Büyücülük dünyasının en sevilen bayramı nihayet gelmişti.
Okulun içinde, öğretmenler de dahil olmak üzere herkes günün havasına uygun kostümler giymişti. Hatta Slughorn kendini bir trole benzetecek bir iksir almış, artık vücuduna göre fazla büyük duran kafası ve sivri kulaklarıyla hem ürkünç hem de bir o kadar komik görünüyordu.
Dumbledore normalde giydiği desensiz cübbelerinin yerine adeta göğün üzerine serilmiş gibi durduğu bir cübbe giymişti. Cübbedeki her bir yıldız parlayıp sönüyor, küçük yarım ay şeklinde desenler altın-gümüş ışıldıyordu. McGonagall her zaman sımsıkı tepede topladığı saçlarını açmış, zamanın modasına uygun Muggle giysileri giymişti. Soranlara; büyüden mahrum bir Muggle olarak yaşamak düşünebildiğim en korkunç şey diyordu. Hakkı vardı. Henüz yaşı yetmeyen büyücüler olarak okul dışında büyü yapamıyor olsak da hiçbir zaman büyü kullanamayacak olmak, Mugglelar kadar yaşam mücadelesi vermek zorunda olmak kesinlikle çok çok çok korkunç olurdu. Bu yüzden onlara daha çok saygı duyuyorduk. Garip insanlardı, kuşkusuz...Ama gariplikleri hayatlarının mücadele ederek kazanma zorunluluğundan geliyordu.
Ben de bugün bir Antik Mısır prensesi gibi giyinmeye karar verdim. Saçlarımı açık bıraktım, altın dikişli düz bir elbise giydim, gözlerimin çevresini kedi gözlerine benzeyecek şekilde kalemle boyadım. Lily, Lilith olmaya karar verdi, kızıl saçlarını kabarttı, nudist kostümlerin uygun olmayacağı sebebiyle üzerinde elma desenleri olan yeşil kadife bir elbise giydi ve sahte bir yılan ile kostümünü tamamladı. Yılan belini kavramış omuzlarına sarılı halde duruyordu.
Ortak salona indiğimizde müthiş bir gürültü vardı. Herkes birbirinin elbisesine yorum yapıyor, Hogsmead'e gidip köylüleri ziyaret etmek için planlar yapıyorlardı. Bazılarımızın ise daha başka planları vardı. James başına koca bir aslan kafası ve ellerine aslan pençeleri geçirmiş, Griffindor'un aslanı olarak, bir rock konserinden fırlamış gibi görünen Black'le konuşuyordu. Yanlarına gidince Black'in bir vampir olmaya niyetlendiğini farkettim. Beni fark edince;
"-Ne kadar harika göründüğüme inanamıyorsun değil mi" dedi. "Küçük sivri dişlerini fark etmesem aslında vampir olduğunu anlamayacaktım bile tembel bir kostüm seçimi olmuş Black", dedim. Siyah saçlarını vahşice dağıtmış, gözlerinin çevresine siyah farla boyamıştı. Tehlikeli görünüyordu evet, ama bir ergen oğlan çocuğu olarak tehlikeli, vampir olarak değil. "Griffindor aslanı ise epey havalı görünüyor, iyi iş James" dedim. James bana dönüp, "sen de harika görünüyorsun Venüs, gözlerin her zamankinden farklı görünüyor" dedi. "Bunun iyi bir şey olduğunu varsayıp yorum yapmayacağım" dedim gülerken.
"-Aslına bakarsan kostümümle ilgili epey kafa yordum Venüs, hayatımdaki en korkunç şeyi düşündüm. Annemin kılığına girsem eminim okuldaki herkes korkudan ölürdü. Walburga Black'in yadsınamaz bir ürkünçlüğü var" dedi yüzünde kırık bir gülümsemeyle. Sirius bunu çok yapardı. Kendisini aslında çok üzen şeylerle ilgili dalga geçiyormuş gibi konuşurdu. Kimse aslında bu konularda ne kadar kırıldığının farkında olmasın diye de böyle zoraki bir gülüş olurdu yüzünde. Eminim James de farkındadır.
Ne söylediğimi farkında olmadan, "İyi ki o yoldan gitmemişsin, gördüğüm en seksi rockstar görünüşüne sahipsin eminim bugün okulda pek çok kişinin gözleri üstünde olacak." dedim.
"-Sen de o insanlardan biri olacak mısın Umay?" diye takıldı James. Beni utandırmaya çalışıyordu ama geri adım atmadım. "-Pek çok gözden yalnızca biri olacağım James, yani o bir bak..." dedim. Sonra rahatsız olduğunun farkına varıp şakayla omzuna vurdum. "Asıl Evans'ı görene kadar bekle" dedim. Lily'nin adını duyunca gözleri açıldı, umursamaz görünmeye çalışarak, "sahi o nerde?" diye sordu. Ama bir an önce Lily'i görmek istediğini gözlerinden anlayabiliyordum.
"-Birazdan burada olurdu. Yılanla ilgili bir sorunu vardı." dedim.
"-Yılan? Snivellus mu? Evans o ucubeyle niye arkadaşlık ediyor anlamıyorum, gördüğüm en gerzek insan."
"-Snivellus da ne? Ben sadece Lily'nin elbisesinden bahsediyordum" dedim. "Elbisesinde yılan mı var? Aklını mı kaçırdı bu kız, bir Griffindor olarak nasıl olur da içinde yılan olan bir şeyi kullanılır?!" diye çıkıştı. Sonra Lily'i gördü, biraz önceki öfke patlamasından eser kalmamıştı. Gözleri yumuşadı. Lily yanımıza yaklaşıp başımdaki yuvarlak altın rengindeki tacı düzeltti. Sonra oğlanlara selam verdi. James öfkeli görünmek için epey çabalıyordu. "-Bir Griffindor olduğuna emin misin Evans?" dedi. Lily gözle görülür biçimde üzülmüştü. "-Sen de biraz fazla Griffindor olduğunu düşünmüyor musun Potter?" dedi. Sonra kısacak Muggleların kabul ettiği yaratılış öyküsünü ve Lilith'in kim olduğunu anlattı. Sirius çok hoşlanmıştı. "-Korkunç derecede havalı Evans, tebrikler" dedi.
Nihayet Remus yanımıza geldi. Üzerinde her zamanki cübbesi vardı. James; Bir şey giymeye ikna edememiş olmama inanamıyorum dostum" dedi. Remus; "Ama zaten giyindim, ben bir kurt adamım, ancak dolunayda değişim geçiriyorum, şu an dolunay olmadığı için de kendim gibi görünmek zorundayım, değil mi?" dedi. VOV. Siriusla birbirimize bakakaldık. Açık açık sırrını anlatmıştı ama herkes şaka yaptığını, kostüm giymemek için bahane uydurduğunu düşünmüştü. James şimdiden aralarında çok popüler olduğu Quidditch arkadaşlarının yanına gitti, Donna Lily'i adeta kolundan sürükleyerek 5. sınıf Hufflepuff erkeklerinin ne kadar rüya gibi göründüğünü göstermek için götürdü. Sirius'la ben Remus'un iki yanına oturduk.
"-Nihayet baklayı ağzından çıkarıyorsun ve kimse gerçek olduğunu anlamıyor bile ha, sinsice Bay Lupin, sinsice" dedi Sirius.
"- Artık ikinizin bildiğini bildiğim için eskisinden çok daha rahatım, öğrenmenize memnun bile oldum" dedi Sirius'un elini tutup sıkarken.
Gecenin kalanında planladığımız gibi Remus ile gidip McGonagall'ı oyaladık. Zindanlara giden koridordan geçerken Slytherinlerin birbirlerinin üzerine kustuğunu gördük. Merdivenlerin başında durup gülmekten yerlere yatan James'i alıp olay mahallinden hızla uzaklaştık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular-Hogwarts ve Sonrası
Fantasyİhanetin ve kayıpların yaşanmadığı bir büyücülük evrenini her birimiz hayal etmişizdir. Safkan büyücüler ve muggle doğumlular arasında çıkan gerginliklerin harlanmadan söndürüldüğünü, Peter'ın ihanet etmediği, Sirius'un suçlanmadığı, James'in ölmedi...