Yeni bir maceraya ne dersiniz ?
Biliyorum canınız çok sıkkın belki hayattan bıktınız . Kim bilir belki yeniden tutunmak için küçük bir yardıma ihtiyacınız vardır . O zaman okumaya devam ...
Hem acıyı hem mücadeleyi hem de aşkı yaşayacağız . Yeni bir serüvene beraber çıkmadan önce son kez aynaya bakın ve kendinize " Yeter artık bu kadar acı çekmek ayağa kalkma vakti ! " deyin . O zaman gökten düşen kar tanesinin denizle buluşup yeniden hayata dönüşüne ...Okumaya başladığın tarihî yaz buraya güzel bir anı olsun ...
GİRİŞ >>>
"Berfu hanım kahvaltı için Yılmaz bey ve Sevda hanım sizi aşağı davet ediyorlar ."
"Gelmeyeceğimi söyle ."
" Ama Berfu hanım an- ..."
"Gelmeyeceğimi söyle dedim sana !"
"Peki efendim siz nasıl isterseniz ."
Her gün aynı tantana , her gün iyi aile rolleri ...
Onlara göre aile demek aynı sofrada ses çıkarmadan yemek yemek , yemek bittikten sonrada kimseye hesap vermeden defolup gitmekti . Bir insan nasıl hayattan soğurulurun kitabını yazıp kapağına da beni koymuşlar gibi hissediyordum . Yazar , Sevda Demirel ve Yılmaz Demirel . Yayınevi, Kenan Demirel . Ve ben Berfu Arslan kitabın başında öldürülen ama hâlâ gömülmeyi bekleyen ana karakter .Odanın kapısı tekrar çalındığında gözlerimi devirip bıkkın bir halde
" Gir " dedim ."Berfu hanım kusura bakmayın ama Sevda hanım ısrarla aşşağı gelmenizi istiyor ."
Mahçup bir ses tonuyla rica ediyordu . Benim aşşağı inmemem demek annemden bir ton azar yemesi demekti . Bir yandan söyleniyor bir yandan üzerime hırka arıyordum . İnce kapşonlu mavi hırkamı giydikten sonra aşağı inmişdim . Dediğim gibi kocaman bir masa israf edilen onlarca çeşit yemek ve birbirinden nefret ettiği halde sırf magazine olay olmamak için çizilen mutlu aile tablosu (!)
"Günaydın Berfu hanım sonunda teşvik edebildiniz ."
Üvey babam olucak adamın mide bulandırıcı sesine , annemin tüm bunlara para için katlanmasına daha ne kadar tahammül edebilirdim gerçekten bilmiyorum.
"Günaydın " dedim . Sesim içime kaçmış gibi kısık ve bir o kadar da bitkin çıkıyordu . Annem yine sanki evin içerisinde balo varmış edasıyla süslenmişti . Üvey babam bir yandan yemek yiyor bir yandan tablette bir şeyler okuyordu . Tam bir sıkıcı iş kolikti . Neyse ki bu aralar yine biraz rahat nefes alabilirdim . Üvey abim olucak pislik yurt dışındaydı . Babasından daha beter bir piskopat olduğu gerçeği aklıma gelince bile tüylerim diken diken oluyordu .
Onları umursamamaya çalışarak kahvaltımı yaptım . Yada çalıştım demek daha doğru olurdu . Her lokmamı sayıyorlar gibi hissediyordum . Açlıktan öleceğimi bilmesem tek lokma yemezdim şu evde ."Size afiyet olsun ."
Dedikten sonra sesizce masadan kalkmayı planlıyordum . Planımı bozan ise annemin seslenişi oldu .
"Berfu üzerine düzgün şeyler giy . Bugün bir yardım kuruluşunun lansman çekimine gideceğim ."
" Benden ne istiyorsun peki ?"
" Sende orada olacaksın . Bu kadar basit neyini anlamadın ."
Gözlerimi devirmeden edemedim .
"Anne lütfen beni şöyle yerlere dahil etme zaten kimse beni tanımıyor . Sen git kendin ben gelemem ."
Üvey babam bir hışımla masadan kalkıp üzerime gelmeye başladı . Korkarak geri çekildiğimde sırtım merdivenin trabzanlarına değiyordu . Çenemden sıkıca kavrayıp , sırtımı iyice bastırdığında küçük bir inileme çıkmıştı dudaklarımın arasından.
"Kimin evinde olduğunu unutma . Kimin parasını harcadığı kimin yemeğini yediğini sakın unutma! Bakıyorum da bu sıralar çok şımardın . Kenan yok diye evin tek çocuğu olma hayalleri kurmaya başladıysan ne yazık senin için. Sen sadece bir çöpsün bu evde ,iyilik yaptık diye daha fazlasını istemeye kalkma ."
Bir anda çenemi fırlatır gibi bıraktığında gözlerim anneme kaydı. Tabağın yanındaki moda dergisinin sayfalarını çeviriyordu. Biliyor musunuz çenem yada sırtım acımadı canımı en çok acıtan annemin umursamazlığı oldu. Gözlerim istemsiz dolmaya başladığı sırada hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım. Odama geldiğimde kendimi yatağa zar zor atabildim . Alışmıştım bu aşşağılamalara ,hakaretlere , dayaklara ve nicelerine ama alışamadığım tek şey öz annemin beni sevmemesiydi . Kaç saat ağladım kaç saat tavanı izledim bilmiyorum . Hizmetlinin yeniden odama gelip annemin söyledi lansmana hazırlanmam gerektiğini hatırlatınca kalktım yataktan . Üzerime açık yeşil bir yaz elbisesi ve beyaz çiçekli sandaletimi geçirdim. Biliyordum bunları giydim diye de bir ton azar yiyecektim çünkü annem ışıltılı , pahalı şeylerden bahsediyordu düzgün şeyler derken. Ama ben buydum, bunları bile zorda kalmadan giymezdim . Dışarı çıkmadığım için magazin dünyası beni pek tanımazdı . Tanımalarını istemiyordum zaten .
" Berfu hanım Sevda hanım sizi arabada beklediğini ve acele etmeniz gerektiğini söyledi. "
"Tamam geliyorum ."
Aynada son kez belime gelen siyah düz saçlarımı da tepeden at kuyruğu bağlayıp aşağı indim .
Derin bir nefes alıp yol boyunca söylenmelere kendimi hazırlamıştım .Çekimlerin olacağı yere geldiğimizde her zamanki huzursuzluk baş göstermişti içimde . Kameralar , durmadan soru soran gazeteciler , gereksiz bir sürü ışık. Her adımımızı çekiyorlardı ve bu çok rahatsız edici bir durumdu.
"Sevda hanım kızınız Berfu hanımda sizin yolunuzdan ilerleyip manken olmayı mı düşünüyor ? Yoksa bu kadar gözlerden uzak yaşamasının altında başka bir neden mi var?"
Sanane dememek için kendimi zor tutuyordum. Annem elini belime atarak beni kendine çekti. Her zamanki iyi aile rollerine yine başlıyorduk .
"Kızım gerçekten çok yetenekli. Her hangi bir konuda değil genelleme yapıyorum . Şu ana kadar tıpkı benim gibi isteyipte elde edemediği hiçbir şey bulunmuyor . İleriki zamanlarda da benim gibi çok yetenekli bir model olacağının haberlerini şimdiden gösteriyor . "
Saydıklarının hiçbiri değildim olmaya da niyetim yoktu . Tek istediğim bu yapmacık dünyadan bir an önce kurtulmaktı . Geri kalan çekimlerde kuliste oturup bekledim. O saçmalığa daha fazla katlanamamıştım .
Eve dönüş yolunda başımın ağrımasını bahane ederek deniz kenarında inmiştim arabadan . Ruhum bedenime ağır geliyordu . Yaşamak artık eğlenceli değildi, yaşarken de ölmeyi öğrenmiştim . Ayaklarımı oturduğum kayalıktan aşağı sarkıtıp ufka bakarken düşündüm tüm bunları . Bitmiş hayatımı , yorulmuş bedenimi düşünmekten düşünemez duruma gelmiş beynimi ...
Ben Berfu Arslan herkesin imrenerek sahip olmak istediği hayata sahibim . İsteğim her şey elimin altında . Etrafım bana hizmek etmek zorunda olan insanlarla dolu . Demirel Holdingler zincirinin sahibi üvey babam ve binlerce kızın gözdesi üvey abiye sahiptim . Dergilerin , podyumların , definelerin aranan yüzü anneyi de unutmayalım . Evet uzaktan hayatım tam da böyleydi ...Peki ben ne istiyordum azıcık huzur ve belki biraz da şevkat , sevgi . Hayalini kurarken bile birazcık diyorum çünkü asla fazlasını kurmaya hakkım yoktu . Nede olsa üvey babamın da dediği gibi ben bir çöptüm ...
........................................................
Selam canımın içleri tam saat 00.00 da 2 Haziran Çarşamba günü yayımda olucak yeni serüvene hoş geldiniz . Ne düşünüyorsunuz çok merak ediyorum o yüzden bol bol yorum yapıp yıldıza dokunmayı unutmayın . Berfu ' nun hayatında herkese dair bir şeyler olduğuna eminim peki biz de onun gibi güçlü olabilecek miyiz yoksa yine onun gibi güçlü görünmeye devam edebilecek miyiz ?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
RandomBu bir kar tanesinin hikâyesi... Bu buluttan düşüp yok olacağını sandığı halde denize kavuşup yeniden hayat bulmanın hikâyesi. Bu Berfu ve Selim ' in değil , yok oluşun ucundayken yeniden ayağa kalkanların hikâyesi .