Onlara Benzemiyoruz

235 25 2
                                    

Yeni birgün. Akşam üzeri. Güneşin batmasına 1-2 saat var . Yeni bir buradan çıkma umuduyla birlikte , yeni bir sayfa açıyorum. Sadece kalınca bir defterin koparılmış bir sayfasına aklımdakileri sıralamak için harika bir gün. Yatağımın üzerinde , sırtımı duvara yaslayıp yastığımın kayması umrumda olmayarak , dizlerime dayadığım deftere sıra sıra pişmanlığımı karalamak için oturuyorum. Pişmanlığım.. Evet! .. Babama karşı duyduğum öfkenin üzerine serpilen su ile sakinleşmesinden sonra ona bir mektup yazmaya karar verdim. Sayfam özensiz kalemim hafif silik yazsa da bunu yazmadığım her an kendime daha fazla kızacağımdan başlıyorum ;

" Sana nasıl hitap edeceğimi bilemiyorum. Sevgili baba desem içime sinmiyor , sadece baba kelimesi yetersiz kalıyor.

Yaşadıklarımızı bir kenara bırakıcak olursam yaşayamadığımız her mutluluk için üzülüyorum. Sana karşı nefretimi kusarken beni her an dört duvar arasındayken dahi düşünmen içimi sızlatıyor. Yaşadıklarımız birbirine çok benzerken ben hep ayrı olduğumuzu o kalın kafamdan çıkarmadığım her lanet gün için özür diliyorum.

Alamadığın mavi bisikleti bile hatırlıyorken sen , seni unutmak için hergün çabalıyordum. Çünkü dışarı çıktığımda sana yapacağım kötü şeyleri diziyordum aklımda sıra sıra... Nedenini bilmesem de sana karşı kinimi hiç geçmeyecek gibi büyütürken gönderdiğin kutu hayatıma yeni bir boyut katıyordu. Şu zamana kadar ya sana haddini bildirmek yada ölmek arasında mekik dokurken bir anda sadece sizin için hayatta kalmayı ister oldum. Siz diyorum çünkü artık kızlarımın içinde sen de varsın. 

Bir daha buraya gelirmisin bilmiyorum fakat bu mektubu okuduğunda yüreğimdeki pişmanlığı hissetmeni istiyorum. Beni affet.

Kızlarıma ve kendine iyi bak. Sizi seviyorum Baba!"

Ben bunları sıralarken bitirdiğimde soluklanmak için kafamı kaldırıyorum. Solumda kalınca defterine hızlıca birşeyler karalayan Matt'i incelerken duraksadığını farkedince araya giriyorum. 

+" İçin fazlaca dolmuş olmalı. Nefes almadan yazıyorsun da ne yazıyorsun ? Yeni bir roman mı?"

Hafifçe bir gülümsedikten sonra kalemi ve defteri birazcık uzağına bırakarak acıyan belini hafif doğrultuyordu 

-" Roman denilebilir. Bizi yazıyorum. Yaşadıklarımızı. Karakterlerim de kendimiz. Tümüyle bizi anlatacak bir kitap. Biter mi bilmiyorum. Sonunu ise hiç bilmiyorum."

Şaşkınlıkla 

+" Biz mi? Bizi mi yazıyorsun ahaha. Bizden bir kitap olur mu bilemem. Anlatacak doğru dürüst hatırladığımız bir hikayemiz bile yok. Ayrıca adı ne olacak?"

-" Adını Bulaşık Teli yapmayı düşünüyorum. Öyle birşey yaşıyoruz ki tıpkı bulaşık teli gibi. Karmakarışık. Çözmeye çalıştıkça arkamızda bıraktıklarımız birbirine düğümleniyor. Anlatacak bir hikayemiz konusunda yanılıyorsun. Seninle tanıştıktan sonra anlatabileceğim çok güzel bir dostluk hikayemiz var. Şimdi izninle kafamdaki dolaşan tilkiler birbirine saldırmadan devam etmek istiyorum."

Adı konusunda fazla yaratıcı düşündüğünü içimden geçiriyordum. İlham perileri kaybolmasın diye de daha az ses çıkarmaya çalışıyor , yazdığım mektubumu katlıyorken kapı güçlü ve gürültüyle  açılıyordu. Telaş ve ve korkuyla odaya dalan sarışın bir gençti. Daha önce hiç görmediğim bu oğlan nefes nefese bize birşeyler anlatmaya çalışırken Matt ile ayakta sakinleştirmeye çalışıyorduk.

+" O.. geliyor.. Peşimde benim.. Öldürecek! .. Yardım edin.. Yardım Ne olur.. Dr Arvine anlatamam.. Lütfen.!"

-" Hey hey! Sakinleş .. Dediklerini anlayamıyoruz. Sana yardım etmemiz için önce anlamamız gerek! Tamam sakinleş. Şimdi şu yatağa otur ve şu bir bardak suyu içtikten sonra bize anlat"

Bulaşık Teli - HastaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin