New Hope Club - Know Me Too Well
Herkesin iç içe oturduğu iki odası ve tek salonu bulunan evde Hyunjin mutfakta, dolaptan birkaç kutu bira daha çıkarıyordu. Felix hafta sonu olduğu için evlerine yatıya gelmişti ve konu konuyu açmış saatlerdir hem konuşuyor hem de içiyorlardı. Hafif çakırkeyiflik üçünün de üstündeydi.
Görüşmeyeli uzun zaman olduğu için şimdilik kimse uyuma girişiminde bulunmamıştı lâkin Hyunjin ufaktan uykuya bayılacakmış gibi hissediyordu biraları orta sehpanın üstüne koyarken. Karşısında gülerek konuşan ikiliyi izliyordu baygın gözleriyle.
Jisung yeni bir kutuyu açarken "Ne zaman cevap vereceksin Minho hyunga? Yarın isim yazılımlarının son günü diye biliyorum." diye sorduğundan gözler Hyunjin'e döndü. Gelen soruyla birden uykusu açılan Hyunjin ise bu konu hakkında gerçekten konuşmak istemiyordu ve zaten verebileceği bir cevaba da sahip değildi. Kendisi yeterince sorularıyla beynini kemirmiyormuş gibi bir de Jisung sürekli üsteleyip duruyordu.
"Yarın elbette bir cevap vereceğim sadece şu an bunu konuşmak istemiyorum." Herkes içeceklerinden birer yudum alarak boğazını ıslattı. Hyunjin yarılamıştı kutuyu fark etmeden. "Bak, biliyorum gerginsin ama Minho hyung bu, seninle oynuyor falan değil Hyunjin. O öyle biri değildir rahat olabilirsin." Hyunjin gözlerini kaçırdı.
"Tanrı aşkına Hyunjin kendine gelir misin! Bahsi geçen kişi Minho hyung. Onun aklı böyle şeyler düşünmek için fazla kedileriyle dolu. Arkadaşsınız ve aynı fakülteden alt sınıfısın gayet normal değil mi senden mezuniyetine eşlik etmeni istemesi? Felix bir şey desene ben mi çok hafife alıyorum?" Uyuklayan Felix isminin geçmesiyle gözlerini açmıştı ama tek bir harf dâhi duymamıştı konuşmaya dair o yüzden ikisini sehpanın başında yalnız bırakıp uyumaya devam etmek için odaya geçti.
Uzun bir süre sessizlik oldu. Jisung göz göze gelmek için birkaç kez çabalamıştı ama başarılı olamamıştı. Bir tarafta en yakın arkadaşı bir tarafta küçüklüğünden beri tanıdığı hyungu vardı ve ortada kalmıştı. Aslında kendini ilgilendiren pek bir şey yoktu o sadece tanışmalarına vesile olmuştu bu kadar. Daha fazla sessizliğe tahammül edemeyip kalktı. Felix'e sarılıp uyuyacaktı, Hyunjin bazen hiç çekilmiyordu. Özellikle geçmişe bu kadar takılı kaldığı zamanlarda.
Odanın kapısı kapanınca Hyunjin kendini halının üzerine bıraktı. Jisung'un anlamamakta ısrar etmesi deli olmasına neden olacaktı. Sonuçta 'Minho' melek falan değildi. Tamam ondan hoşlandığını kabul ediyordu, tanıştıklarından bu yana ondan herhangi bir olumsuz enerji de almamıştı ama, işte bir ama vardı ki geri çekilmesine sebep oluyordu.
Yapacağı şey bir geceliğine Minho'yla partiye gidip birkaç saatin ardından geri dönmekti ve evet her şey böylelikle bitecek olmasına rağmen aklından sayamadığı kadar düşünce geçiyordu, hiç iyi sonla bitmeyen. Ne kadar çabaladığının kimse farkında değildi, olacak gibi de görünmüyorlardı ayrıca.
Derin nefesler alıp verdi.
Kalkıp ortalığı topladı, balkona çıktı kapıyı kapatmayıp içeriye biraz temiz hava girmesini sağladı. Düşünmekten başı ağrıyordu. Korkuluklardan bacaklarını sarkıtıp zemine oturduğunda telefonunu eline aldı saat baya geçti ama ya şimdi ya hiç diyerek Minho'ya geleceğine dair mesaj attı. Ne olacaksa olabilirdi, başı ağrıyordu.
Atılan mesajın üzerinden çok zaman geçmemişti ki güneş gökyüzündeki yerini alırken, hâlâ balkon korkuluklarından bacaklarını sallandıran Hyunjin'e de değmişti. Yaz sabahlarının ferahlığı içinde Hyunjin sonunda kalkması gerektiğini akıl edebildi. Uyumuş muydu yoksa öyle oturmuş muydu hatırlamayacak kadar kafası farklı yerlerdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mezuniyet vakaları // hyunho
FanfictionHwang Hyunjin, tesadüf eseri Lee Minho'ya aşık oldu. Düzenlenmiştir. //kelime sayısı: 24k //bitiş: 26.09.21