Will You Cover My Sin With Your Love?

454 59 281
                                    


Hikayenin şarkısı only the brave.

Okurkenki duygu ve düşüncelerinizi
belirtin lütfen. Düşünceleriniz fazla fazla önemli.

İyi okumalar.

~°~

Harry, okula gitmek için büyük bir özenle hazırlanırken bir yandan da telefonda Zayn ile konuşuyordu. Özenle hazırlanıyordu çünkü okulun yeni yılının ilk günüydü, okul demek
Louis demekti. Louis'nin onu görmesi ihtimaline karşın özenle hazırlanmak zorundaydı.

"Bitmedi mi süsün?" dedi telefonun öbür ucundaki Zayn. Sesi oldukça bıkkın çıkmıştı. Eh, zaten öyleydi de, oldukça bıkmıştı. Kendisi uyanmış ve hazırlanırken Harry'i aramıştı hazırlanmaya aynı anda başlamalarına rağmen Zayn, işini çoktan bitirmiş Harry'nin evine doğru yola çıkmıştı bile. Şimdi ise yolda yürürken Harry ile konuşuyor, 'süsünün' bitmesini bekliyordu. Bu sabırsızlığının nedeni, oraya varınca da Harry'i beklemek zorunda kalmak istememesiydi.

"Daha değil." diye cevapladı Zayn'in sorusunu sakin sesiyle, aynı zamanda aynadan bakarak saçına şekil vermeye çalışıyordu. Zayn onu anlayamıyordu. Keyfinden özenmiyordu dış görünüşüne. Dış görünüş, her ne denirse densin insan etkilemedeki en önemli faktördü. Evet, kişilik ve kalp çok ama çok önemli bir unsurdu fakat dış görünüşünden etkilenmeden kimsenin kalbini tanımak istemezdiniz. Yanlıştı belki ama öyleydi. İşte bu yüzden özen gösteriyordu kendisine, Louis'yi etkilemeyi amaçlıyordu fakat Louis'nin onun kalbini çoktan tanıdığından habersizdi.

"Off Harry! Sen daha bir yıl hazırlanırsın." En sonunda Louis'yi etkileyebileceğini bilse değil bir yıl, bir ömür bile hazırlanırdı.

"Ne var biliyor musun? İşimi daha da zorlaştırıyorsun, gelince görüşürüz!" Deyip telefonu Zayn'in yüzüne kapattı. Sabah uyandığından beri ilk defa huzuru bulmuştu, odasında Zayn'ın bitmek bilmeyen sitemleri yankılanmayınca daha iyi hareket edebiliyordu.

Kısa sürede saçına bir modelde karar kıldı. Aynadan kendine bakınca gördüğü manzara hoşuna gitti. Siyah dar pantolonunun üstüne geçirdiği kahverengi, üzerinde birtakım desenler olan bol Hawaii gömleği ve saldığı uzun koyu kahverengi saçlarıyla oldukça iyi görünüyordu. O kendisini beğenmişti, umdu ki Louis'de onu beğensin.

Evden çıkıp arabasına bindi. Ailesinin durumu iyiydi, bu yüzden kendine ait bir arabası vardı. Lise son sınıfa geçmişti bu yıl. Okulla pek arası yoktu fakat, okula gitmeyi severdi çünkü okul tek ve büyük aşkı Louis'yi görebildiği nadir yerlerdendi.

Louis, ondan bir yaş küçüktü; o bu yıl lise üç olacaktı. Üç yıl önce Louis onların okuluna geldiğinden beri ona ilgisi vardı. İlk önce onu beğenmişti, sonra da bu zamanla aşka dönüşmüştü. Şimdi ise içinde onu yiyip bitiren; bırakın dinmeyi her geçen gün daha da alevlenen bir sevgi vardı, Louis'ye karşı. Adını duyduğunda bile mutlu oluyor, onu düşündüğünde bile içi ısınıyordu.

Louis'ye olan duyguları o denli yoğundu ki artık ondan taşıp yeni bir bedene bürünecekti. Dünya üzerindeki hiçbir dilin kelime haznesinin duygularını anlatabileceğine inanmıyordu.

İlgisinin ne zaman böyle büyük bir sevgiye dönüştüğünü fark etmemişti bile. Bazen düşünüyor, tam olarak ne zaman bu denli aşık olmaya başladığını bulamıyordu. Bildiği tek şey: Çok ama çok sevdiğiydi. Seviyordu, sevgisi bile yetiyordu.

Bir yere kadar.

Louis'nin de kendisine karşı boş olmadığının farkındaydı fakat Louis, bunu inkar ediyordu. İşler Louis için çok da iyi işlemiyordu. Harry, onun çekindiğini ve korktuğunu biliyordu. İşin kalbini yakan kısmı ise, Louis'nin bu çekinme ve korkusunun yersiz olmamasıydı.

Sin Love (one-shot)  /LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin