Bölüm 12
Pamir'in bana evlilik teklifi etmesinin üstünden 6 ay geçmişti, şimdi Eylül ayındaydık. Yaklaşık 1 sene sonra evli bir kadın olacaktım. Evlenebilmemiz için Bora Abi bir şart sunmuştu, benim okulumu bitirmem gerekiyordu. Zaten Pamir ve ben de böyle istiyorduk. Ben koca parası yiyip evinde oturanlar gibi değil, ayakları yere sağlam basan güçlü bir kadın olmak istiyordum. Pamir de bu düşüncemi sonuna kadar destekliyordu.
Okuldan çıkıp arabaya yürüdüm. Nikah hazırlıkları ile ilgilenirken zorlanmayayım diye Pamir benim için bir şoför görevlendirmişti, nereye gitmem gerekirse arabayla gidiyordum artık. İlk başlarda bu karar için itiraz etsem de Pamir beni zorlamıştı. Şimdi ise iyi ki diyordum. Tahminimden daha çok iş vardı, her yere taksiyle gitmeye kalksam yorgunluktan ölürdüm.
Baskıcıya gidip davetiyelerin son hâlini kontrol ettim. Evlilik teklifinden 1 hafta sonra nikah tarihi aldığımız için davetiyeleri hemen bastırıp dağıtmak istemiştim. Pamir'le beraber bir davetiye modelinde karar vermiştik, daha sonraki ayrıntılarla ben ilgileniyordum. Çünkü Pamir sabahlara kadar şirkette çalışıyordu. O da benimle gelmek istiyordu fakat ben onun daha da yorulmasını istemediğim için her şeyi tek başıma yapmaya razı olmuştum.
Davetiyeler harika gözüküyordu. Nikah dairesini sade bir şekilde süsletmek istemiştim, aynı renk tonlarını davetiye de kullanıp bir bütünlük sağlamak istemiştim ve sonuç beklediğimden harika olmuştu. 3 tane davetiye örneği alıp oradan ayrıldım. Mekanı süslemeleri için anlaştığımız firma görüşmek istemişti, acilen oraya gitmem gerekiyordu.
Davetiyeleri nikah salonunun renkleriyle uyumlu seçmiştik. Bej, mavi ve beyaz renklerinden oluşuyordu. Tam hayalimdeki gibi olmuştu. İkimizin isminin üstünde ailelerimizin adlarının olmaması kalbimde kötü bir his bırakmıştı. Elimi orada gezdirdim, bu dünyada adalet denilen kavram artık sadece sözcüklerde vardı. Ailesiz olmam zaman zaman beni çok zorluyordu. Maddi olarak zorluğuna alışmıştım, gerektiği yerde Bora Abi fazlasıyla destek oluyordu fakat manevi boşluğu kimse dolduramıyordu. Yine de Pamir'den ümitliydim. Bir kişinin yarasını ancak aynı yerden vurulduğunuzda anlardınız. O beni anlardı, iyileştirirdi, severdi.
Akıp giden yolu izlerken geçen 6 ayda yaşadıklarımızı düşündüm. Pamir'in geniş bir çevresi vardı, görkemli bir düğün istediği de su götürmez bir gerçekti. Fakat ben her daim sade bir nikahtan yana olmuştum çünkü en özel günüme davet edebileceğim kimsem yoktu, Beril hariç. Düğünümde ailesiz olmamın yüzüme vurulması beni ister istemez Pamir'den uzaklaştırırdı. Ortalama 1000 davetlinin olacağı düğünde gelinin tek başına olması herkesin dikkatini çekerdi, beni yalnız hissettirirdi.
Akan göz yaşlarımı sildim. Parmağımdaki yüzüğe baktım. Belki ailem yanımda olsaydı her şeye ben yetişmezdim. Belki de çocuk gibi nazlanıp her istediğimi yaptırırdım. Ama hayat bana bu lüksü vermemişti. Göz yaşlarımı silip en mutlu günümde bile dik durmam gerekiyordu.
Bu konuyu Pamir'le konuştuğumda o da sadece nikah olmasını istemişti. Hatta düğüne harcayacağımız parayı bir yetimhaneye bağışlamayı teklif etmişti. O an mutluluktan hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyordum. İçten içe Pamir'in düğünle ilgili benimle aynı düşünceleri paylaştığını biliyordum, beni üzmemek için bana söylemiyordu. Onu bundan mahrum bırakmak beni üzüyordu ama yapabileceğim bir şey de yoktu. Sonuç olarak ikimiz de hiç zorlanmadan ortak bir karar verebildiğimiz için çok mutluydum. Böyle bir konu için sevdiğim adamla kavga etmeyi hiç istemezdim.
Organizasyon firmasına gelince aceleyle arabadan indim. Var olan sorunu hemen halletmek istiyordum. Asansördeyken telefonum çaldı, Pamir arıyordu.
"Efendim aşkım?"
"Aşkım napıyorsun?"
"Organizasyon ile ilgili bir sıkıntı çıkmış, görüşmeye geldim. Seni sonra arayayım istersen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu Kaybedemem
Teen FictionTamamlandı. Çisil'in bir ailesi olsaydı belki de Çisil bu kadar güçlü olmak zorunda kalmayacaktı. Yaşıtları gibi okuluna gidecekti, mutlu olacaktı. En büyük derdi sınavlardan geçmek olurdu belki de. Ama hayat herkese adil davranmaz değil mi? Siz pl...