Eylül
Yeni bir hayat,yeni bir okul,yeni bir şehir ve yeni arkadaşlar ne kadar kötü olabilir derken sabah keşke gözlerimi açıp uyanmasaydım dedim.Susamıştım.Uyku ve uyanıklık arasında peluş panduflarımı giyip su içmek için mutfağa doğru ilerliyordum.Bir ses duymuştum.Başta aldırış etmesemde ilerleyen dakikalarda konuşanın babam olduğunu anladım.İnsanları dinlemenin hoş bir şey olmadığının bilincinde olduğum için dinlemeden mutfağa geçecektim fakat babamın kadın olduğunu düşündüğüm bir kişiye "Aşkım" diye hitap etmesi durmam için yeterliydi.İlk önce yanlış duyduğumu sonrasında konuştuğu kişinin adının Aşkım olduğunu düşündüm.Ama babamın kurduğu cümle tüm teorilerimi haksız çıkardı.
"Aramızda olan hiç bir engel bizi asla birbirimizden uzaklaştıramaz.Evli olmam bir engeldi.Artık değilim.Sadece Eylül'e söylemek için doğru zamanı bekliyorum hayatım sen de biliyorsun." dedi ve demesiyle gözlerimden akan yaşlar bir oldu.
Daha fazla dinlemeye dayanamayacağımı farkedip duvarlardan destek alarak mutfağa doğru ilerledim.Dolap kapağını açıp su bardağına uzandım fakat bir sorun vardı.Ellerim çok titriyordu.Bozuntuya vermeden su doldurmaya başladım.Suyu sindire sindire içerken birden PAT.Bardak ellerimin arasından kayıp gitti.Olayları kendime yediremiyordum.Ben böyleysem annem nasıl haldeydi acaba ? Tabi annemin haberi varsa.Eğilip cam kırıklarını toplamaya başladım.Her şey harikaymış gibi göz yaşlarımdan önüme görmezken cam elimi derin bir şekilde kesti.Başta anlayamadım nasıl kesildiğini sonradan sinirle camı tuttuğum elimi sıkmış olduğumu farkettim.Babam mutfağın kapısından koşarak yanıma çöktü.Elimi tutmaya çalıştı fakat anında geri çekildim.
İlk önce afalladı ama kendine gelip hemen benimle konuşmaya başladı."Eylül kızım, neyin var ? Dikkat etsene canım kızım.Elini açta bakayım derin mi kesmiş cam elini." dedi benim dünyada en çok güvenmiş
adam."Sakın, dokunma bana" dedim ve zorlukla ayağa kalktım.
"Eylül'üm ben sana ne yaptım ? Neden böyle davranıyorsun prensesim benim." dedi sevgisine en çok inanmış olduğum adam.
Dayanamayıp bir kahkaha attım yaklaşık bir dakika falan alayla güldüm."Sen bana hiç bir şey yapmadın.Sen benim uğruna ölebileceğim insana yaptın bu hatayı.SEN BENİM ANNEMİ NASIL ALDATABİLİRSİN?" bağırmaya başladım ve konuşmasına fırsat vermeden devam ettim.
"Sen nasıl bu kadar- Sen nasıl bu kadar şerefsiz bir adam olabiliyorsun ya? Ben bu dünyada belki erkeklerden tek senin sevgine inanıyordum.Ben senin sadakatine,aşkına,bal köpüğü gözlerinin bir anneme karşı olduğunu sanıyordum.Yanılmışım.BEN ÇOK YANILMIŞIM.Umarım annem bilmiyordur.Annemin sana verdiği yıllarının çöp olduğunu bilmesine gerek yok.Senin olduğun gibi ÇÖP." dedim derin bir nefes aldım ve titreyen ellerime ardından bacaklarıma bir kez daha sövdüm.
"Kızım ben açıklayabilirim.Sandığın gibi bir şey değil.Ben anneni seviyordum ama bir an-"
"BİR AN NE? BİR AN NE? Bir anlık gözün mü kaydı annemden daha mı iyiydi fiziği daha mı güzeldi gözleri daha mı zengindi.O kadında bulabileceğin tek şey bunlar.Sevgi mi asla rüyanda bile göremezsin.Gerçek aşkla bakan gözler mi bunu da unut.Sen hayatın boyunca anneme yaşattıklarını çekmekle hükümlüsün.Ve ben gidiyorum bırak yüzümü görmeyi sesimi bile duyamayacaksın.Ama son bir soru sana ne kadar zamandır birliktesiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızları Say
Teen FictionBirbirlerine zamanla hayatın ne kadar değerli olduğunu hissettiricekler.