21.Bölüm

49.2K 1.3K 237
                                    

📍Geçen bölüm, bölüm sonunu anlamayanlar olmuş, dikkatli okursanız babası Erzen'den bahsederken yirmi üç yaşında, toy çocuk diye bahsediyordu. Erzen şu anda otuz bir yaşında. Ayrıca yorumlarda görüyorum bir çoğunuz olayları tahmin ederken ya da teori üretirken aceleci davranıyor. Sabırlı olun güzellerim, her şeyin sırası var. Zamanla hepsini öğrenecek, okuyacaksınız ve o günler uzak değil :)))

İlk ampersand işaretine(&) kadar okuyacağınız kısım geçmiş, sonrasında günümüzü okuyor olacaksınız.

Genç kız elleri cebinde koridorda yürürken bir yandan esniyordu. Saat çok geç olmuştu. Neredeyse gece yarısına geliyordu. Nöbeti olduğu için kat danışmanının yanına giderek defteri imzaladı. Meslektaşlarına iyi geceler dileyerek dosyayı eline aldı. Bugünkü kontrol edeceği hastaların listesiydi bu.

İsimleri tek tek okurken gözleri bir isimde takılı kaldı. Erzen.

Gözlerini kısarak düşünüyor gibi yaptığında ilk önce bu adamı ziyaret etmeye karar vermişti. Kendisi aklı başında davranıyordu ve iyi olduğunu iddia ediyordu. Oysa babası aksine oğlunun şizofren olduğunu derhâl hastaneye yatırıldığını söyleyerek onu bu Erzen'in deyişiyle karanlık mahzene kapatmıştı.

Yaka kartını düzelterek hemşire odasına girdi. İlaçlarını da ayarlayıp koridora çıktığında en yakın arkadaşı Melek'e selam verdi.

Melek yanına geldi. "Hangi odaya götürüyorsun onu?"

"199 numaraya." dedi genç kız. "İçimden bir ses adamın iyi olduğunu, zorla buraya sıkıştırıldığını söylüyor."

Melek kaşlarını çatarak arkadaşına baktı. "Nasıl yani? Ne demek bu?

"Adam şizofreni ya da başka akıl hastalığı yok demek. Onunla konuştuğumda aklı başında, zeki bir insan görüyorum karşımda..."

Melek gülerek ağzını kapattı. "İlahi... Kızım sen manyak mısın? Kaç yıl bunun eğitimini mi okumadık biz bunun? Tabii ki öyle görünecek yada olduğunu söyleyecek." Genç kız bozularak suratını düşürürken kafasını çevirdi. Melek anlamışçasına arkadaşının koluna dokundu.

"Sadece bu tür vakaların da görüldüğü biliyoruz, o yüzden öyle dedim ben. Biliyorsun. Ama dediğin de olabilir. Milyonda bir ihtimal." Genç kız düşünceli gözlerini arkadaşına sabitlerken saati hatırlayarak bir elini hemşire formasının cebine soktu. "Neyse ilaç saati geçmesin, gelirim ben."

Melek gülümsedi. "Tamam konuşuruz yine."

Genç kız vedalaşarak odanın önüne geldiğinde kapıyı açtı. Tahmin ettiği yine uyumamıştı.

İçeriye girerek koridorun beyaz ışığının odaya dolmasını keserek kapıyı kapattı, karanlığa gömüldü. Erzen cam kenarında dışarıyı izliyordu. Gökyüzünü seyrettiğini biliyordu.

"Erzen?" Adam başını çevirdi. Yorgundu. Uykusuzdu ama yine uyumuyordu. "Uyumamışsın." Cevap vermeden kafasını yeniden cama çevirdiğinde genç kız iç çekerek baş ucuna gitti. Hapların olduğu kutuyu ve su şişesini önüne koyarken Erzen onlara şöyle bir bakıp bakışlarını genç kızın gözlerine çevirdi.

"Bunlar aklımla oynayan ilaçlar mı?"

"Öyle deme. Bunlar seni iyileştirecek."

Erzen alayla güldü. "Burada kafayı yiyen bir kişi var o da sensin biliyor musun hemşire. Buraya zorla, mağdur bir şekilde sokulduğumu bildiğin halde bana hâlâ deli hapları mı veriyorsun?"

Genç kız sıkıntıyla iç çekerek, "Prosedür gereği Erzen. Bu ilaçları getirmek zorundayım."

"Ama ben içmek zorunda değilim hemşire!"

Doksan Dokuz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin