Mrb
+++
~L~
Seul sokaklarında yürürken çaktırmadan etrafıma dikkatlice bakınıyordum.
Umarım yine bir yerlerden çıkmazsın, Dispatch...
Siyah maskem, siyah gözlüğüm ve baştan sona simsiyah olan kıyafetlerimle tanınmam mümkün değildi. Sadece yürümek istiyordum, tamamen yalnız. Kalabalık olan sokaklardan sıkılmış, daha sessiz bir yerde yürümek istiyordum. Bu yüzden ıssız bir ara sokağa girerek rahatladım.
Rosè burada olsaydı korkudan hemen arkama saklanır, belime sarılırdı.
Sırıtarak yürümeye devam ettim, yalnızlık gerçekten iyi geliyordu. Alışkındım zaten, yıllarca yalnızlık çekmiştim.
Telefonumun zilini işitince cebimden çıkarıp açtım.
"Ne oldu?"
"Hiç iyi şeyler olmadı Lice."
Sesi çok tedirgin ve bir o kadar da telaşlı geliyordu, yine ne yapmışlardı acaba?
"Sadede gel Bambam."
"Lee Sooman." dediği anda durdum, donmuştun.
"Döndü, Lalisa."
Yürüyemiyordum, düşünmeye başladım. Uzun zaman olmuştu, ondan kalıcı olarak kurtulmuştuk, ya da sanmıştık demek ki.
"Ne istiyor?"
"İntikam, en önemli hedefi de sensin."
"S*ktir... Kahretsin..." diye tısladım, dişlerimi sıkarak. "Neredesiniz?"
"Şirketteyiz, buradayken bize zarar veremezler."
"Güzel..." diye mırıldandığım sırada arkadan Jackson'ın sesini duydum.
"Lalisa'yı takip ediyorlar!"
"Ne?"
Yavaşça yürümeye devam ettim, onları gebertecektim.
"Jackson mobese kameralarına sızdı, adamlar kameralara yakalamdı.Onları görebiliyoruz şu an."
Konuşmadan yürümeye devam ettim, Bambam hâlâ bir şeyler zırvalıyordu. "Lalisa, cevap ver!"
"Kapat, sonra konuşuruz."
"Ama-"
Konuşmasına izin vermeden suratına kapattım ve adımlarımı hızlandırdım. Bambamla konuşurken dalmıştım ve çıkmaz bir sokağa girmiştim, bu işime yarardı aslında. Sırıtarak arkamı döneceğim sırada önümde duran eski, paslanmış arabanın camından yansıyan adamları görmemle zıplayarak takla attım ve arkalarına geçtim.
"Min Lalisa!"
Sadece 3 kişilerdi, bunu halledebilirdim. Benim için çocuk oyuncağıydı.
Ortadaki adam bana yumruk atmaya hazırlanırken soldaki adamı yakalarından tutup önüme siper ettim ve yumruğu onun yemesini sağladım.
"Ah!" diye inleyen adamı yumruk atan gerzeğe tekme ile fırlattım. İkisi yere düştüğünde yalnız kalan adam bana vurmak üzereydi ama yumruğunu havada tutup, tüm gücümü ayağımın tabanında toplayarak karnına sert bir tekme geçirdim. Onlar tekrar kalkmadan önce buradan tüymeliydim, hemen arkama döndüm ve hızla koşmaya başladım. Öfke içinde bağırdıklarını duyuyordum, peşimdelerdi.
Neden şoförüm Orlando'yle beraber çıkmamıştım ki?
Yıllarca polislerden kaçarak sokaklarda yaşamış biri olarak çok hızlı koşmaya alışıktım ve daha yorulmamıştım, herifler bayağı geride kalmıştı. O anda düşündüm, ne yapmalıydım? Bambam ve Jackson'ın yanına, JYP'ye mi gitmeliydim? Yoksa YG'ye gidip Hyunsuk'a olanları mı anlatmalıydım? JYP'ye gidip Bambam, Jackson ve Park Jinyoung'la oturup doğru düzgün plan yapmak daha mantıklı gelmişti ama ilk önce kendi başkanıma anlatmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐢𝐭𝐭𝐥𝐞 𝐅𝐮𝐧𝐤𝐲 | 𝐓𝐚𝐞𝐋𝐢𝐜𝐞
Fanfiction"Bana doğruyu yanlışı öğretecek kimse yoktu! Kimse bana 'Yapma, bu suçtur!" demedi, ben yaptım 'Bu yaptığın suçtur!" dediler! Üzgünüm, artık masum değilim." *** 𝐋𝐚𝐥𝐢𝐬𝐚 𝐌𝐚𝐧𝐨𝐛𝐚𝐧 ✘ 𝐊𝐢𝐦 𝐓𝐚𝐞𝐡𝐲𝐮𝐧𝐠 •Düz Yazı• | ᴡʀɪᴛᴛᴇɴ ʙʏ ©ʏᴀᴢᴀʀᴄɪᴋ...