1- "first contact"

142 14 5
                                    

playlist
bad omens - crawl
zayn - tio
hozier - dinner & diatribes
palaye royale - tonight's the night i die
grandson - blood // water

1/ DARKNESS OF THE NIGHT, FIRST MEET THE SON OF SATAN

"Onun gözünde değersiz bir günahkar olduğumu anladığım gün girdim bu şeytani kepazeliğin yuvasına. tüm kapıları üstüme kapadı şehvetli dudaklar. Tanrı bile unuttu beni, Zevkten Çürümüş ve yüzyılların tozuyla ağırlaşmış bir mezarda.."

Yer; Castle of HELSING
Saat; 19,45

"Mark"

Uzun zamandır konuşmadığı için çatalaşmış ve kırık çıkan sesin sahibine döndü genç adam. Konu pek ilgisini çekmişe benzemiyordu ama son dakikalarını yaşadığından emin olduğu yaşlı adama, babasına, saygısızlık olmaması için; pencereden dışarıda hektarlarca giden ve tüm şatoyu saran ormadan bakışlarını çekmiş ve sesin sahibine onu dinlediğine dair bir işaret vermişti. Yaşlı adam, bakışların kendinde olduğuna emin olduğunda konuşmasına devam etmişti.

"Her şeyin farkında olduğunu, benden sonra neler yaşacağını tahmin edebilicek kadar zeki olduğunu biliyorum oğlum"

Demek oğlum diye geçirdi içinden, 25 yıllık hayatı boyunca duymayı beklediği sözcüğün; babasının ölüme bu kadar yaklaştıktan sonra ağzından çıkması, içinde buruk bir acının yeşermesine neden olmuştu. Umursamadı. Sonuçta duygularını kontrol edebilmesi, onlara hükmetmesi gerektiği öğretilmişti yıllarca. Babasının öksürüğü ile tüm dikkatini yeniden ona vermişti. İhtiyar, kendini toparlayabildiğinde ise konuşmasına kaldığı yerden devam etmişti.

"Amcan; ben öldükten sonra, ailenin başına geçebilmek için seni öldürecektir. Bunun farkında olduğunu biliyorum."

Genç buna şaşırmamıştı. Tabii ki amcasının arkalarından neler çevirdiğini biliyordu. O büyük kapıların ardında neler olduğunu bu şatoda yaşayan herkesten daha iyi biliyordu. İçine kapanık ve çekingen olabilirdi ama kesinlikle aptal değildi.

"Ben, böyle yardıma muhtaç biri gibi yataklarda ölmeyi hak etmedim. Şerefimle savaşırken ölmek isterdim ama biliyorsun, bazen bir şeylere gücümüz yetmez ve kader bizim tarafımızda olmaz. Son anlarımız da sana söylemek istediğim tek bir şey var; böyle bir şeyi senin omuzlarına bırakmak istemiyorum. Ama güvenebileceğim tek kişi sensin, sen benim kanımsın. Bunu devam ettirmek, benden sonra sana düşmeli."

Şimdi sadece bakışları değil, tüm bedeni yatakta yatan ve çökmüş adama dönmüştü. Tek kaşı kalkmış, konu ile açıkça ilgilendiğini belli etmişti. Sonunda diye geçirdi içinden. Onun oğlu olduğumu belli edecek bir şey söyledi. Bunu yüzüne yansıtmamak adına her zaman olduğu gibi soğuk ifadesini yüzüne takmış, yavaş adımlarla babasının baş ucuna ilerlemişti. Hareketleri yavaş ama seriydi.

"Bunun için özür dilerim ama tek çarem bu."

Babasının yavaşlayan soluk alışverişlerinden sona geldiklerini anlamıştı. Kötü hissediyordu. Babasının gözleri önünde ölmesine değil, ölümlere alışıktı. Kötü hisettiği tek şey, babası olan bu adamın ölümü karşısında böylesine duygusuz olabilmesiydi. Bir kez daha lanet etti böyle bir ailede doğduna. Böylesine para, güç ve kan aşkı ile yaşayan bir ailede. Bugüne kadar yaşadığı her gün biraz daha nefret ile doldurmuştu kendini. Böyle olmak zorunda değiller dedi, her şey farklı olabilirdi.

Bilmediği şey ise; bu zamana kadar yaşadığı her şeyin, aslında bu andan sonra yaşadıklarına göre tamamen mutlu ve iyi günler olarak kalacağıydı.

lux et veritas - markhyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin