Bir kağıt yaktım, içinde sana olan aşkımı anlatmaya yetmeyecek bir sürü kelime var. Bir kağıt yaktım, içinde sana olan sevgimin izleri var. Bir dal sigara yaktım, belki dumanı uçurur sana tüm duygularımı.✔︎✔︎
Uzun, beyaz sigaraya doğru gitti parmaklarım. Kalbim sıkışıyor, damarlarımdaki kan kaynıyordu. Eksikliğini hissediyordum ve bu kötüydü. Kalbim sana olan aşkımın kırıkları arasında can çekişiyordu sanki.
Ağzıma götürdüm uzun dal parçasını. Sen sevmezdin sigara içmemi, yine de bir umut bekledim. Belki dumanı sana olan tüm sevgimi götürür diye.
Umutlarım boşa çıktı ve ben hâlâ yalnızım bu boş odada.
Bir ateş yaktım, belki yeniden körükler diye ruhumu. Olmadı. Sen yokken nefsimin yanıp tutuştuğu bir dal parçası bile beni kurtaramamıştı.
Yine de bekledim, bilirsin sana her zaman inanmışımdır sevgilim. Geleceğim dedin ben de bekledim.
Gelmedin.
Parmak boğumlarım beyazlaştı, hava buz kesildi. Soğuk sıyırdı bütün telaşımı. Kalktım kararmış duvarın dibinden. Gökyüzüne çevirdim bakışlarımı.
Yalnızdım ama hissediyordum aşkı.
Bu bana yetti. Olsun dedim içimden. Senin için bir ömür yaşamak kolaydı. Aldığım her bir nefes ciğerimi yakacak olsada, senin için değerdi sevgilim.
Bu yüzden yaşadım. Her gün bir şeylerin eksikliği dürttü ruhumu ancak buna dayandım. Hissedemediğim her bir duyguyu yaşamışçasına sahte maskeler taktım yüzüme.
Sorun değil.
Eğer senin içinse inan bana sorun değil.
Seni seviyorum.
Gözüm en parlak yıldıza takıldı. Yanında ışığını söndürmek isteyen milyonlarca yıldız vardı, onlara inat parlamaya devam ediyordu. Gülümsedim.
Seni hatırlattı bana. O yıldızı sevdim. Her gece başında dikildim ve ona güzel şarkılar söyledim. Belki duyuru diye sana olan aşkımı.
Belki duydun belki de duymazlıktan geldin, bilmiyorum.
Bilmek istiyorum.
Ay çöktü ve güneş tüm sıcaklığıyla yükseldi. Sigaramın külleri etrafa yayıldı ve kalbim yenisini yakmam için yalvardı.
Bu sefer dinlemedim kalbimi.
İndirdim bütün yelkenlerimi.
Kapattım sürgülü kapıyı. Sevdiğim yıldız çıktı görüş alanımdan. Gözlerimi yumdum. Bir dahaki sefere tekrar orada bulmayı diledim miniğimi.
Çıktım eskimiş merdivenlerden. Tozlanmış odaya girdim. Kokun dağıldı ciğerlerimde.
Cennetteymişim gibi hissettirdin.
Dokunmadım hiçbir yere. Korktum belki de. Kokumun kokunun üzerine sinmesinden, parmaklarımın bütün izleri silmesinden korktum.
Tereddütle attım bütün adımlarımı.
Bir fotoğrafımız vardı tam karşımda. Kenarları buruşmuş, rengi solmuştu. Buna rağmen mükemmel görünüyordun.
Kusursuzdun.
Kusursuzduk.
Seninleyken hiçbir kusurum yoktu.
Yumuşak yatağa otururken ellerimin arasına aldım fotoğrafı. Dünyanın en mutlu insanlarıymışız gibi gülüyorduk.
Mutluydum, peki sen? Gerçektende benim yanımda mutluluğu tatmış mıydın? Merak ediyordum.
O gün çıkmaya başlamamızın 3. Yıl dönümüydü. Felix'in ısrarları üzerine yaptığımız kutlamada Jisung çekmişti bu fotoğrafı. İkimizde hafif sarhoştuk, birbirimize bakıyor ve gülümseyip duruyorduk.
Fark etmeden bir gülümseme oluştu yüzümde.
O günlere geri dönmek istemiştim. Ancak biliyordum ki bu imkansızdı.
Sen ve ben imkansızdık.
İmkansız olan şeyler ise her zaman daha ilgi çekiciydi.
Başka bir dünyada, başka bir aşkta.
Yeniden buluşalım Lee Minho.
✔︎✔︎Berbat olsada yayınladım fici.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOST ON YOU • HYUNHO
Short StorySenin üzerinden kaybettiğim her şeye bir dal sigara yakacağım sevgilim. Lee Minho & Hwang Hyunjin (Oneshot) ✔︎✔︎ Başlangıç; 01.06.2020