Hastaneden çıkmış eve doğru ilerliyordum, yağmur yağmaya başlamıştı. Kardeşlerime ne diyecektim?
Yarın annemin cenazesi vardı. İş olduğu için cenazeye bile gidemeyecektim. Ama ziyaret ederdim ben annemi.
Eve vardığımda hafifçe yaşlarla ıslanan gözlerimi sildim ve eve girdim. Montumu çıkartıp astıktan sonra kardeşlerimin odasına doğru ilerlemeye başladım.
Kilitlediğim kapıyı açtığımda ikisinin de sarılarak uyuduğunu gördüm. İkiside çok masum melek gibiydiler.
Üzerimi değiştirip yanlarına sokuştum, ikisinide koklayarak uykuya daldım.
***
Uyandığımda Ecrin ve Ece hala uyuyorlardı. Meleklerim bu acımasız dünya için çok masumlardı. İkisini de öptüm ve odadan çıktım.Mutfağa gidip sandalyeye oturup ağlamaya başladım. Ne diyecektim ben onlara? Nasıl açıklayacaktım? Bu zamana kadar hem abla hem baba oldum. Anne de olurdum artık.
Gök gürlemesi ile ağlamam da şiddetlendi. Ayağa kalkıp gözlerimde ki yaşları sildim. Dışarıdan korna sesi geliyordu. Had ama sabahın köründe buda ne böyle?
Korna sesi kesildiğinde bu sefer kapı çalmaya başladı. Meleklerim uyanmasın diye hemen gidip açtım kapıyı. Açmam ile birlikte ağzımın da açılması bir oldu. Uğur Bey?
"İçeri almıyacak mısın bu yağmurda?" deyip gülümsedi. Elimle geçin işareti yaptım. Kapıyı kapatıp Uğur Bey'e döndüm.
İkimizde salona geçip oturduk. Neden gelmişti ki?
"Başın sağ olsun. Anneni kayıp etmişsin" dediğinde başımı olumlu anlamda sallayarak konuştum.
Teşekkür ederim. Ancak siz neden geldiniz?" dedim. Kapıda Ece ve Ecrin'i görünce ayağa kalkıp yanlarına gittim.
İkisininde kulağına fısıldadım. "Birazdan yanınıza geleceğim. Şuanda birisi ile özel konuşuyoruz. Odanıza geçin canlarım." dediğimde ikiside beni öpüp odalarına gittiler.
Geri yerime gidip oturdum ve Uğur Bey'e döndüm. Şaşırmış bir yüz ifadesi vardı.
"Onlar senin çocuğun mu?" diye sordu. Gülümsemeye çalışarak cevap verdim.
"Ben onların ablasıyım." dediğimde rahatlamıştı. Ne olmuştu ki şimdi?
"Burada olmamın sebebi size bir teklifte bulunmak istemem." dediğinde dikkatimi daha çok vererek dinledim.
"Size bir ev hediye etmek istiyorum, güzel bir iş. Hem kardeşlerine daha iyi de bakabilirsin." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Teklifiniz için teşekkür ederim ancak ben evimden memnunum. İşinizi de istemiyorum." dedim ve ayağa kalktım. Benim kalkmam ile O'da kalktı.
"Siz akıllı bir bayansınız. Size yinede telefon numaramı vereyim." deyip cebinden bir kağıt parçası çıkartıp bana verip evden çıktı.
Elimdeki kağıt parçasına sinirle bakıp yırttım. Kendini ne sanıyor bu adam?
Kafama takmamaya çalışarak kardeşlerimin yanına gittim. Odaya girdiğimde ikisi de bez bebekleri ile oyun oynuyordu. Yanlarına oturup bende elime bir bez bebek aldıp oynamaya başladım.
Oynarken Ecrin bana bir soru sordu. "Abla annem nerede? Çok özledim Onu." dediğinde donup kaldım. Gözlerim dolarken hızla ayağa kalktım.
"Anne birdaha gelemiyecek ama ben varım. Anne sizi sevdiğini söyledi ve gitti. Böyle olması gerekiyordu. Siz şimdi acıkmışsınızdır. Ben markete gidip geleyim." diye hızlıca konuştum.
"Annem bizi terk mi etti anne?" diye sordu Ece. Gözlerim yaşları taşıyamaz hale gelirken konuştum.
"Olur mu öyle şey? Terk etmedi." dedim ve ikisinide öpüp odadan çıktım. Gözlerimdeki yaşlar yanaklarımdan süzülerken lavobaya gittim.
Lavaboya girip kapıyı kilitledim. Elimin tersi ile gözyaşlarımı sildim ancak nafileydi. Eskisi gidiyor yenisi geliyordu. Aynadan kendime baktığımda; Gözlerimin kıpkırmızı, bitkin ve iğrenç göründüğümü gördüm.
İnsanlar bu kadar acıyı hak edicek ne yaptı? Hayat neden bu kadar acımasız? Neden hep sevdiklerimizi elimizden alıyor? Hayat neden bu kadar adaletsiz? Ve ben... NEDEN BU KADAR GÜÇSÜZÜM?
Artık bu acımasız hayata katlanmak istemiyorum. Eğer ki kardeşlerim olmasaydı canıma çoktan kıymıştım. Ancak onlar benim hayata tutunma sebeplerimdi.Benim hiç bir zaman babam olmamıştı ki. Baba sevgisi neydi O'nu bile bilmiyorum. Ama birşeyler hatırlıyorum küçüklüğüme dair.
Kapı kenarından sarhoş babamın annemi dövmesini, her gece içip eve geç gelmesini, bana vurmasını. Bunları unutamadım.
Babam bana bir kere bile 'seni seviyorum kızım' demedi. Yanağımdan öpmedi, sarılmadı bile.
Gözlerimden yaşlar hızla akmaya devam etti. Neden göz yaşlarıma yenik düşüyorum?
Aynadan acınası halimi görünce kendimden iğrendim. Ah, neden bu kadar acizim?
Soğuk suyu yüzüme çapıp lavobadan çıktım. Markete gitmeliydim. Kardeşlerim ve ben açtım.
Yamalı montumu üzerime geçirdim ve evden çıktın. Kapıyı kilitledikten sonra hızlı adımlarım ile karşıdaki markete yürümeye başladım.
Ellerimi cebime koyup baktığımda cebimde sadece otuz lira olduğunu gördüm.
Markete girip elime alışveriş sepeti aldım. Yemeklerin arasında dolaşırken hızlı yapılabilecek olanlara göz atıyordum. Elime bir tane çubuk makarna aldım ve sepete attım.
İki tane fındıklı çikolata alıp onları da sepete attım ve kasaya doğru ilerledim. Kasada ikinci olarak beklerken önümdeki adamın yiyecek ve içeceklere iki yüz lira harcadığını gördüm. Ah, çok para.
Sıra bana geldiğinde aldığım üç şeyi de kasaya koydum. Toplamda beş lira tutunca parayı verdim. Aldıklarımı poşete koyup para üstümü aldım.
Marketten çıktım ve tekrardan hızlı adımlarım ile eve doğru yürümeye başladım. Hava soğuktu ve soğuk ciğerlerime kadar işliyordu.
Eve girip kapıyı kilitledim hemen yemeği yapıp kardeşlerimin karnını doyurmalıydım...
***
Yemek bittikten sonra bulaşıkları yıkadım ve biraz kardeşlerim ile ilgilendim.Şuan da ikisi de melek gibi uyuyorlardı..Ben ise yoğun düşüncelerim yüzünden uyuyamıyordum.
O adam neden bana öyle bir teklif sunmuştu ki?
***
Yorumlarınızı okudukça havalara uçuyorum. İyi ki varsınız. İyi ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hizmetçi Kız
General FictionHiç mutluluk uğramaz mıydı? Umutlar hep tükenir miydi? Çalıştığı yerdeki adama kalbini kaptıran bir kızın acı ve çaresizlik dolu hikayesi. TÜM TELİF HAKLARI HİZMETÇİ KIZIN ÖNLÜĞÜNÜN CEBİNDE SAKLIDIR.