Merhaba okurlar! Yine bölüm geldi ama normalde bölüm geceleri geliyordu. Bugün sebepsiz şimdi attım bölümü. İyi okumalarHayatıma devam ediyorum sıradan belki ama eskiye göre çok daha iyiyim. Eskisi gibi her şeye hüzünlenemiyorum, ancak hüzünlü bir şarkı açtığımda. Motivasyonum artmış, üst üste oturup saatlerce ders çalışabiliyorum. İnsanlar için oturup ağlamaktansa bu dünyadan uzaklaşıp kitaplara gömülmek çok daha iyi. Bazıları için kitap okumak çok kötü bir şey. Kitap nedir? Diyenler bile vardır. Öyle insanlar çok sinirimi bozuyor. İnsanlardan daha iyi dostluk yapabilen, aynı zamanda bir şeyler öğreten, başka dünyaları gezdiren, kitaplar nasıl kötü olabilir. Bazen kendinde ne olduğunu bilmediğin, anlatamadığın şeyleri kitaplar anlatıyor, onlar bizi anlıyorlar.
Fark ettiyseniz bu kitapta size hayatımdan bahsetmedim. Yani başıma gelen kötü şeyleri anlattım ama en çok duygularımdan bahsettim. İnsanların hayatı sıradandır, kötüdür, iyidir fark etmez en çok o yaşadıklarının iç dünyada nasıl şekillendiği, ne hissettirdiği, nasıl acıttığı önemlidir. O yüzden size hayatımdan pekte bahsetmedim . Ama bahsetmeyeceğim anlamına gelmiyor. Daha biraz önce yaşadıklarımızın dünyamızda nasıl hissettirdiği önemli dedim ama bazı şeylerden elbet bahsedeceğim.
Üzülmüşlükler, yıpranmışlıklar, hüzünler, kırılmışlıklar belki daha sonra gelir. En önce annemizin yaşadıkları önemlidir. Bazı anneler zor şeyler yaşar. Onların yerinde olmak istemeyiz ama onlar bizim için katlanır onca zorluklara. Annem de o annelerden biriydi. Geçmişi çok kötü geçmiş, şimdi de yeri geliyor kötü şeyler yaşıyordu. Hatta 2015 yılının son aylarında kanser hastalığına yakalanmış, yıllarca ameliyatlar, tedaviye gidip gelmeler, o anın psikolojisi, çok zor şeyler yaşamıştı, herkesin çekemeyeceği. Onun öncesinde de kötü şeyler yaşamıştı. Hatta hasta olmasının sebebinin geçmişi olduğunu söylemişti. Annem gençken hiç gülmemiş, şimdi de arada bir hüzünleniyor, kimseye anlatmıyordu. Belki de geceleri bu hüznün tadını çıkarıyordu, en sevdiği an gece. Çünkü biliyorum insan geceleri çok daha hüzünlenir, oysa gece siyahtır, bütün acıları, hüzünleri örtmesi gerekirken çok daha acıtıyordu. Bazen kimsenin kendini düşünmediğini söylüyordu üzülüyordum. Hastaydı ama gerçekten de pek değeri bilinmiyordu. İnsanlar ona acımıyordu. Belki de hasta olduğu şu an kimsenin aklında değildi. Baba tarafının zaten annemi umursadığı hiç yoktu. Bazıları hariç.
Ne ararlardı, ne sorarlardı annemi. Almanya'da bir halam var, annesi hayattayken annem hep annesine baktı. Yatalaktı ninem o zamanlar. Yıllarca annem baktı. Sonra da unuttular. Arada bir para gönderirlerdi, şimdi onu da yapmıyor. Daha doğrusu, ben para için demiyorum. Başından savmak için para gönderirdi. Bizi sevmezdi hiç. Yani siz olsanız siz de sevmiyor dersiniz, çünkü eskiden Şanlıurfa'nın ilçesinde yaşarken köye gitmesine rağmen evimizi bir kere bile gelip görmedi. Şimdi de aynı. Küçükken geleceğini söylerlerdi, beklerdim. Nasıl biri olduğunu vb. sürekli merak ederdim. İçimde ona karşı bir sevgi vardı. Ama şimdi zerre yok. Aylar önce aramıştı en son. Görüntülü aramış bir de. Annem zorladığı için konuştum, yine babasına benziyor muhabbetleri yaptı, bize acıdı ve kapattı. Annem zorlamasaydı konuşmak istemiyordum. Bunu hak etmiyordu. Bize acıyorlardı, ölmüşüz veya sokakta kalmışız gibi davranıyorlardı. Bu kadar abartmayın. Yanımızda olmadınız bari acımayın. Biz atlattık her şeyi. Atlatıyoruz da. İhtiyacımız yok size.Ama onların belli sebepleri var. O yüzden böyle yapıyorlar. Babamın sorumsuz bir kardeş olduğunu, hiç arayıp sormadığından bahsediyorlardı. Tamam diyelim ki babam öyle bizi neden hiçe saydınız? Bizimle hiç görüşmediler. Kuzenlerimin hiçbirini tanımıyorum, yolda görsem tanımam.
Ama umrumda değil doğrusu, onların bu halleri. Nankör olduklarından bahsedeyim dedim. Bize acımayın yeter.
Annem kötü şeyler yaşadı, onun için üzülüyorum. Biz küçükken tüm sorumluluk ondaydı. Hastaneye annem götürdü, bayramlıklarımızı annem aldı, ihtiyaçlarımızı annem karşıladı. Babam umursamazdı. Biz büyüdükten sonra bize sevgi göstermeye ve iyi davranmaya başladı. Önceleri bu halinden eser yoktu. Ama istediklerimizi alırdı. Burnumu çok küçük yaşlarda kırdığımda, annem babama söylemiş. Babam anneme uyut geçer demiş. Uyudum ama geçmedi. Bir hafta hatta belki de daha fazla, acılar çektim karşısında ama hastaneye götürmedi. Annem de babam yüzünden götüremedi. Sonra bir kere daha kırıldı. Kanlar aktı üzerimden, üstelik dişimi de kırdım. Acılar çektim yine, hastaneye gittiğimizde geçti. On sekiz yaşında demişti doktor. Hâlâ aynıyım. İki senem kaldı.
Bazen geleceğe, bazen de geçmişe gitmek istiyorum ama en iyi an şu anımız bence. İnsan bulunduğu anın kıymetini bilmeli. Yoksa gelecekte de kıymetini bilmediği bu anlara dönmek ister ve yaşamak ister. Zaman geçiyor, bunları okuduğunuz an bile dakikalar geçti o yüzden insanın en kımetli anı bu andır.
Şimdi acısam da bazen bu daha az süreli oluyor. Hayat bana bazı şeyler öğretti. Öğrenmemek elde değil. İnsan yaşadığı süreçte sürekli bir şeyler öğrenir.
Bu arada benim hakkımda merak ettiklerinizi yorumlara yazın. Soru cevap yapalım. Ama lütfen yorumlara yazın. Yorum yazan kişi sayısı çok az. Diğer bölüm de soruları cevaplayacağım. Şimdilik hoşça kalın. Kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülen Dudaklardaki Acı Hissiyat
General FictionHer güldüğümde ağzıma battı acılarım . Oraya bir tutam acı serpti, kendini hatırlattı. Acı bir kez bulaşırsa dudağa ; hatırlatır her güldüğünde dudaktaki yerini . Kafana bir yük gibi biner düşüncelerin , yorar benliğini İçindeki kadını yönetmeye çal...