24 🐺

4.1K 233 6
                                    

Keyifli okumalar.

_____

"Komutanım düğün ne zaman?"

"Ne düğünü Fırat? Daha söz var, kına, nişan."

"Ha evet, doğru." Bütün tim Pars'ın sevdiceğini öğrenmiş, düğün planı yapıyorlardı. En sonunda dayanamayıp patladı. "Yeter. Sabahtan beri başımı şişirdiniz be! Daha tanışalı 4 ay oldu, teklifimi kabul edeli 5 hafta." Herkes birbirine baktı. "İyi de komutanım, gayet de yeterli bir zaman." Emir'in kafasına çok sert denilmeyecek şekilde vurdu. "Size eğitim az mı geldi?" Hepsi suspus olmuştu. "Aferin." Yağız yanımıza gelip baş selamı verdi. "Komutanım, Pars komutanım. Kara Albay sizi çağırıyor."

"Odasında mı?"

"Evet komutanım." Herkes bir anda ciddileşmişti. Hadi bakalım, bu kadar eğlence yeter. "Ben de diyordum bu kadar sakin geçmezdi günümüz, ne zaman aksiyon başlayacak acaba?" Sıkıntıyla nefes verdi. "Kötü düşünmesen olmuyor muydu? Ne var işte ne güzel sakin sakin takılıyorduk." Şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalktı. "Sakinlik istiyorsun? Sen?" Ne var der gibi baktı. "Olamaz mı?" Ellerimi kaldırdım. "Binde bir ihtimal?" Omzuma dostça vurup adımlarını hızlandırdı. Daha fazla konuşmadan Albayın odasına gelmiştik, baş selamı verip masanın yanında durduk.

"Çocuklar, Kazakistan'a gideceksiniz. Orada bir köye saldırı düzenleyecekleri bilgisini aldık, yanıltma da olabilir. Önemli birisi, saldırıyı düzenleyecekleri gün o köyün tam tersi olan bölgeye gidecek."

"Biz diğer köyde beklerken teröristler rahat bir şekilde diğer tarafa baskın yapabilir." Onayladı. "Evet Asena. Bu yüzden Kurt timi doğu tarafındaki köye gidecek, Hançer timi de batı."

"Emredersiniz komutanım!"

"Hazır olun. 15 dakika içerisinde çıkıyorsunuz."

"Emredersiniz!" Baş selamı verip odadan çıktık. Hangara ilerlerken Pars durdu. "Ben bizimkilere haber vereyim, helikopterin orada buluşuruz."

"Tamam." Yolun başında ayrılıp seri adımlarla ilerlemeye devam ettik. "Beyler 5 dakika içerisinde hazırlanıyoruz! Haydi, haydi!" Herkes ayaklanıp hazırlanmaya başladı.

10 dakikada helikoptere gelmiştik. "Dikkat!" Hazır ola geçtik. "Çok dikkatli olmalısınız çocuklar, hiçbirinize zarar gelmeyecek anlaşıldı mı!"

"Emredersiniz komutanım!"

"Allah yardımcınız olsun."

"Sağol!"

Yola çıkmıştık. "Komutanım, bir şey sorabilir miyim?" Aras'a çevirdim başımı. "Sor."

"Yani şimdi komutanım, hani başka tim yok mu? Kendi askerleri? Neden daha buradan biz gidiyoruz?" Tek kaşımı kaldırdım. "Oğlum emirleri mi sorguluyorsun sen? Öyle uygun görmüşler demek ki. Ben nereden bilebilirim?"

"Özür dilerim komutanım." İçimde nedense tuhaf bir his vardı. Bunu görmezden gelerek göreve odaklandım. Helikopterden inip arabalara binmiştik, telefonuma mesaj gelmişti. "Burada nasıl çekiyor lan bu?" İsimsiz bildirimi açtım. 'Dikkatli ol Asena.' Bu ne şimdi? İsimsiz kahraman, seninle uğraşacak vaktim yok. Uyarını dikkate alırım. "Ah midem..." Söylenmelerimle hepsi bana dönmüştü. "İyi misiniz komutanım?"

"İyiyim tabii." Emir lafa atladı. "Komutanım, kızmazsanız bir şey soracağım?"

"Soracağın şeye bağlı." İkilemde kalmış bir ifade belirdi yüzünde. "Sor hadi sor, içinde kalmasın."

Kızıl Kurt -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin