[2]

1.1K 48 4
                                    

"İKİ: ACININ ÇİÇEĞİ."
'Yaşanıp aşılmayan şeylerin izahı olmaz.'

'Gülümse, geçer' kulağımda yankılanan bu iki kelime ile iki yana kıvrık dudaklarım düzleşti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Gülümse, geçer' kulağımda yankılanan bu iki kelime ile iki yana kıvrık dudaklarım düzleşti. Hangi acı geçerdi ki gülümseyince? Hiçbiri. Annem bildiğim o kadının sözleriydi bunlar. Her seferinde inanırdım ona. Gülümserdim ve geçmesini beklerdim. Geçmedi, geçmezdi. Onlardan kurtulduğum için sevinemiyordum. İzlediğim sıcacık aile ortamından bir insanın kini ve nefreti yüzünden ayrı kalışım çok acımasızcaydı. O adamın sözlerini yaşıyordum. Oturduğum koltukta küçülüp yok olmak istedim. Adeta bir fazlalıktım. Yekta Bey ve Firuze Hanım bahçede kahve içiyorlardı. Çağan ve Barlas evde değillerdi. Asil kız arkadaşı ile odasındayken Ayaz ve Pamir televizyondan oyun oynuyorlardı. Ben ise berjerde oturmuş ellerimi izliyordum. Kahvaltı ettikten sonra herkes bir yere dağılmıştı ve ben çekine çekine gelip buraya oturmuştum. Asil sevindiklerini ve gösteremediklerini söylemişti lakin öyle olmadığını hissediyordum. Sanki sadece kan bağından dolayı bu evdeydim. En azından dayak yemiyorum diye geçirdim içimden. "Ayza." Bana bahçe kapısından seslenen Yekta Bey ile yerimde dikeldim. "Yanımıza gelmek ister misin kızım?" Reddedemeyeceğim teklifi ile hemen ayağa kalkıp yanına yürüdüm. İleride kamelyada oturmuş bizi bekleyen Firuze Hanım'a doğru ilerledik. "Gel güzelim," işaret ettiği yere, tam yanına oturdum. Diğer tarafıma da Yekta Bey oturmuştu. "Bu sabah seni nüfusuma almak için işlemleri başlattım, kahvaltıdan hemen sonra." Söylediği şey ile başımı Yekta Bey'e çevirdim. "Üvey olan aileme ne olacak?" Çekinerek sorduğum soru ile derin bir nefes aldı. "Suç duyurusunda bulunacağız Ayza, sana neler yaptıklarını önce bana sonra polise anlatacaksın." Kıpırdandım yerimde, ben yaşadıklarımı nasıl dile getirebilirdim ki? "Olmaz!" Çıkışmam ile kaşları çatıldı. Tekrar konuşacak iken kolumda hissettiğim dokunuşla irkildim. Firuze Hanım'a döndüm. "Bunu reddedemezsin Ayza, babanın anlattığına göre neredeyse öldürecekmiş o adam seni!" Hafif sitemli sesiyle kaşları çatma sırası bendeydi. "Anlatabileceğim şeyler yaşamadım. Bu yüzden kimseye bir şey anlatmak istemiyorum." Sert sesim onları susturmuştu. Kolumdaki elini çekip kucağına koydu. Gözleri dolmuştu. Pişman olsam da önüme döndüm. Anlatamayacağım şeyler için zorlamak istemiyordum ki. "Karnın acıktı mı?" Değişen konu ile gülümsedim. "Hayır acıkmadım, birkaç saat önce kahvaltı yaptık zaten." Başını salladı beni onaylamak için. O sıra ikinci kattaki pencerelerden biri açıldı. Asil'in arkadaşı olmalıydı. Buraya bakıp gülümsedikten sonra içeri geçmişti. "Senin arkadaşın var mı kızım?" Sorulan soru ile kadını reddettim. "Ben okula bile zor giderdim, zaten normalde de kimse benimle arkadaşlık kurmak istemezdi." Anladığını belirten birkaç mırıltı çıkardı. Sessizlik oluşunca kucağımdaki ellerime çevirdim gözlerimi. Gergindim ve burada olmak istemiyordum. Birden bire değişen hayatım beni oldukça yormuştu. Ne yapacaktım bu evde sahi? Kardeşlerin hepsi beni kabul edecek miydi? Bugün hiçbiri umursamamıştı beni. Alınmıştım lakin bu durumda buna hakkım yoktu. Bir gündür bulunan küçük kardeştim ben. Yekta Bey ve Firuze Hanım ilerleyen süreçte bana nasıl davranacaklardı kim bilir? Kötü insanlara benzemiyorlardı ama ben de güvenmiyordum. Eski evimde gördüğüm şiddet ve tecavüzden sonra burası oldukça iyi bir şanstır belki de.

Acının İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin