Kilitli Kapılar Kalın Duvarlar

817 58 13
                                    

Berk
Aybike düşüncelerimi okumaya çok yaklaşmıştı. Zaten anlasa anlasa o anlardı ve anlayacaktı. Benim hakkımda günlüğüne yazdığı o cümlelerden sonra anlamıştım Aybike'nin diğerlerinden farkını o beni görebiliyordu sadece beni, olduğum gibi anlayabiliyordu. Ben sadece bir kukla değildim onun da dediği gibi keşke daha fazlası olabilseydim ama hikayeler ve masallar bunun için vardır bize farklı bir gerçeklikte daha fazlası olabilmemiz için imkan sunarlar. Bu şansımı kullanacaktım. Bu masalda Aybike esas kız ben de bir kukladan çok daha fazlası olacaktım..
Kapının kitlenme sesini duyar duymaz kapıya koştum ama belli ki burada kısılmıştık hem de masum prenses Aybikle .. bunu kesinlikle şansımdan yana sayıyordum gün benim günüm olabilir miydi acaba?

"Çabuk bu kapıyı kapattırdığın gibi açtır!"

Bi dakika benim ikimizi kilitlediğimi mi düşünüyordu hayır hayır hayır.
"Aybike saçmalama ben bir şey yapmadım ya vallahi bu sefer hiçbir ilgim yok bununla-"

"Sana açtır hemen diyorum bak çok fena olucak yine saçma sapan oyunlarından birini oynuyorsan sen mahvederim"

O da kendince haklıydı bu zamana kadar türlü şeyler yapmıştım ama bununla bir alakam yoktu ve bunu anlamak zorundaydı ve niye bu kadar bağırıyordu anlamıyordum.

"Aybikecim sakin ol bebeğim seni yicek halim yok ben de okulda saatlerimi geçirmek istemiyorum biraz sakin ol şimdi açarlar kapıyı"
"Berk seni parçalarım!"

Bu sözü duymamla önce sol yanağımda sonra sağ yanağımda sıralı bir tokat silsilesi başladı ben de nerede kalmışlardı diyordum. Ellerini yakaladığım gibi tuttum ve onu kedime çektim bu kız Shakespeare'in hırçın kızıydı.. en sevdiğim. Ona yaklaştığımda göz delikleri büyüdü bu ana şahit olmak beni afallatmıştı bu boşluktan hemen yararlanan Aybike bana bi tokat daha salladı. Hakkını yememek lazımdı eli sağlamdı.

"Aybike şu halimize bak ihtiras, tutku ve aşk hepsi ikimizde"

"Berk bak senin aklından ne geçiyo hiç anlamıyorum ama bizi burdan çıkart ben sizin saçma sapan tuzaklarınla uğraşmaktan çok yoruldum"

Sizin dedi nasıl yani anlamadım niye böyle söyledi ki benden başka onunla uğraşan kimdi?
"Sizin mi?"

"Sen, Tolga.."

"Benim Tolga'nın olayıyla hiçbir ilgim yoktu yalnız hatta senin orada olduğunu öğrenince-"

Az kalsın kaçırıyordum ağzımdan aferin Berk tutma çeneni.

"Benim orada olduğumu öğrenince ney? Berk bak gerçekten senin oyunlarınla uğraşamam daha açık ol. Hem ben orada olmasaydım da Asiye'ye yapılan şey korkunçtu ve bunu hiçbir şey değiştiremez. Yanlışın arkasında durman berbat bi şey"

Hiç böyle düşünmemiştim. Onu korumak istiyordum evet ama onun sevdiklerini de mi korumalıydım? Bu kız bana bütün bildiklerimi sorgulatıyordu. Daha önce hiç böyle düşünmemiştim ve şimdi ne kadar haklı olduğunu görüyordum. Bana kızmakta da sonuna kadar haklıydı.

"Ben özür dilerim"

İlk defa. Özür dilemiştim.
Duraksadı. Önce bir yüzümü inceledi sanırım sonra o da anladı. Aslında bu bütün yaptıklarım içindi. Onunla sırf bir iletişim kurabilmek için yaptığım bütün sinir bozucu şakalar, bütün kötülükler hepsi için içten bir özürdü bu.

"Tamam ama şimdi buradan çıkmamız lazım sonra dilersin özür"

Gülümsedi. Bu bi şeylerin yolunda olduğunu gösterir. Evet galiba biraz ilerleme katettik. Kapıya vuruyordu ama nafile bir çaba gibiydi. Ben oturmuştum bu nafile çabasını izliyordum. O sırada yine dahiyane bir fikrim geliverdi aklıma.

"Aybikecim hatırlarsan bana bir kahve sözün vardı hep erteleyip durduğun bence şimdi tam sırası"

Çantama uzanıp termosumu çıkardım bazen gerçekten şans benden yana olurdu bu da böyle bir andı veya evren bizim birleşmemizden yanaydı.

"Ben sana öyle bir söz vermedim sen sürekli kahve de kahve başımın etini yedin Berk"

"Ben hiç öyle hatırlamıyorum ama yine de çok şanslı bi kızsın çünkü şu içinde bulunduğumuz durumda yapabileceğimiz en güzel şey kahvemizi içip dedikodumuzu yapmak"

Termostan kahveyi çıkarıp kapağına döküp Aybike'ye uzattım.

"Bunun içinde zehir falan yoktur dimi?"
Akıllı bi kızdı gerçekten kafası çalışıyordu etkilenmiştim gerçekten.

"Yok bebeğim uyku hapı attım seni bayıltıp kötü emellerime alet edeceğim"

"Senden bekliyorum."

Yanımdaki koltuğa otururken kapı birden açıldı ve müdür geldi. Tam zamanında gerçekten. Daha en güzel yerine gelemeden bu adam çıkıvermişti.

"Çocuklar siz niye burandasınız bu saatte?"

"Hocam biz tiyatro için prova yapıyordukta kapı birdenbire kitlendi anlayamadık ne olduğunu sesimizi de duyurmazdık, mahsur kaldık yani. Başka bi şey yok yani bir şey yapmıyorduk yani."

Aybike'nin heyecan ve panikle birbirine karışan kelimeleri durumu çok güzel özetliyordu. Bu telaşlı halini izlemek beni güldürmüştü. Ama gülmeme pek memnun olmamıştı ki bana dik dik bakıyordu. Tam bir hırçın kızdı.

"Hocam biz izninizle evlerimize dağılalım çalışmamızı da yaptık zaten size iyi günler"

"Tamam çocuklar dikkat edin kendinize"

Aybike'yle okuldan çıktık. Okulun kapısından çıkmamızla birlikte sola yönelip hadi görüşürüz demesi bir oldu bu kız gerçekten bi enteresandı.

" Aybikecim nereye gidiyorsun götürürüm ben seni ne gerek var şimdi otobüse binmeye"

"Aman yok eksik kalsın şimdi sen gelme bizim evin oralara dengen bozulur hadi ben kaçar"

Sözünü söylemesiyle arkasını dönüp gitmesi bir olmuştu gerçekten de dediği gibi kaçıyordu. Kaçsın bakalım ben nasıl olsa kovalardım.


Evet ikinci bölümümüz böyle sonlandı. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir. Güzel yorumlanır beni motive ediyor o yüzden dönüş yaparsanız çok sevinirim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ayber fiction Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin