~SINIRIMIZ : 37 vote ( oy ) Ve
8 yorumMedya : arel ve lâl'in evi
Eve geldiğimizde yine sinirleri tepesindeydi. "O herif sana iltifat edemez, anladın mı beni, Lâl?" "Biraz sakin ol, adam senin yarattığın huzursuzluktan dolayı yaptı, ne var yani, çirkin miyim? Elbisem doğruyu söyledi, adam." "Önemli olan elbise değildir, taşıyan kişidir. Bu herif de bunu biliyor." Artık sıkılmıştım. Eve gelirken evde her yerde söylenip durdu, konuşarak kendimi yoramazdım. Ayakkabılarımı çıkartıp elime aldım ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Duş alacak halim bile yoktu. Giyinme odasına gidip üstümü çıkardım ve geceliğimi üstüme geçirdim. Saçımı da bozup yukardan topuz yapmıştım. Arabada önceden makyajımı çıkarmıştım.
Sabah gözlerimi açtığımda yanımda Toprak vardı. Bana sarılmış uyuyordu. Kollarını yana koyduğumda yataktan çıkıp duşa girdim. Çıktıktan sonra siyah diz altıma kadar kalem elbise giydim. Göğüs dekoltem normaldi. Saçlarımı kurutup serbest bıraktım. Siyah sivri yüksek topuklu ayakkabımı giydim.
Toprağı uyandırmak için öptüğümde gülmeye başladı ve daha çok öpmeye başladım. "Toprakçım, hadi annem uyan." "Anne, bugün işe gitmesen." "Olur mu, çok yoğunum aşkım, ama yoğunluk geçsin, seninle anne-oğul günü yaparız." Yataktan hızlıca doğruldu. "Benimle yatacaksın ama." "Tamam annecim, kalk, hazırlan, ve kahvaltıya gel." Doktorun verdiği krem işe yaramıştı, burkulma gibi bir şeydi. Allah'tan Hazal annelerimiz uçağa binene kadar hastanede olmuşlardı.
Mutfakta geldiğimde Arel yoktu. Çalışan kadına döndüm: "Arel evden çıktı mı?" "Evet, Lâl Hanım, saat 7 gibi çıktı." Başımla onayladım. O saatte ne işi vardı bu adamın? En erken 8'de giderdi şirkete. İnşallah düşündüğüm şey değildir. "Arel, bana mafyalığı bıraktım diye yalan söylemiyorsundur, yoksa seni mahvederim."
Kahvaltımızı yaptığımızda Toprak, "Babaanneme gideceğim" diye tutturdu, bu yüzden telefonunu verdim ve yanına çantasını da hazırlayıp babaannesine gitmeye başladık. "Ördeklere gitmiyorsun, değil mi, annecim?" "Evet, aşkım, ama dedem yanımda olursa gidebilir miyiz?" dedi. Senin "aşkım" diyen dilini yerim, minikim.
"Tabii ki, annecim. Deden ve babaannenle her yere gidebilirsin, ama sakın tek ve tanımadığın kimseyle gitme," dediğimde başını salladı. Yolda giderken daha çok uyarmıştım, hepsini onayladı. "Tamam, annecim, olur, annecim," diyip kabullenmişti benim bebeğim.
Hazal annelere geldiğimizde arabayı park edip indim. Toprağın tarafına gittim, kapısını açtım, çantasını eline alıp indi.
Hazal anne, bırakıp ördeklerden ve tüm hayvanlardan uzak durmasını istediğimde, derneğe gideceklerini söylemişti. İçim rahat etti, ben de arabama binip işime gittim.
Şirkete geldiğimde yine asistanım peşime takılmış konuşuyordu. Odaya girip oturdum: "Önemli bir konu varsa söyle bana, yeter." "Efendim, Etiler'deki 2. butikte sorun varmış."
Ayağa hızlıca kalkıp asistanıma döndüm: "En önemlileri neden sona saklıyorsun? Artık önemlileri asansörden çıktığımda söyle, rutinleri de çok istiyorsan odaya çağırıp zamanında söylersin. Şimdi gitmem lazım, toplantılarımı Olcay'a paslarsın, ben gelene kadar daha sorun çıkaranlar var mı?" "Var, Etiler'deki üç yerde de sorun oluyor, efendim." Bir de "oluyor" diyordu. "Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun acaba? Bu ilk uyarın, bir daha sorun olduğunda ve söylemediğinde başka bir departmanda çalışırsın." "Tamam, efendim."
İlk önce bana "ilk" dediği 2. butiğe gittiğimde girmemesi gerekti. Her şey her yerdeydi, sinirle bağırdım: "Ne oluyor burada bu butiğin hâline?" Buranın sorumlusu geldi: "Lâl Hanım, hoş geldiniz." "Hiç hoş bulunmadım, burayı beş dakika içinde toparlayın, bekliyorum." Gözüme takılan kızları gördüm, kahkahalarla gülüyorlardı, ve bizim butikte çalıştıkları belli eden şekilde giyinmişlerdi. Yanımda olan buranın görevlisi olan kadının yakasındaki isme baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM LÂL HAYATIM
ChickLitSekreterine gülümseyip elimdeki kutuyu salladım sessizce sır verirmiş gibi söyledim "hamileyim haber vermeye gidiyorum " "çok sevindim lâl hanım tebrikler" gülerek kapıya tıklamadan açtığımda gülümsemem yüzümde soldu arellin bacağında kadın oturuyor...