Bu sefer gözlerim daha kocaman açılarak hayretle Drew ve Nega'ya bakıyordum.Lakin gram şaşırma, utanç, ''ne oluyor ne bitiyor'' duruşu yoktu.
Tanrı herkese Drew rahatlığından versin.
Olayların çok başka yerlere gideceğini hissederek yerimde huzursuzca kıpırdandığımda Bay Brien ile göz göze gelmiştim.
Tanrım! Hala ellerini sinemde hissediyordum.
Keşke hiç çekmeseydi o ellerini.Hep bedenimiz üzerinde olsaydı.Keşke ona hep yakın durabilseydim.
Kokusu çok güzeldi.Daha önce duyduğum hiç bir kokuya benzemiyordu.Kendisine hastı bence.
''Artık saat geç oldu, gidelim çocuklar.'' konuyu dağıtmak için söze girerek konuştu Tei.
''Ah, bence de kalkalım artık, yarın malum okul var.'' okulu bahane etmesinden anlamıştım Poei'nin cümlesini.
Kaçmazdı :)
...
Parti bitmişti.Son kalanlar bizim grup ile Yosef,Bay Brien ve ablasıydı. Drew arabayı garajdan çıkarmak için bizden önce bahçeye çıkmıştı.Onu beklerken Bay O'Brien yanımıza gelmişti. Kızlarda bizi başa başa bırakabilmek için yanımızdan ayrılmışlardı.
''Galiba Drew ve Nega'nın ilişkilerinden haberin yoktu, çok şaşırmışa benziyordun'' dedi ciddi bir ses tonuyla.
''Şey, yani, evet...Biraz...Ya aslında ben barışacaklarını biliyordu-'' derken;
''Ama böyle barışacaklarını bilmiyordun'' diye atladı ciddiyeti bozulmuş, kahkahaya meyilli bir ses tonuyla.
''Böyle'' '' derken'' diye sordum.
''Yatakta'' dedi, bu sefer gözlerini gözlerime sabitlemiş ve orta ciddiyet ses tonuyla.
Ne diyeceğimi şaşırmıştım.Bunu cidden beklemiyordum.Ve aşırı gerilmiş ve utanmıştım.
''Utanmayın Bayan Salvatore. İnsanın doğal döngüsüdür sonuçta. Umarım oda olarak benim odamı kullanmışlardır, yoksa Yosef ikisini de öldürebilir.'' dedi.
Anlamayan, melül melül bakışlarımı suratında gezdirmiştim.
''Neden ki'' diye sorabilmiştim en sonda.
''İki kişinin doğal döngüsüne tanık olmayı seviyorum'' demişti ciddiyetle.
Hala gözlerimi yüzünde gezdiriyordum.
Ve hala anlamamıştım.
''Seksin kokusunu, hissini, acısını, haz gözyaşlarını seviyorum Nia'' demişti gözlerini gözlerimden bir an olsun çekmeyerek.
Heyecanlanmıştım.Kalbim attığından daha hızlı atıyordu.Mideme kramp girmişti.O bana hem çok iyi hem de sağlıksız geliyordu.
''Seksin acısını seviyorum''...
Bu cümle aklıma mıh gibi kazınmıştı.
''Seksin acısı nasıl oluyor?'' demiştim.
''Bunu öğrenmen için şu an çok küçüksün, kızım.'' demişti o da.
Sürekli yaş tahlili yapmasından bıkmıştım.Ben 17 yaşında genç bir kızdım.Çocuk değildim.Benimle konuşabilirdi bunu.Sürekli her konuda yaşımı bahane etmesi zoruma gidiyordu.
''Ben şuan öğrenmek istiyorum, efendim'' demiştim.
Cesur olmalıydım artık.
O da yerinde huzursuzca kıpırdadı.Biraz suskunluktan sonra konuşmuştu.
''Bunu bilmek seni rahatlatacak mı?'' demişti etrafına bakarak.
''Evet, efendim'' dedim.
Etrafına huzursuzca bakınan gözleri ben ''efendim'' dedikten sonra bana dönmüştü.
''Nia, şunu demeyi kes'' demişti bir anda parlayarak.
''Neyi, efendim?'' demiştim.
Farkındaydım, kanırtmak hoşuma gidiyordu.
''Hadi gel artık Nia'' diyerek bir ses yükselmişti arkadan.
Ah Poei ah...
''Haftaya cuma günü seni bir yere götüreceğim okuldan sonra, hazırlıklı ol.'' demişti.
''Nereye'' diye sordum heyecanımı bastırmaya çalışarak.
''Sorunun cevabı orada.Daha fazla soru sorma.'' demişti.
''Peki, İyi geceler Bay O'Brien. Her şey için teşekkür ederim.Harika bir geceydi.Sağlıkla kalın.'' demiştim ondan ayrılacağımı anladığım ses tonuyla.
Ben çantamı alıp yürürken arkadan o muazzam sesi yükseldi;
''iyi geceler güzel kızım'' demişti.
İçim bir an tuhaf bir ürperti ve zevkle okşanmıştı.
Onun duyamayacağı mırıltı ile;
''iyi geceler babacım'' demiştim...
...
En sonunda arabaya binip, evin yolunu tutmuştuk.Arabada herkes birbirine bakıyordu.Önce kim Drew'le Nega'yı sorguya çeksin diye.
''Siz ne ara masadan kalktınız da, eve girdiniz de, odaya çıktınız da...'' herkesten önce Poei konuyu pat diye açmıştı.
''Yahu hadi barıştınız, hadi bunu kutlamak için seviştiniz anladık, tamam.Peki neden patinin ortasında biz seks yaptık diyorsunuz arkadaşım?'' bu sefer bütün ciddiyeti ile Tei sorgu görevini itina ile almıştı.
Sıra benimdi.
Nega'nın gözleri beni bulmuştu. Hadi sen de dök içini gibisinden.
Ama hayır, amacım onları sorgulamak değildi.Sonuçta aklı başında iki genç insandı.
Ayrıca onları yıllarca yakıştıran, birlikte olmalarını isteyen zaten bendim.O yüzden çıkıp şu an onları çocukmuş gibi azarlamak haddime değildi.
Aslında bir sır vereyim mi?
Sekslediklerini öğrendiğimde içten içe sevinmedim de değil.
Sonuçta aralarında özel bir bağ oluşmuştu artık. İsteseler de tam olarak birbirlerinden kopamazdılar artık.
''Herkes bana baktığına göre sıra benim sanırım?'' diye alaycı bir ses tonuyla onlara takıldım.
Drew'in bıyık altından gülümsediğini görmüştüm.Hemen yanında da Nega oturuyordu.O biraz daha ciddiydi.Çünkü hep benim kararlarımı önemsemiş, değer vermiş birisiydi. Şu an ben ters bir şey söyleseydim bu konu hakkında eminim ki pişman olacaktı ve Drew'le tekrar olmayacaklardı.
''O halde bende birkaç kelam edeyim,çocuklar'' dedim hafif öksürüp boğazımı temizleyerek.
Nega ise huzursuzca yerinde kıpırdanıyordu, görüyordum.Arabanın aynasından.
''İlk önce ben sizin akıl hocanız değilim.Ne yapıp, ne yapmayacağınıza ben dahil kimse karar veremez.Seks yapmanız kimseyi ilgilendirmemeli.Bu sizin özeliniz, sizin bağınız sonuçta.Kim ne diyebilir? Kimi, ne için gerebilir? Size saygım sonsuz çocuklar, mutlu olun'' dedim rahat bir ses tonuyla.
Nega ve Drew birbirlerine bakarak gülümsediler.
İçim gidiyordu onlara.
Arabadaki bütün ahali üyeleri son sözlerimden alınacakları alıntıladılar kendilerine.Çünkü; Tei huzursuzca yerinde kıpırdanıyordu, Poei gözlerini süzerek yolu izlemeye koyulmuştu.
''Korundunuz dimi çocuklar?'' demişti korku dolu bir ses tonuyla Tei.
Nega hariç arabadaki herkes kahkaha atmıştı.
Normal, o pek gülmezdi hele hele kahkaha yılda bir kez atardı.
''Midem bulanıyor Drew, sağa çek'' dedi elini ağzına götürerek Nega.
Hepimiz yerimizde huzursuzca kıpırdanırken; O müthiş bir kahkaha savurmuştu.
Drew yine hayran hayran onu izliyordu.