1.6

369 42 45
                                    

Sabah gözüme giren güneş ışınlarıyla yeni günü selamlarken içimden lanetler okuyordum. Cumartesi cumartesi ne diye kalkarsın ki?

Üzerimdeki pikeyi bir çırpıda atarken çıplak ayağımı soğuk zemine bastım. İlk olarak yüzümü yıkamak için banyoya gitmiştim. Başımda zonklayan ağrı ile yüzümü buruştururken dağınık halime iğrenerek baktım.

Neyse ki kimse beni bu halde görmemişti. Aşağı kata inen merdivenlerden inerken bir yandanda saçımı tepeden topluyordum.

Mutfağa girdiğimde tezgahtaki sürahiden su doldurup kafaya diktim.
"Uyanabildin sonunda."

Su genzime giderken arkama dönüp sesin sahibine baktım. Jeon? Ne işi var bunun burda?

"Senin ne işin var burda?" Zorlukla sorduğum soruya kaşlarını çatarak karşılık vermişti. "Nasıl yani Lalisa? Hatırlamıyor musun?"

Eğer ne zaman geldiğin falansa hayır. Koca bir hayır.
"Neyi?"

Kaşları bu sefer yay şekli alırken tam gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.
"Oysa ki dün baya eğlenmiştin ama sen o dakikaları hatırlamıyorsun bile!"

Gözlerim yerinden çıkıcak gibi büyürken yutkunamamıştım. Ne saçmalıyor lan bu? Ne yaşadık biz? Sıçtın Lisa! Hem de Jeonla!
Arkamı hızla dönüp yüzümü saklarken korkak sesimle konuştum. "Lütfen aramızda bir şey olduğunu söyleme!"

Yanıma gelip tezgaha yaslandığında görüş açıma girmişti.
"Tamam söylemem."

Yanağımın kızarmasıyla birlikte dudağımı dişlemeye başlamıştım. Jeon Jungkook evime gelmişti ama ben bunu hatırlamıyordum.
"Tamam tamam hemen domatese döndün. Küçük bir şakaydı sadece."

Elimi sinirle yüzümden çekip ona öldüren bakışlar göndermeye başlamıştım. Bunun şakası mı olur aptal?! Derin bir nefes verip kendime gelmemin ardından "Peki sen ne zaman geldin?"

"Dün sarhoş halde bana mesajlar atmaya başladın. Bende başına bir şey gelmesin ya da başka kimseye rezil olma diye yardım geldim."

İçimden bir küfür mırıldanırken onu rahatsız etmiş olmanın endişesiyle hâla kızarık olan yüzümü ondan başka bir tarafa çevirdim. "Seni rahatsız etmiş olmalıyım. Cidden hatırlamıyorum. Özür dilerim."

Kollarını çözüp sandalyenin arkasına asılı olan ceketine uzandı. "Sorun yok. Aklın yerinde değildi bunun farkındayım. Şimdi utanmayı bırakta akşamki baloya hazırlan. Yanıma yakışır giyin."

Son cümlesiyle bana göz kırpıp kapıya ilerlerken göz devirmiştim.
Söylediği gibi gitmemiz gereken bir parti vardı ve kavalyem o olcağı için acilen utanmayı kesmeliydim. Yoksa akşam hic geçmez.

Telefonuma düşen bildirimle kaşlarım çatılırken onu elime aldım.

jeonkook kişisinden mesaj

jeonkook;
Akşam 8'de hazır ol ;)

Yüzüme buruk bir gülümseme yerleşirken kahvaltı hazırlamak için önüme döndüm. Güzel bir parti olacağı düşüncesiyle heycanlanırken elim ayağım birbirine dolanıyordu.

**

Kahvaltıdan sonra önceden aldığım buz mavisi elbiseyi yatağın üzerine çıkarırken aynı zamanda banyoya girmek için havlularımı elime aldım.

Ilık bir duşun ardından buz mavisi belinde sıkı bir korse olan elbiseyi üzerime geçirdiğimde geri kalan tek şey saç ve makyajımdı.
Saçımı ensede dağınık bir topuz yapmak konusunda planlamalar yaparken sade olmak üzere hafif bir makyaj yaptım.

𝐩𝐲𝐬𝐜𝐡𝐨 ❦︎ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin