25. Bölüm

685 337 111
                                    


Üzülerek bu bölüme sınır koyuyorum.

100 yorum
40 oy

Keyifli okumalar ♥️

______

İçinde bulunduğum duruma, hissettiğim duygulara herhangi bir ad veremiyordum.

Dünden beri karakoldaydı ve hâlâ hiçbir şey net değildi.

Pars içeride polis sorgusundaydı ve ben karakol koridorlarında onun çıkması için saniyeleri sayıyordum.
Oysa bir zamanlar bunun için çabalayan yine ben değil miydim?

O haksızdı. Bunu hepimiz biliyorduk.

O suçluydu. Ve diğerleri gibi hapse girmesi an meselesiydi.

O katildi. Hemde onlarca kişinin...

Çocukluğumdan beri adaletten yanaydım. Kim olduğunun bi önemi olmaksızın cezasını çekmeliydi bana göre. Peki şimdi neden böyle düşünemiyordum?

Ellerimle alnıma vurdum defalarca. Bir yandan da ağlıyordum.

Bir el tarafından durdurulduğumda kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Bu Umut'tu.
"Efla Hanım, lütfen yapmayın. Kendinize zarar veriyorsunuz."

Kolumdan çekip boş olan koltuklardan birine oturmamı sağladı.
"Bir gelişme var mı?" diye sordum.
"Henüz yok. Hâlâ sorgudalar."

Kısa bir sessizlikten sonra boğazını temizleyip tekrar konuşmaya başladı.
"İsterseniz sizi eve götüreyim. Burada beklemenizin bir faydası yok."

Kafamı sallayarak reddettim.
"En azından sorgusu bitsin. Bir konuşayım sonra bakarız."
Mecburen razı gelip yanıma oturdu.

Yaklaşık on dakika sonra odanın kapısı açıldığında hızla kalktım yerimden. Önce sivil giyinimli bir polis çıktı içeriden. Ardından elleri kelepçeli ve yanında bir başka polis olan Pars.

Yanına gitmek istedim ama ön taraftaki polis elini kaldırarak engel oldu.
"Görüşmeniz yasak."

"Efla eve git," dedi Pars. Sesi normal çıkıyordu. Sanki karakolda değilmişiz, ellerinde kelepçe yokmuş gibi rahattı.
"Söz veriyorum geleceğim yanına."

"Ama Pars..."
Göz kırptı. "Güven bana. Geleceğim."

Öndeki polis diğerine başıyla Pars'ı götürmesini söyledi. Polis memuru Pars'ı kolundan çekiştirirken arkasını dönüp Umut'a baktı.
"Babamı arayıp haber ver ve Efla'yı eve götür. Burada beklemesin."

Koridorun sonundan dönene kadar arkasından baktım. Yerimden kıpırdayamıyordum.

"İnanın bana Orhan Bey halledecektir. Oğlunu burada bırakmaz."
Başımı çevirip Umut'a baktım. Beni yatıştırmak için gülümsemeye çalışıyordu.

"Hadi gidelim artık. Burada beklememizin Pars Bey'e bir faydası olmaz."

Daha fazla ısrar etmedim. Karakoldan çıkıp arabaya bindiğimizde Umut ilk önce Orhan Bey'i aradı. Ona kısaca durumu anlattıktan sonra birkaç kişiyle daha konuştu.

FİZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin