Hiç bu kadar huzurlu bir uyku uyumadığımı hissettiğim anda duyduğum gürültülerle gözlerimi araladım. Yeni uyandığım için değişik sesler duymuyorsam eğer, birileri silah sıkıyordu.
"Doruk."
Yatakta doğrulup gözlerimi yanımdaki kanepeye çevirdim. Doruk'u karanlıktan seçtim ve uyurken gördüğümde derin bir nefes aldım. Sonra tekrar seslendim.
"Ne oldu Lena?" diye mırıldandı uykulu sesiyle. Böyle gözüme tatlı gözüküyor olsada bunu düşünmeyi sonraya erteledim.
"Dışarda birşeyler oluyor. Kalksana birileri silah sıkıyor!"
Hızla yerinden doğruldu ve beni kontrol etti. Ardından kapıya adımlayıp kapının ardını dinledi. "Neler oluyor?" dedim sesim titrerken.
Kapının şiddetle yumruklanması beni korkuturken yerimde kıpırdandım. Doruk o sırada yanındaki dolaptan birşey çıkardı. Metal şeyi gördüğümde korkuyla biraz daha geriledim. O ise silahı arkasına sakladı ve kapıyı araladı.
Çok kötü şeyler oluyordu.
"Abi çatışma çıktı! Kaçmamız gerek hadi!"
Doruk kapıyı açtığında nefes nefese kalan adam gözlerini üzerimde gezdirdiğinde bir silah sesi daha yankılandı. Kalbim çok pis atarken korkuyla Doruk'a baktım. "Fırat Abi nerede?"
"En önde o kaçtı zaten! Şerefsizi elime bir geçireyim... Hadi bizde gidiyoruz hadi!"
Doruk yanıma gelip elini yaralı koluma sardı. "Gel seni çıkaracağım buradan. Korkma birşey olmayacak."
"Utku nerede?" dedim korkuyla. Kendimden çok onu umursuyordum ben. Ona birşey olmamalıydı.
"Eve gitti. Bayağıdır yok o merak etme."
Başımı salladım ve yataktan çıktım. O sırada masada duran maskemi yüzüme geçirdiğimde Doruk kot ceketimi giymeme yardım ediyordu ve sonunda koridora adımladık. Şimdi ise silah sesleri daha yakından geliyordu ve üst üste ateş etmeleri korkudan kalbimin biraz daha durmasına sebep olacaktı.
"Abi kaçıyorlar!"
Şimdi boku yedik...
"Lena! Sakın arkana bakma! Koş!"
Doruk'a başımı sallayamadan bir silah sesi daha duydum. O sırada arkamızda bize çatışma çıktığını haber veren adam yere yığıldı.
"Ah!"
"Doruk!" diye bağırdım korkuyla. Titremeye ve ağlamaya başlamıştım.
"Lena!" diye bağırdı beni ileri atarak. "Arkana bakma ve koş! Koridorun sonunda yangın çıkışı var! Hemen arkanda olacağım tamam mı?! Çık buradan! Hadi!"
"Hayır! Hayır sende gel Doruk!" dedim kolunu çekiştirerek.
Bir kurşun daha sıyırdı bizi. Kulaklarım uğuldadı ve Doruk kolunu benden kurtarıp bacağından vurulan adamı sırtladı. "Koş Lena!"
Benimle geliyor olması beni rahatlatırken hızla koşmaya başladım. Onlara yardım edemiyor olmak beni suçluluk hissine sürüklerken yangın çıkışını buldum ve demir kapıyı ittim.
"Nereye gidiyorsunuz?!" Duyduğum sesle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bizi yakalamışlardı işte. "Doruk! Bırak silahı yoksa kızı vururum!"
Doruk'un arkasına sığınarak elimdeki demir kolu bıraktım. Bugün burada biri ölecekti. Ya ben ya Doruk...
"Selçuk! Bırak kızı gitsin! Senin derdin benimle!" Doruk bacağıma vurduğunda omzuna daha sıkı tutundum. Eğer onu bırakıp buradan tek başıma çıkarsam öleceğini biliyordum. Bunun ağırlığını asla taşıyamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKA (Direniş)
TienerfictieSert bir kayaya çarptım. Gözlerimi, burnumu, dudaklarımı ve bedenemin her yerini... Her yerini kanattı. En çok da kalbimde bıraktığı hasardı beni direnmeye zorlayan. Çünkü ben, direnen kızdım. Direnişten doğan, tüm kırgınlıkları gücümle yok edendim...