1

5 2 0
                                    

-

jimin kütüphaneden dışarı adımı attığında garip bir soğukluğun kendini sardığını hissetti. eğer hava 32 derece olmasaydı havanın ocak soğuğunu hissettirdiğine yemin edebilirdi. tedirgince etrafına bakınıp metroya yürüdü. dışarıdan bakıldığında onu deli gibi gösteren bir şekilde üç adımda bir geriye bakıyordu. metroda kapıya en uzak tarafa geçip kulaklığının tekini takıp kitabı eline alıp ilk beş sayfasını okudu. beş onun uğurlu sayısıydı. her zaman yaptığı gibi bu beş sayfadan sonra biraz ara verip son beş sayfayı okudu. 

o sonu bilmeden devam etmek istemiyordu. karakterleri çok sevip sonunda ölmelerini istemiyordu. bağlanıp da elleri boş kalmamalıydı. korkuyordu bunu yaşamaktan.

belki de kitabın sonuna gelmeden ölmekten korkuyordu. kim bilirdi? o  bile bilmiyordu ki.

metrobüste olan yer kavgasıyla birlikte usulca kapattı kitabı. çantasına yerleştirirken kulak kesildi daha iyi duyabilmek için. maskesinin içinden sırıtmaya başladı. 

''yiyin birbirinizi, koyun dünyanın amına! ''

gözlerinden daha çok az ötede olan kavgayı görmek için gözlerini kısan, gözlüklerini evde unutmuş miyop bir çocuğu andırıyordu. 

yoksa kim inanırdı melek park jiminin kavgadan haz ettiği. hadi ama! o değil miydi karınca yplunun üstünden geçtiği için gün boyu okulda yüzünü asıp ağlayarak dolanan. 

oydu. jimin onların hepsiydi. jimin tek olamayacak kadar fazlaydı, o kadar fazla olamayacak kadar yalnızdı.

kavgaya tutuşanlardan biri diğerine omuz atınca kahkahası ortaya çıkmasın diye öksürüyor numarası yaptı. karşı koltukta oturan kırmızı montlu küçük kızın onu anlamışcasına bakan şeytan gözlerine uzunca baktı. kızın annesine uzanmakta olan eli olduğu yerde dondu kaldı. sanki kız buz tuttu.

onnun durağına geldiğini duyduğu anonsla hafifçe maskesini indirip gülümsedi. okulun tatlı çocuğu gülümsedi. gerçekten de içtendi.

çantasını her an omzundan düşecekmiş gibi sırtına astıktan sonra ellerini bol eşofmanına koyup evine gitti. onu kapının önünde bekleyen kedisini kucakladı, ayakkabılarını arkasına bakarak çıkardı. tuvalete ilerleyip ellerini yıkadı, kedisinin suyunu koydu, mamasını yeniledi, başını okşayıp dolapta kalan üç günlük pizzayla karnını doyurdu. çok yemezdi zaten. midesi gelirdi ağzına. ki zaten o her zaman hasta hissederdi.

pizza kutusunu dolabın kenarındaki diğer kutuların yanına attı, çantasındaki kitabı çıkardı. yemekten sonra gelen ağırlıkla son beş sayfayı okuyacak gücü kendinde bulamadı.

çantasının ön gözünden telefonunu çıkardı.

jungkook: seni bekliyorum hala, neredesin aşkım? 

jimin cevap veremedi ilk başta. ne zaman söz vermişti. hiç hatırlamadı. kalbi ince bir sızıyla karşılaştı. öyle ki jiminin sol avuçiçine kadar bi ağrısı vardı.

sorgulaması bitince hemen tuşladı biri.

''özür dilerim, bebeğim. umutmuşum. sen bugün eve geç, yarın gidelim.''

jungkook saniye duraksamadan '' jimin gelebilirim, ister misin? yalnız kalmanı istemiyorum.''

''hiçbir zaman yalnız değilim jungkook. rüyama geleceğinden eminim sevgilim.'' 

''çok seviyorum seni. ararsan hemen yanındayım bil. sesin yorgun geliyor çok geç olmadan yat.''

'' tamam anne, öpüyorum yanaklarından.'' 

''ben de öpüyorum annem, ay aman işte aşkım.'' kıkırdadı jungkook. bir kaç peri masallarından çıkmışcasına laflar söyledi ve kapattı telefonu. 

iç çekti jimin. ne de güzeldi sesi, masallar okurdu jimin'e uyusun diye. jimin o konuşurken çıkan her sözü duymaya yemin etmiş gibi hissederdi. asla uyuyamazdı. çok zorlanırdı hatta uyuyormuş gibi yapmak için nefeslerini düzene sokmaya çalışırken. sevgilisinin , yanağına değen sakin nefesleriyle gözlerini açar, uzanıp gözlerinin üstüne kelebek öpücüklerini kondururdu. başını güzel ve sıcak boyna yaslayıp o da uykuya dalardı.

ama bugün öyle değildi, jungkook'un aşkı karşısında o kadar erirdi ki, kalbi bugün onu kaldıramayacak kadar yorgun hissediyordu. çıkarmadı kıyafetlerini. soğuk yastığına sarıldı. üşenip açmadığı kombinin sıcaklığının eksikliğini jungkook'un peri masallarıyla kapatmaya çalıştı. belki tam hatırlayamadı cümleleri ama hissettirdikleri hep yüreğindeydi. 

bırakıp gitmek istemiyordu jungkook'u. hep onunla olmak istiyordu. her zaman ettiği duasını edip kapattı gözlerini bir sonraki okul sabahına kadar.

''tanrım beni ondan alma, onun eksikliğini de bana yaşatma.'' 


kurgu ansızın sızdı aklıma.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

find me / jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin