Ayağımın kötü olması taşınmama engel değildi o yüzden sabah erkenden eşyalarımı toplamaya devam ediyordum birden beklemediğim bir şekilde kapı çalınca "gel" dedim. Baran içeri girip kapının ağızında elinde tepsi ile bana bakıyordu.
Efsun: Efendim.
Baran: Annen sana kahvaltı getirmemi söyledi.
Annemin yerine kendi öz iradesiyle getirmesini tercih ederdim.
Efsun: Tamam koyabilirsin.
Baran tepsiyi masaya koyarak yere yanıma eğildi.
Baran: Neden dinlenmiyorsun? Daha iyileşmedin.
Efsun: Neden beni düşünüyormuş gibi yapıyorsun?
Baran: Seni düşünmediğimi nereden biliyorsun Efsun. Farkındayım sana çok şey yaşattım özür dilerim.
Efsun: Eğer beni düşünseydin şu an ki durumumuz bu olmazdı.
Baran masada ki duran yüzüğe bakıyordu. Neden bu kadar önemliydi benimle nişanlı olmayarak da halledebilirdi.
Efsun: Biliyor musun aslında anneme her şeyi anlatabilirim ama yapmıyorum. Çünkü sen zarar verdikçe zarar görüyorsun, bunu istemiyorum.
Baran: Sen de beni düşünüyorsun işte, evet anlatabilirsin ama yapmıyorsun. Ben seni tanıdım, sen için de fırtınalar kopsa söylemezsin.
Beni ne kadar çok çabuk tanımıştı, ayağa kalkarak yatağın üstüne oturdum.
Efsun: Drama yapma!
Baran yanıma oturarak elimi tuttu, ben ise elimi çektim.
Efsun: Ben bunca sene boşa okumadım sadece annemi düşünecek değilim.
Baran: Okumanın bahane olduğunu biliyoruz ikimizde.
Efsun: Bir dakika sen şu an bana yalakalık yapıyorsun.
Baran: Ne alaka.
Efsun: Baran efendi bunlar bana sökmez normal konuştun olmadı şimdi ise yufka yüreğime giremezsin. Çıkar mısın odamdan.
Baran: Beni yanlış anlamanda son nokta.
Baranın bu lafından sonra onu iterek kovdum odamdan. Sürekli onun isteği olmayacaktı. Bir süre sonra giyinip masada ki kahvaltıyı yapıp dünkü yapamadığım işi yapacaktım aşağı inip arabayla bir sürü mobilyacılara bakmıştım ve bir kaç parça şeyler bulmuştum. Eve dönüş saatim geçmişti , yemek yiyip öyle gelmiştim çünkü onları görmek istemiyordum. Arabadan inince çiçeklerimi unuttuğum aklıma geldi. Bahçeye baktığımda Baranı çiçeklerimin yanında görünce hemen ayağımdakileri çıkarıp bahçeye koştum.
Efsun: Çabuk çıkar mısın bahçemden!
Baran: Nedenmiş?
Efsun: Sen her şeyi sormak zorunda mısın?
O an resmen ani hareket yapmaktan ayağımı unuttum ve gülümü bir an solmuş görünce dayanamayıp baktım.
Efsun: Ya sana ne oldu böyle.
Benim çocuk gibi bakıp konuşmam Baranı güldürdü.
Baran: Gerçekten mi ya?
Ayağa kalkarak komik halim ile sinirli olmaya çalışıyordum. Ne vardı yani çiçeklerimi zarar görmüş görmek üzüyordu beni.
Efsun: O benim ve çiçeğimin arasında ki bir şey.
Ben bir an dengemi kaybettim, Baran ise beni belimden tutup kendine çekti. O an ona kenetlenip yüz ifadesini inceliyordum ve ona ikinci kez bu kadar çok net bakıyordum, ona konuşurken doğru dürüst bakmıyordum çünkü böyle olmak istemiyordum sürekli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi Dünyam
ChickLitSevmeyi kendim öğrenmiştim.Kendi dünyamın içinde... Atamadığımız çığlıklar vardır hepimizin sevdiğiniz bir insandan ihanete uğramak mı daha acıdır yoksa annesi tarafından eziyet görerek yaşamak mı? Efsunun büyülü dünyasına hazır mısınız? Onun acılar...