmemişti.
"Neden kendini bu kadar yıpratıyorsun?"

Buda soru mu? Yanlızım ben.
"Yanlızlık..."

Derin bir nefes alıp geri vermişti. Bedenini bana doğru döndürüp bir koluyla başının altına destek yapmıştı. Bende başımı hafif çevirip görüş alanıma tavan yerine onun yüzünü aldım.

Bu kadar pürüzsüz bir cilde sahip olmayı nasıl becermişti? O aslında her şeyiyle mükemmeldi.
"Ben yanındayım. Arkadaşların yanında."

Direk olarak gözlerime bakarak söylediği bu sözler ve yarın büyük ihtimal bunları hatırlamayacak olan ben.
"Evet yanımdasın." Sesim fısıltıyla çıkmıştı ama duyduğuna emindim.

Göz kapaklarım iyice ağırlaştığında buna daha fazla engel olamayacağımı anlamıştım. Kendimi uykuya tamamen bırakırken hatırladığım son şey saçımdaki ellerdi.

~
Bu bölümde bu kadar olaverdi.
Güzel gidiyordur umarım.

Sınır;
10 Oy 15 Yorum

Diğer bölümde görüşmek üzere✊

𝐩𝐲𝐬𝐜𝐡𝐨 ❦︎ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin