Bir zamanlar köy yerinde yaşayan Emily adında zeki bir kız varmış.Emily anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiştir.Fakat herşeye rağmen kardeşleriyle beraber hayata sımsıkı tutunmuşlardır.Emily'nin Emma adında ablası ve ikide küçük kardeşleri vardır.Küçük kardeşlerinin isimleri Oscar ve Scott'tıŕ.Oscar oyun oynamayı seven, ve şımarık yetişen bir çocuktur.Scott ise ona göre daha olgundu.Bu arada Emily okulunu bitirmiş iki haftalık bir tatil yapıyordu.Emily'nin tatili bittikten sonra kazandığı Londra üniversitesine yatılı olarak gidicekti.Tatilinin son günlerinde ķöylerine yakın olan göl kenarına, kardeşleriyle beraber gitmeye karar vermişti.Çünkü son anlarını onlarla beraber geçirmek istiyordu.Yaklaşık yarım saate oraya vardılar ve varır varmaz en küçük kardeşi göle nerdeyse uçarak girdi.Ablası Emily'e "Sen keyfine bak b e n biraz kestircem"dedi.Emily'de bu söz üzere kardeşlerinin yanına eğlenmeye gitti.Akşam saatleri doğru göl kenarından ayrıldılar ve karanlığa kalmadan eve vardılar.
Beklenen gün gelmişti Emily önceden hiç gitmediği Londra'ya gidecekti.Bir yandan seviniyordu, diyer yandan ise üzülüyordu.Çünkü kardeşlerinden ayrılıyordu ama Londra'yı da çok merak ediyordu.Kardeşleriyle uzun uzun vedalaştı.Çunkü onları uzun bir süre boyunca göremicekti.Onlarla vedalaştıktan sonra ablası Emma'ya "onlar sana emenet"diyerek evden ayrıldı.Son olarak maddi, manevi onlara yardımcı olan Max dedeyi ziyaret etmeye gitti.Max dede Emily ve kardeşlerine çok büyük yardımlarda bulunmuştur.Emily kapının önüne gelmiş ve üç kere "tık, tık, tık"diye kapıya vurmuştur.Emily kapıyı açar açmaz Max dedenin boynuna sarılmış ve "ben hidiyorum" demiş.Max dede ıçeriye gidip emekli maşından biriktirdigi parayı Emily'nin avcunun içine sokuşturmuştur.Emily ne kadar itiraz etsede parayı almiştır.Emily Max dedeylede vedalaştıktan sonra köyün içinden geçen minibüse binim Londra otobüsüne binmiştir.Sonunda otobüs yola çıkmıştır.Böylece Londra yolculuğu başlamıştır...