Yazmam için psikolojik şiddet uyguladı, rainscloud
(372882 tane yorum bekliyorum elimi kana bulamayın benim wşfşşwisğwi)
-
"Veronika'yı çağırın hemen." Dedim bakışlarımı yerden kaldırmadan.
Olivia'ya doğru döndüm bu kez, "Ben yokken neler oldu?"
"İçecek su bulduk efendim."
"Elbette su var. Yüzyıllardır burada yaşıyorlar." Dedim kısık sesle.
"Anlayamadım?"
"Yok bir şey. Kimse taşıttan uzaklaşmasın, yalnız dolaşmasın. Her yere asker yerleştir. Başlarında dur."
"Emredersiniz komutan." Diyip çıktı.
Köşede sessizce duram Jane'e takıldı gözlerim.
"İyi misin?"
"Şu lanet taşıta bindiğimiz dakikadan beri düşünüyorum. Manu'yu kurtarmanın bir yolu var mıydı? Peter'ın peşinden gitmesine engel olabilir miydim? Ölüme koştu komutan. Başarmasına imkân yoktu. Hiç uğruna öldü. Şu sürtükler burada oturup adalet, refah ve barış nutukları çekip çay partisi yapmak yerine bize ulaşsalardı, Manu burada olurdu. Peter burada olurdu. Bizim bi' ailemiz olabilirdi komutan. Babanız, anneniz... Sahip olduğunuz, sahip olduğumuz herkesi gömdük. Her türlü acıyı tattık. Ne uğruna? Ben çok yoruldum. Önemsediğim herkesi kaybetmekten, sürekli savaşmaktan, kanla yıkanmaktam, sürekli arkamı kollamaktan... Ne için? Hikayenin sonunda hepimiz aciz bir vaziyette, yalnız ölüyoruz."
"Ölürken bile yalnız kalmana izin vermeyeceğim." Dedim elimi omzuna koyup sıkarak.
Bakışlarını yerden kaldırıp bana baktı. Sessiz kaldı.
"Haklısın, biz bu hikayede gözden kaçmış, bok püsürle büyümüş çocuklarız. Belki de varlığımızın amacı budur. Fakat değişebilir Jane, bu kez hikayemizi kendimiz yazabiliriz. Kimse yalnız kalmaz, savaşla büyümez, savaşta ölmez, kimsenin egosunun, aptal stratejilerinin kurbanı olmaz. Göz kamaştırıcı derecede sıradan hayatlarımız olur. Tek şansımız burası."
"Yeni bir dünya inşa edecek kadar uzun zamanımız yok komutan."
"Senin ve benim için yok ama dışarıdaki çocukların farklı hayatları olabilir. Ölmek umurumda değil, Jane. Doğduğum günden itibaren ölüme benim kadar yaklaşan olmadı. Artık bu korku değil huzur veriyor. Her şeyin son bulmasını istiyorum ama halkımı yüzüstü bırakamam. Bir amaç için ölebilirim, onurumla, mücadele ederek. Her şey farklı olabilir. Son kez savaşacağız, barış için."
Jane ağzını açıp bir şey demeye çalıştı, tam o sırada Veronika içeri girdi.
"Sonra gelebilirim isterseniz."
"Hayır Veronika, gel."
Yavaş adımlarla gelip oturdu.
"Doğruymuş."
"Doğru olan nedir?"
"İlk koruyucunun kızı, veliaht, dünyadan ayrılmış. Yanında insanlar varmış. Buraya gelmiş ve yerleşmişler. Ardında bıraktığı mirasda, "Liliays'la dünya arasında iletişim olmayacak." demiş. Neden? Bunun mantığı nedir Veronika? Buraya güvenli bir yaşam için gelmedi mi? Başarmışken neden ailesini ve halkını habersiz bıraktı?"
"Kehanette başarısız oldukları yazıyordu. Yüzyıllarca bu konuşuldu. Veliaht onlarca insanın ölümüne neden oldu, görevini kötüye kullandı dediler. Böyle düşünmelerine izin vermiş. Garip. Bilemiyorum komutan, insanların davranışlarında anlam aramayı bırakalı çok oldu."
"Ama hiç mantıklı gelmiyor. Neden koskoca gezegeni kendine sakladı? Neden gelmemize izin vermedi?"
"Buraya da ölüm getireceğimizden endişelenmiş olabilir. Haksız da sayılmaz komutan. Dokunduğumuz her şey yok oluyor. Kıyametten sonra gelen nesil insan değil, müsveddesidir. Burayı da mahvedeceğiz. Aksini mi düşünüyorsun? Gerçekten barış ve huzur içinde, bir arada yaşayacağımıza dair inancın var mı? Dünya'yı geride bırakmadık komutan, dünya senin içinde. Hâlâ aynıyız. Şimdiden savaş planları kurduğuna eminim. Pençelerini çıkarmışsın."
"Ne yapmamı bekliyorsun, Veronika?"
"Plan nedir? Hepsini öldürmek ve yerlerine geçmek mi? Peki neden? Sadece protokole uymuşlar. Nesillerce. Bu senin hep yaptığın şey komutan. Halkın için oğlunu dünyada bıraktın. Şimdi neden bunu garipsiyorsun? Veliaht'ın yerinde olsaydım ben de aynısını yapardım. Hatta belki komple gelmenize müsaade etmezdim. Çünkü bizler aciz canlılarız. Koskoca evrende küçük mikroplardan ibaretiz. Tek yaptığımız yakıp yıkmak. Dürüst olalım komutan, varlığımız koca bir sistem hatası."
Bakışlarımı gözlerinden çekip, Jane'e çevirdim. Sessizce yeri izliyordu.
"Bir arada olamayız, Veronika. Kimsenin emrine girmem. Burada lider benim ve hep öyle kalacak."
"Biliyorum. Küçükken de böyleydin. Daha önce de dediğim gibi, gelmiş geçmiş en iyi koruyucu sensin. Fakat bu ego seni bitirecek. Halkın için onca şey yaptın. Sıradan biri olmayı denemek çok mu zor?"
"Çıkabilirsin, Veronika." Dedim arkamı dönüp.
Bir şey demeden çıktı.
Jane yanıma gelip, "Akıl hocası seçimin pek mantıklı değil komutan. Bu kadın herkesten nefret ediyor."
"Söylediği şeylerde haklı. İşin kötü yanı bu."
"Değil. Asıl yapılması gereken, gecenin köründe tepelerine binip kalplerini sökmek ve her şeyi düzene sokmak."
"Aralarında suçsuz insanlar var."
"Onlara dokunmayız. Tomris ölecek."
Tomris, saçları geceyi andıran kadın.
"Liderlerini öldürürsek baş kaldırırlar. Bu denli bağlılar."
"O hâlde seçimlerini yapmış olurlar, sıra onlara gelir. Çocuklara ve yaşlılara dokunmayız."
"Başka yolu olmalı."
"Elbette başka bir yol var. Bayrağı Tomris'e teslim edebilirsiniz komutan. Fakat o zaman sizden geriye sadece Elizabeth kalır. Buraya kadar başkasından emir almak için mi geldiniz?"
"Birlikte yapabiliriz her şeyi. Kimse kimseden üstün olmaz."
"Kendinizi kandırmayın komutan... Her kovanda bir kraliçe arı olur."
"Bizler arı değiliz Jane ve Liliays bir kovandan daha büyük. Paylaşabiliriz. Kimse kimsenin alanına girmez."
"Ne dediklerini duymadınız mı? 'halkını al ve dön, kalacağınız yeri hazırlayacağız.' dedi. Gerçekçi olalım komutan, sizi tehdit olarak görüyorlar ve kontrol etmek istiyorlar."
Kıyametten önce, benim yaşlarımdaki insanların en büyük sorunu 'doğru kişiyi bulmak' gibi şeylermiş, dostlarım. Şimdi yirmilerimin sonlarındayım ve baştan sona tükenmiş hissediyorum.
Tomris'den ya da herhangi birinden emir alma fikri kendime olan saygımı yitirmeme neden oluyordu.
Bütün akşam üstünü, kendi kendime, 'Görevine duygularını ve bencilliğini katamazsın Elizabeth, ne için var olduğunu hatırla.' Diyerek geçirdim.
"Düşünün! Çünkü henüz yasaklanmadı."
Merkür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLUŞ VE YOK OLUŞ (G×G)
Khoa học viễn tưởngİnsan, her şeyin en kutsalı olduğu gibi, en kötüsüdür de. M.