On İkinci Bölüm(Düzenlendi)

10 2 1
                                    

Biz otururken kapı çalmaya başladı. Girin dedik. Onur kapıdan içeriye girince şok olduk. Onurla biraz sohbet ettik sonra ilacın etkisinden sanırım uykum gelmeye başladı. Ve kendimi uykuya bıraktım.

Zeynepten;

Deniz uyuduğunda can koltuğa geçip yatakta benim yatmam söyledi. Biraz itiraz etsemde onur da yatakta yatmam gerekenin ben olduğunu söylediğinde el mecbur yatağa geçtim. Yatakta otururken ne zaman daldığımı bilmediğim uykundan kafamı duvara vurarak uyandım. Gözlerimi acıyla açtığımda canın çoktan uyuduğunu gördüm. Ayağa kalktığımda başka bir hareketlenme daha hissettiğimde arkamı döndüm. Onur gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

Ne yani ben başımı yatağa değilde onura mı çarpmıştım?

Rezillik!

"Sen burada mı uyuyordun?" dedim kaşlarımı çatarak.

Hoşuma gitmişti ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.

Gerilediğini hissettim

"yanlış anlama başın sürekli düşüyordu. Yastıkta yoktu."

Kafamı tamam anlamında salladım.

Gözlerimi ovuşturup önüme döndüğümde o da ayağa kalktı. Ona anlamamış gözlerle bakarken "nereye gidiyorsun? Bende gelebilir miyim?" dedi.

"Çatıya çıkacağım biraz hava almaya korkmuyorsan gel." dedim omzumu silkerek.

Unutma Zeynep kural bir

Umrunda değilmiş gibi davran.

"korkmam gerek yok. Sen varsan bende her yere gelebilirim."

Bir saniye... O ne demek istedi şimdi?

Tamam Zeynep sakin ol. Alt tarafı sen varsan bende geliyorum dedi.

"Peki o halde. Gidelim?" gülümsedi.

Gülümsedi ve ben bir kere daha öldüm.

Her neyse.

"Gidelim."

Gidelim kelimesi hiç bu kadar anlam içermemişti.

Gidelim yiğidim gidelim dese de içimden, dışımdan sadece kafa salladım.

Beraber çatıya çıktığımızda soğuk havayla ürperdim ve hırka getirmediğine bir tane küfür ettim.

Güldü. Ama fazla güldü.

"Ne hiç küfür eden kız görmedin mi?"

"bu kadar doğalını görmedim."

Ne yani bunu benim doğal halim mi sanıyor?

"O-hoo sen buna doğal diyorsan. Bu benim için küfür bile değil ama neyse."

Bir şey demeyip ceketini çıkardı. Ceketi üstüme nazikçe koyarken "hiç bu kadar klişeleleşeceğimi düşünmemiştim." dedi

Kafam karışık bir şekilde ona baktım.

Bugün ne kadar da şifreli konuşuyordu?

Bir şey demeyip taşa oturdum ve ayağımı aşağı sallandırdım. Sadece önüme bakıyordum çünkü aşağı bakarsam kötü olacağımı biliyordum. Gelip tam yanıma oturduğunda ellerimiz birbirine değiyordu.

"teşekkür edeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun." dedim sessizliği bölüp. Ama o beni hiç duymuş gibi görünmüyordu. Kendi içinde Bir şey düşünüyor gibiydi. Çok takmayıp önüme döndüğümde hafif aşağıya bakmayı denedim ama başımın dönmesiyle onurun kolunu sıkı sıkı tuttum. Refleksle bana sarıldı.

Yani daha doğrusu sadece bana tutundu ama bana göre sarıldı.

Bana bakıyordu. Ama çok güzel bakıyordu...

"Sanırım vakti geldi." dedi.

"Neyin?" diye sordum ama galiba anlıyorum ne diyeceğini.

Hadi onur ben kalpten gitmeden devam et. Söyle.

"ben..." diye başladı ama nasıl diyeceğini bilemiyor gibiydi.

Tamam Zeynep burada devreye senin arada sırada görünen cesaretin giriyor.

Gözlerimi sımsıkı kapattım. "Ben seni seviyorum." dedim. O kadar hızlı söylemiştim ki anladığını düşünmüyordum.

Bir anda yüzümü ellerinin arasına alıp. Dudaklarımı öpmeye başladı. Şokla onuru itip. Koşarak aşşağıya indim. Sert bir şekilde kapıyı açıp içeriye girdim. Denizle onur şaşkın şaşkın bakarken ne oldu diye sordular. Yok birşey deyip. Koltuğa oturdum.

Bu bölüm bu kadar çünkü Zeynep kısmını gerçek Zeynep yazdı. Sadece son paragrafı ben yazdım oda zeynebe sürpriz olsun diye... Neyse iyi okumalar.

Mavi DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin